12; farewell neverland, my love

133 24 27
                                    

sevgili sevgilim

bunları yazdığım için hayattan nefret ediyorum.

bu sana son mektubum yeonjun, bu bir veda mektubu.

gidiyorum. bana iyi mi gelecek, dibine çöktüğüm çukurda üstüme toprak mı atacak bilmiyorum. tek bildiğim seni daha fazla görmeye katlanamadığım. yüzünü görmediğim gün güneşi doğduramadığım.

sensiz de olmuyor, seninle de.

italya'ya gidiyorum sevgilim, bir sanat okulundan kabul aldım. seni ve anılarımızla dolu bu yeri terk ediyorum artık. oraya gidip her şeye yeniden başlayacağım. seni kalbimden söküp atamam ama sızınla nefes almaya alışacağım.

zor olacak. kesinlikle kolay olmayacak. gitmeden sana haber veremediğim için bana kızma güzel sevgilim, eğer yüzüne bakarak veda edersem beni hiçbir güç o uçağa bindiremez.

eğer bir ihtimal de olsun, minicik bir ihtimal de olsa ağlamanı göze alamam. bir damla göz yaşın bile boğup yok ediyor beni.

artık hep gül istiyorum sevgilim, hayat sadece tüm gücüyle parlasın sana. nereye gidersen, kimle olursan ol hep mutlu ol.

düşünüyorum da yeonjun, seni terk etmemle tüm renkler terk ediyor hayatımı, her şey siyah beyaza bürünüyor. gençliğimi, en güzel yıllarımı yaşattın sen bana.

sen benim hiç büyümediğim çocukluğumsun yeonjun. sana bakarken içimden minik soobin çıkıyor, kanayan dizleri ve elleriyle ne olursa olsun kucaklıyor seni.

ama artık büyümem gerekiyor sevgilim. küçük çocuklar büyük acılarla baş edemiyorlar. içlerinde boğuluyorlar benim gibi. güzel olan her şeyin birer yalan olduğunun farkına varıyorlar ve acı bir şey yemiş gibi tüm gerçekleri kusmak istiyorlar.

peter pan'ı ve var olmayan ülkeyi biliyor musun yeonjun? çocukların hiç büyümediği, hüzün ve siyahın var olmadığı ülke.

bu yaşıma kadar benim var olmayan ülke'm olduğun için teşekkür ederim sevgilim. üstünden çok zaman geçti, artık üstünde zıplayıp oynadığımız bulutlar beni taşımıyor ve her gün daha çok gerçekliğe düşüyorum. güzel rüyadan uyanıyorum ve sana son vedamı ediyorum.

bulutların üstündeki var olmayan ülke.

bu son.

nereye gidersem gideyim aynısı olmayacak, hiçbir yer senin verdiğin sıcaklığı vermeyecek. ama olsun sevgilim, daha fazla düşmemek için terk etmem gerekiyor seni.

elveda var olmayan ülke, sevgilim.

choi soobin

gece saat 3'e yaklaşıyordu, herkes derin uykudaydı. ani bir sesle uyandı yeonjun.

doğrulup gözlerini ovaladı ve sesin nereden geldiğini anlamaya başladı. birisi penceresine taş atıyordu sanki.

sallanan adımlarla cama yaklaşıp dışarı baktı, kimse yoktu. yalnızca beyaz bir poşet vardı aşağıda.

'poşet..?'

pencereden bir şey mi uçtu acaba diye düşündü yeonjun, mümkün değildi. penceresi ve perdeleri kaç gündür kapalıydı.

aşağı inip bakmalı mıydı?

saat çok geçti.

inse en kötü ne olabilirdi ki?

başını sallayıp hızlı adımlarla merdivene adımladı. merak kediyi öldürürdü.

uzun adımlarıyla kısa sürede gizemli poşete ulaştı, düşündüğü gibi içinde bir şeyler vardı. hava soğuk olduğu için poşeti alıp içine bakmadan hızla odasına döndü.

yatağa girip kucağındaki beyaz poşete baktı. nedense içindeki kötü his gitmiyordu, midesi ağrıyor ve kusacakmış gibi hissediyordu.

uzun ince parmaklar poşetin düğümünde dolaştı, içinden kahverengi karton kapaklı defteri çıkardı.

'soobin'in çizim defteri değil mi bu?'

göğsündeki ağır hisle sayfaları çevirmeye başladı.

defter kendisinin çizimleriyle doluydu.

başını sıraya yaslamış uyurken, gülerken, yemek yerken, somurturken.

eski sevgilisine aşkla bakarken.

yeonjun'un gözüne sayfaları dolduran yazılar çarptı, her okuduğu kelimeyle kalbi daha da ağırlaştı. yaşlar kendiliğinden döküldü, siyah mürekkep dağıldı.

nasıl bu kadar kör olabilmişti?

nasıl kalbini bu kadar taşlaştırabilmişti?

vücudu sessiz hıçkırıklarıyla sarsılmaya başladı, her sayfayla birlikte biraz daha hızlandı yaşlar. neden söylememişti soobin? neden kendi kendine acı çekmişti o kadar?

'söyleseydi, her şey...'

farklı olurdu.

yeonjun son sayfaya geldiğinde kendini sıkmayı bıraktı ve hıçkırarak ağlamaya başladı. deftere sarıldı "o"na sarılıyor gibi, olabildiğince kalbine çekti.

soobin veda bile edememişti, kendisine veda etmeye cesaret bile edememişti.

akan yaşlarla keskin geçmiş gözlerinin önüne geldi, mahalledeki zayıf siyah saçlı çocuğun kalbini deli gibi çarptırdığı zamanlar.

kendisinin de temiz bir saflıkla soobin'den hoşlandığı zamanlar.

tek farkı o kalbini köreltmeyi başarmıştı büyüdükçe, bir şekilde başkalarını sevmeye çalışmıştı. soobin'in ona baktıkça kanayan kalbinden habersiz kendi kalbini ona köreltmeye çalışmıştı.

akan yaşlar defterin üstüne düştü, eskiden soobin'in acısıyla boğulan kelimeler bu sefer yeonjun'la boğuldular.

gece saat 4'e yaklaşıyordu. yeonjun sessiz yaşlarını dökerken soobin buğulu gözleriyle havaalanında uçağını bekliyordu.

birbirini kanayan iki yürek sonsuza kadar birbirinden kopuyordu.

*****
bu finalin ilk partı arkadaşlar, ikinci partla kitabımız final yapacak 🥹

a letter for you | yeonbin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin