İnsan nereye gitse, derdini de oraya götürürmüş.
Cengiz Aytmatov.
25. BÖLÜM.
*Çok canın yanıyor mu?Hayatımızda olan garip olaylara biz de garip bir şekilde alışmış gibiydik artık.
Kerem'in okuldaki varlığı bizim çok fazla sinirimizi bozsa da, bunun da bir şekilde üstesinden geliyorduk.
Yani, en azından bunu Bulut ve arkadaşları yapıyordu.
Tamam, Neslihan da eksik kalmıyordu.
Bir şekilde devam ediyorduk işte.
Yorgunca geriye doğru yaslandığımda Bulut da oflayarak saçlarını karıştırdı. Bu durumdan artık sıkıldığı belliydi ama yapacak bir şeyimiz yoktu, ders çalışmak zorundaydık.
"Oflama," dedim uzanıp yanağından bir makas alırken. Bu hareketime karşı, bütün yorgunluğuna ve keyifsizliğine rağmen bir gülümseme belirdi yüzünde. Sanırım, aradan geçen o iki seneden sonra böyle olmak farklı geliyordu ona. "Sınavlar başlıyor, biliyorsun."
Yan profilden görünen yakışıklı yüzüne baktım.
Koyu sarı saçlarını yeniden yorgunca karıştırdı. Elimi uzatıp onları okşayarak düzenlemek istesem de tuttum kendimi.
"Kaç saat oldu çalışmaya başlayalı," diye cevap verdi bana. "Yoruldum."
Haklıydı.
Sınavlarımız başlayacağı için artık ders çalışma işini iyice artırmıştık. Şimdi de beraber çalışmamızın daha iyi olacağını düşünerek Bulut'un evine gelmiştik ve uzun bir süredir kafamızı kaldırmadan ders çalışıyorduk.
"Matematiği Fırat'la çalışalım mı?" diye sordum aklıma birkaç sinsi fikir gelirken.
Bulut hafifçe bana doğru döndü. "Ne alaka?"
Bakışlarında sanki başka bir şey düşündüğümü anlamış gibi bir ifade vardı. "Uzun süre kalmamıza gerek yok. Cansu'nun onu nasıl çıldırttığını görüp biraz keyiflensem yeter."
Oturduğu yere bu defa yaslandı ve daha çok döndü bana. "Fırat matematik mi çalıştıracak Cansu'ya?"
"Evet," dedim keyifle. "Ayrıca bilmiyorsan diye söylüyorum, Cansu'nun matematiği felakettir."
Aynı sınıftalardı. Bundan zaten haberdar olmalıydı. O da gülümseyince toparlanmak için önümdeki kitapları çantama attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ VE KÜL
Teen Fiction"Yakıp kül ettin beni. Şimdi dönüp küllerimle oynayamazsın."