Bölüm 1 🧚‍♂️

2.9K 235 135
                                    

Kurgu için oluşturulmuş playliste Spotify üzerinden "Hunder Forest" araması yaparak ulaşabilirsiniz.

"Majesteleri?"

Genç adam fırfırlı gömleğinin verdiği rahatsızlığa dayanamayarak üstten iki düğmesini araladı ve bıkkınca odasındaki mini bara doğru yöneldi.

"Baş başayız Sung. Sikik unvanları bir kenara bırakabilirsin." dedi ardına bakmaya gerek duymadan elindeki viski şişesinin kapağını açıp. Veliaht görmese de ellerini önünde birleştirip hafifçe gülümsedi baş danışman.

"Kellemi seviyorum, efendim. Yerin kulağı vardır, bilirsiniz..."

Bilmez miydi? Bilirdi tabii. Aldığı nefesin bile birileri tarafından duyularak hesaplandığını biliyordu Kim Taehyung. Fakat asıl olay da buydu zaten. Otorite sarsan hareketleri bir şekilde duyulsun istiyordu. Ayıplanmak, kabul görmemek ve umut vadetmemek... Şımarıklık mıydı yaptığı? İlgi çekmeye mi çalışıyordu? Kralın fikrine göre kesinlikle böyleydi. Kim Taehyung uslanmaz ve arlanmaz bir veliahttı. Bir ülkenin başına gelebilecek en, en, en kötü taht adayıydı. Sorumsuzdu, müşkülpesentti, sefihti ve kötü olan her şeydi. Bunları duymak onu üzmezdi. Hayal kırıklığına uğratmazdı. Elindeki sek viski dolu bardaktan bir yudum alıp kalçasını bar tezgahına yasladı ve alayla gülümsedi aklından geçirdiklerine. Başını geriye atarak gözlerini birkaç saniye kapattı ve parmağını şıklattı. Baş danışman büyük bir sabırla genç veliahtın isteğini yerine getirmek için pikap iğnesini aşağı indirdi ve geniş odada rahatlatıcı bir tınının yükselmesini sağladı.

"Yarın yapmanız gereken bir şey var." dedi baş danışman elindeki tablete gözlerini çevirerek. Umursamadı bile.

"Ertele."

"Ama bu önemli efendim."

Taehyung rahatsızca gözlerini aralayıp danışmanına baktı. Adamın sorun çıkarmaması için içinden dua ettiğini anladığında yeni bir serseri gülüş kondu dudaklarına.

"O zaman kesin ertele."

Danışman Sung dizginleyici bir nefes verdi. Kim ne derse desin prens Taehyung'a tahammül seviyesi en fazla olan kişiydi danışman Sung. Zeki bir adamdı ve zeki bir adamdan beklenildiği gibi uzlaşmacıydı. Karşısındaki adamın ne yapmak istediğini anlayabiliyordu.

Fakat kralın da ne istediğini biliyordu.

"Majesteleri, kralımızdan kesin talimat var. Yarın Hunder Ormanı'na gitmek zorundasınız."

"Neden?"

Taehyung elindeki viski bardağını hafifçe çalkalayıp kafasına diktikten sonra asidik sıvının kekremsi tadıyla yüzünü buruşturdu ve bardağı bırakıp gardırobuna yöneldi. Üstündeki gömleğin düğmelerini aralarken başını geriye doğru çevirerek imzası gibi duran o gevşek dudak kıvırmalarından birisini sundu. Bu babasının ondan beklediği ilk görev değildi.

"Ne o, kralımız artık ölme vaktimin geldiğini mi düşünüyor?"

Sırtından sıyırdığı gömleğin ve altındaki lanet kumaş pantolonunun yerini pamuklu kumaş alırken yorgun adımlarını geniş yatağına yöneltti. Bu sarayda kurduğu tek duygusal bağ yatağıylaydı. Başını yastığa gömüp huzurla nefeslendi. Ne kullanılarak yapıldığını hiçbir zaman öğrenememişti fakat akla hayale sığmayan bir dokusu vardı yatağının. Belki de psikolojik olarak bağlanmıştı, bilmiyordu. Kulağa da oldukça absürt geliyordu lâkin sorgulamamayı tercih ediyordu. Zira o sadece bir yataktı.
Uyuşturucu ve sakinleştirici etkisi olan basit bir yatak...

"Durum iyiye gitmiyor efendim. İki ırk da yeni bir savaşın eşiğine geldiklerinin farkında. Spontane bir orman gezisi değil. Barış ve uzlaşma için bir görüşme ayarlandı."

hunder forestHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin