|BİR|

437 13 33
                                    

Çok zaman kaybettim.
Çok zaman ve biraz da ümit.
Yaşamak bu galiba.

Cemil Meriç.


1. BÖLÜM.
*Çünkü bazen birini unutmak için bir ömür yetmez.


Zor olan gitmek midir yoksa birini geride bırakıyor olmak mı?

Bunun cevabını iki şekilde de deneyimledim galiba. İkisi de kalbi epey yoran bir şeymiş, bunu fark ettim.

Kalbimdeki duygudan da kaçmam mümkün olmadığı için, bu hisler epey benimle kalacak gibi duruyor.

İşte böyle zamanlarda bir şeylere üzülebilecek kadar kalp sahibi olmanın beni mutsuz ettiği gerçeğiyle yüzleşiyordum.

Hissetmek gerçekten kötü bir şeydi böyle zamanlarda.

Kalbimdeki yükü bir yere bırakabilmek için yanıp tutuşuyordum ama bunu nasıl yapabileceğim hakkında bir fikrim yoktu.


Evden çıkarken arkamda kalan o insanları unutmak istiyordum. Gözyaşlarıyla dolmuş gözleri unutmak istiyordum. Hüzünle söylenmiş sözleri unutmak istiyordum.

Bu anların hiçbiri aklıma gelmesin istiyordum ama bunun aksine, aklımdan tek bir saniye çıktığı yoktu.

Belki de unutmak gerçekten de özgürlüktü.

"Yolculuklardan nefret ediyorum." Elimdeki kitapları odamdaki ufak kitaplığa dizerken, kendi kendime bağırmaya devam ettim. "Yolculuklardan kesinlikle nefret ediyorum!"

Aslında nefret ettiğim şey yolculuklar değildi ama herkesin duygu durumu zaten yeterince karışıkken bir de araya ben girmek istemiyordum. Bu yüzden asıl nefret ettiğim şeyin o yolculuklar vasıtasıyla geride bıraktığım anılar ve insanlar olduğunu söylemeyi reddettim.

"Senin sevdiğin herhangi bir şey var acaba?" dedi kapımın önünden geçen Mete. Günlük programında okula gitmek dışında bir de yarı zamanlı olarak benimle uğraşmak olduğundan, onun bu haline zaten alışmıştım.

Odamın kapısı açık olduğu için beni rahatça duymuştu ve bu da yetmezmiş gibi, omzunu kapının pervazına dayamış, sırıtarak beni izliyordu. "Evet var," dedim hızla. "Mesela senin sesini duymadığım ve yüzünü görmediğim her anı çok seviyorum. Ayrıca sen işine baksana Mete," diye devam ettim öfkeyle. Elimdeki kitapları yatağın üzerine bıraktım ve kapıyı kapatmak için Mete'nin yanına doğru yürümeye başladım.

"Mete diyor hâlâ," diye homurdandı ama kapıyı hızla yüzüne kapattığımdan, sözlerinin yarısı daha kısık geldi kulağıma. Eh, bu da bir şeydi.

ATEŞ VE KÜLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin