3; as bright as your eyes

164 33 11
                                    

selam sevgilim

bugün yine sıradan bir gün değil mi?

sınıftayız şimdi, sen başını masaya yaslamış uyuyorsun. sınıfta sen ve benden başka kimse yok, herkes öğle arasından dolayı dışarıda. sense biraz hastasın bugün o yüzden sınıfta kalıp uyumak istedin.

bense sadece seni izlemek istedim.

ah gerçekten, seni her gördüğümde hayran oluyorum. efor sarfetmeden nasıl bu kadar güzel olabilirsin? bu dünyadaki diğer varlıklar için hiç adil değil.

san ve minho sınıftan içeri başlarını sarkıtıp gözleriyle seni arıyorlar. sessizce sıranı işaret ediyorum. gülümseyerek içeri giriyorlar, seni uyandırmasalar bari.

sevgilim bazen kahin olduğumu düşünüyorum.

san senin fotoğrafını çekmeye başlıyor ama telefonun flaşını açık unutmuş. parlak ışığın yüzünde patlamasıyla yüzünü buruşturuyorsun. aman tanrım, kalbim tatlı suratına ve büzdüğün dudaklarına dayanamayıp patlayacak.

"ya choi san!" san geriye doğru çekilirken kocaman bir kahkaha patlatıyor. "suratını görmeliydin!"

minho çoktan gülmekten bayılmak üzere. "ya, ya choi yeonjun. hayatımın sonuna kadar bu fotoğrafa güleceğim."

o gülerken kafanı yeniden sıraya gömüp kalemliğini rastgele onlara doğru fırlatıyorsun. "hastayım dedim vicdansızın evlatları. rahat verin insana. gidin hocalardan not falan dilenin."

san telefonundan bakışlarını ayırmıyor. "sensiz keyif alamıyorum sevgilim, ne yaparsın."

kendi kendime gülüyorum. san ve minho ile olan flörtöz konuşmalarınız beni rahatsız etmiyor, güldürüyor hatta. dostluğunuz çok güzel, o ikisi seni sonsuza kadar konu ne olursa olsun destekleyecek.

içimdeki büyük huzurla defterimin üzerinden gülüşen size bakıyorum. o ikisi sayesinde içim çok rahat, ben olmasam bile onlar hep senin yanında olacaklar. her ağlamak istediğinde sana omuz verip seninle ağlayacaklar.

umarım hep onlarla kalırsın sevgilim.

sonunda onları sınıftan kovmayı başarıyorsun, çocuklar çıkmadan önce bana selam vermeyi ve benimle de sohbet etmeyi ihmal etmiyorlar.

sınıf yeniden sessiz.

başını masadan kaldırıp camdan dışarıya bakıyorsun. güneş bugün çok parlak ve hava açık.

aniden ayağa kalkıp bana doğru dönüyorsun, hemen defterime gömülüp sanki yirmi dakikadır seni izlemiyormuşum gibi davranmaya çalışıyorum.

"choi soobin."

sen bana doğru adımlarken umursamaz davranmaya çalışıyorum. oysa kalbim her an iflas edebilir. "efendim?"

"uyuyamadım. omzuna yaslansam olur mu?"

ah sevgilim, senin için önemi olmayan küçük jestlerin benim içimde ne denli büyük depremler yarattığını bilsen keşke.

sesim çıkmıyor, sessizce başımla onaylıyorum seni. defterimde temiz bir sayfa açıyorum, henüz burada neler yazdığını öğrenmemelisin.

yanıma oturup kafanı omzuma yaslıyorsun. yumuşak saçlarım yanağıma değiyor.

yeonjun, sevgilim! dünyada benden mutlu hiç kimse yok tam şu anda! senin başın omzumda, yavaş yavaş uykuya dalmakta olduğun için göğsün sakince inip kalkıyor. huzurlusun ve benim yanımdasın. daha güzel bir senaryo olabilir mi?

belki on beş, belki de yirmi dakikada geçiyor ve zil çalıyor. zamanın geçmesini hiç istemedim, saat bir kez olsun donsun ve akmasın istedim. o zil hiç çalmasın, sen de başını omzumdan hiç kaldırma istedim.

ama zil çaldı. sen de yüzünde ufak bir gülümsemeyle başını kaldırdın omzumdan. keşke kaldırmasaydın.

"vay, çok iyi uyudum." gerçekten güzel uyudun sevdiğim, bir melek gibiydin.

hasta olduğun için sabahtan beri belki de ilk defa gözlerinin içi parlıyor. neşeyle ve gözlerindeki gülüşünle bakıyorsun bana. gözlerindeki bu tanıdık his için her şeyi yapabilirim.

"sağ ol soobin-ah. omzun çok rahattı, lütfen bir daha yapalım." gülerek saçlarını düzeltiyorsun elinle.

elimden yalnızca gülümsemek geliyor, zira ağzımı açarsam yüreğimdeki çığlıklar dışarı duyulabilir.

kalkıyorsun, yerine gidiyorsun ve ders başlıyor. oysa benim aklım sende ve gözlerinde kaldı.

öyle güzeller ki. evrende icat edilmiş kelimeler bir araya gelseler yine de gözlerini tanımlamak için yetersiz kalırlar.

ve öyle güzeller ki. içlerinde ayrı bir galaksi var sanki. tüm kayan yıldızlar senin gözlerine düşmüşler sevgilim, pırıl pırıl parlıyorlar.

tüm o yıldızlar, gökyüzünde parlayan güneş, geceleri çıkan koca ay. ateş böcekleri, festivallerde seni dileyerek yaptığım kağıttan fenerler, gece yanan kaldırım ışıkları. arabaların farları, binalardan yansıyan göz acıtan ışıklar.

ah sevgilim, bütün bu ışıklar asla senin gözlerin kadar parlak parlayamazlar.

a letter for you | yeonbin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin