Bir anımızda..
Sabah kaltığımda odadaki yataktaydım.
Bir dakika ben nasıl buraya geldim??
Arabada uyuya mı kaldım??
Ensemde Aether'ın yatıştırıcı nefes verişlerini hissedebiliyorum..
Kollarını belime dolamıştı, ben de onu uyandırmamaya çalışarak yavaşça telefonuma uzandım ve saat.. 05:09?
Keşke dün akşam o kadar erkenden bayılmasaydım.
Şimdi ne yapacağım? Hiç uykumda yok.
"Aether.."
Arkamda bir kıpraşma hissettim ve Aether yüzünü boynuma gömdü.
"N'oldu?.."
Söylesem kızar mı acaba?
"Uykum gelmedi"
Belimi saran kollar kayboldu ve Aether gözlerini ovalayarak yatakta doğruldu.
"Saat kaç?"
"Beşi çeyrek geçiyor.."
Bu dediğimin üstüne kış uykusu bölünmüş bir hayvan gibi duran sıfatıyla bana baktı.
"Biraz daha erken uyandırsaydın, ava falan çıkardık"
"Orada iki saat öylece durmamı mı bekliyordun?"
Aether kafasını çevirip uzunca esnedi ve yataktan kalkıp banyoya gitti.
O gidince ben de geri yatağa yaslandım.
Aether banyodan çıkınca beni uzanırken gördü ve ellerindeki suyu yüzüme doğru sıçrattı.
"Beni uyandırıp geri yatamazsın"
Yüzümdeki suları sildim.
"Öyle bir niyetim yok zaten"
Geri Aether'a baktığımda cebinden telefonunu çıkarmış birini arıyordu.
"Bu saatte kimi-"
"Heizou'yu"
Bir süre sonra Heizou telefone açtı ama telefondan garip sesler geliyordu.
"Heizou?"
Cevap yoktu. Onun yerine büyük bir düşme sesi gelmişti ve Heizou'nun sesi yankılandı:
"UZAKLAŞ- KAATİİLLL!!"
"HEİZOU??"
Heizou sesini alçaltıp konuşmaya başladı:
"Telefon çaldığında kendisi de uyandığı için yatakta beni boğmaya çalıştı da arkadaş"
"Bir şey soracağım, bu saatte otelde yapabileceğimiz bir aktivite var mı?"
"Sahilde voleybol filesi var, kimse gelmediyse gidip oynayabiliriz"
"Bu saatte kim gelir ki? On dakikaya asansörün önünde buluşalım"
Aether bunu söyleyince telefonda sesinden uyku akan Scaramouche duyuldu:
"10 dakika mı??"
"Sahile gitmeden kahve içmeye gitmemiz gerekecek anlaşılan"
...
Otelde kahve veren yere gittiğimizde başka birileri olmadığından siparişleri hızlıca getirmişlerdi.
Biz kahvelerimizi içerken, Heizou bizden farklı olarak sipariş ettiği soğuk çayı gömüyordu.
"Sabah sabah soğuk çay mı içilir"
"İşte her zaman kahve içiyorum zaten, bir değişiklik herkese lazım"
...
İçeceklerimizi bitirmiş sahile giderken, en önde Heizou hoplaya zıplaya ilerliyordu.
"Zaten enerji sıçıyordu, şekeri aldı iyice bir enerji patlaması yaşadı ha"
Scaramouche bunu söyleyip Heizou'yu kaybetmemek adına adımlarını hızlandırdı.
Sahile vardığımızda voleybol sahasında Sora ve diğer üç arkadaşının oynadığını gördük.
Aether ve Sora arasında bir tatışma çıkmadan gidelim en iyisi..
"Belki de geri dönsek iyi ol-"
"Biz de oynamak istiyoruz"
Sora dikattini oyundan ayarıp Aether'a baktı ve sırıttı.
"Eğere rekabetse her zaman varım"
Sıçıp sıvamadan bu durumu nasıl kurtarabilirim?
"Hayır-"
"Öyleyse, üzgünüm ama ilk gelen sahayı kapar"
Sora sözünü bitirince bana döndü ve gülümsedi.
"Ama eğer oynamak istersen senin için her zaman boş bir yer var, Xiao"
Aether bunu duyunca kaşlarını çattı ve yumruklarını sıktı. Daha fazla bu senaryoya sessiz kalamayan Heizou ise ortalığı daha da karıştıracak bir öneride bulundu:
"Voleybolu siktir et, gelin şunları iyice haklayalım"
Hiç dövüşmeye başvurmayan Heizou'nun böyle bir şey söylemesine şaşırıp ona bakarken, bu sözün üstüne voleybol sahasındaki diğer üç kişi de bize dönmüştü.
Artık geri dönüşü yok anlaşılan-
"Rekabet"
Aether'ın bu dediğiyle herkes ona dönerken, Sora yüzündeki sırıtışla Aether'a doğru ileleyip önünde durdu.
"Sonunda. Sen ve ben iki takım kaptanı olacağız, kaybeden takım lideri diğer liderin bir isteğini yerine getirmek zorunda. Anlaştık mı?"
"Anlaştık"
...
Bütün takımlar sahada yerini almıştı.
Bir set 10 sayıyla bitecekti, eğer 9-9 olursa 11'e uzayacaktı.
Oyun başladığında ilk sayıyı biz almıştık. Sonrasında da 8-10 bitirip seti aldık.
İkinci sette 9-9 olmuştu ve 11'e uzadı. En sonunda seti 11-9 onlar almıştı.
Şuan son seti oynuyorduk ve durum 9-8'di.
Onların kazanmaya bir sayısı kalmışken durumu eşitlememiz gerekiyordu.
Ama, dengemi kaybedip kuma düşünce bana doğru gelen topu da kaçırmış oldum..
Diğer takım kazanmanın sevinciyle yumruklarını tokuştururken, Aether bana doğru elini uzattı ve kalkmama yardım etti.
"İyi misin?"
"Evet.. Özür dilerim"
"Senin bir suçun yok, bu iddaya giren bendim"
Aether geri karşı takıma doğru döndü.
"Eveet, şimdi sıra isteğimde"
Aether sinirle onu dinlerken, Sora hafifçe bana doğru baktı sonra geri Aether'a döndü.
"Özel bir yerde söylemeyi tercih ederim, beni takip et.."