Keyifli okumalar...
🌼🍄
Lee Minho:
CB97- (I don't want to accept it)
0:55
(️✔️✔️)Saatlerdir ekrandaki yazıya bakıyordum. Bilgisayarıma koşup attığı şarkıyı açmam sadece birkaç saniyemi almıştı oysa ki.
"I don't know, I can't give up on you"
Belki onlarca kez tekrar etti şarkı, bilmiyorum. Ne ben bıktım dinlemekten ne de kalbim bıktı hızlanmaktan.
Belki de mesajı yanlışlıkla attı diye direnen tarafımı onun sessizliği susturuyordu. Mesajı bana atmıştı; peki neden benden vazgeçemiyordu? Ne zaman onun için vazgeçilmeyecek biri olmuştum ki?Onunla yakın falan değildik; ona umut falan vermediğime emindim. Minho zeki bir çocuktu; böyle bir şey varsa bile açıkça sermezdi duygularını ortalığa.
Şarkıyı defalarca kez dinlemiştim ama beynim bazı şeyleri kabullenmeyecek haldeydi. Belki de sadece yanlış anlıyordum. Kendi kendime kuruyordum kafamda. O sadece benimle dalga geçiyordu.'Evet' diye bağırdığını hissetmiştim düşünmekten birbirine giren zihnimin. O sadece dalga geçiyordu ve ben onun tuzağına hiç sorgulamadan düşmüştüm.
Sinir bozucu bir gülme isteği sarmıştı nedense vücudumu. Ne kadar aptal olduğumu farkettiğim her saniye gülüşüm gittikçe büyüyordu.Oturduğum sandalyeden yere düşerken sesim kısa bir anlığına kesilmiş hemen sonrasında devam etmişti nereden geldiğini anlayamadığım gülme krizim.
Kahkahalar arttıkça karnıma sancılar saplanıyor, odamdaki beyaz halıda kıvranırken buluyordum kendimi.Sonra nefesim tükenmiş; kahkahalar yerini kısa iç çekişlerine bırakmıştı. Kendimi boylu boyunca halıya bırakıp sağlam elimle yüzümdeki yaşları silmiştim. Ama sildikçe yerini yenisi alıyor, yüzümü bir türlü kurutamıyordum. Sonra bir hıçkırık takip etmişti inatçı yaşlarımı.
Ağlıyordum; ben iyi falan değildim. Tek bildiğim şey bunun farkında oluşumdu. Neden ağladığımı bilmiyordum; neden yalnız olduğum ya da neden bunları düşünmek için gecenin bu vaktini seçtiğim konusunda hiçbir fikrim yoktu.
Sadece iyi değildim; içimden bir ses 'Minho yüzünden' diye bağırıyordu sağır edici sessizliğin ortasında.🌼🍄
"Jisung"
Jeongin'in saçlarına dokunmasıyla başını kaldırmış ve beceriksizce savuşturmuştu arkadaşının elini.
"Yapma şunu"
Jeongin gülerek saçlarını karıştırmaya devam etmiş ve ellerini aniden geri çekip sınıfın diğer ucuna doğru koşmuştu.
"Yang Jeongin! Seni öldüreceğim"
Sabah çıkmadan önce özenle taradığı saçlarını elleriyle düzeltmeye çalışırken bir yandan da söyleniyordu kumral olan.
"Aptal"
Sınıftan çıkıp lavaboya giderken söylenmeyi kesmemiş, ders saati olduğu için bomboş olan koridorda yankılanan küfürlerini bile umursamamıştı.
Lavaboya girip kapıyı arkasından kapatmış ve derslerinin boş olmasını fırsat bilerek aynanın karşısına geçmişti.
Dün yaşadığı olay yüzünden annesi başına küçük bir yara bandı yapıştırmış ve değiştirmesi için cebine birkaç tane daha bırakmıştı.Jisung karışan saçlarının arasından açılan yara bandını bulmuş ve dikkatli bir şekilde çıkarmıştı. Ağzından kaçan inleme boş lavaboda yankılanırken yara bandını çöpe atıp parmaklarını kafasındaki çizikte gezdirmişti.
Islanan parmaklarını farkettiğinde uzanıp bir peçete almış ve başına bastırmıştı. Bunu yaparken kafası eğik bir şekilde tutuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Feel My Rhytm / Hyunho
FanfictionEğer Tanrı bir erkekle birlikte olmamızı uygun görseydi vücutlarımızı ona göre yaratmaz mıydı? Eğer öyle olsaydı Adem tek başına yaşamaz mıydı; neden bir Havva'sı vardı? Peki mantığımın bana sunduğu yüzlerce örnek karşısında kalbim neden inatla hızl...