Final 🧚‍♂️

1.1K 128 85
                                    

"Protokol üyeleri yarın için hazırlar efendim."

Bay Sung elindeki tablette günün düzenlemesini yaparken Taehyung yüzünü avuçlayıp geriye kaykıldı oturduğu sandalyede. Tam yorgunlukla bir of çekecekti ki içeri uçarak süzülen Jeongguk'la bu arzusunu erteledi.

"Sevgil-"

Jeongguk odada çevresine bakmadan tur atarken Taehyung'a döndüğünde yanındaki danışmanı görmesiyle neşeli hitabını dizginledi ve elindeki kitabı kapatarak sanki yaramazlık yapmış gibi usulca kondu yere. Kaç kere söylenmişti Taehyung'a içeride birisi varsa dışarıdaki görevlilere haber vermesi gerektiği hakkında?

"Hoş geldiniz majesteleri." diyerek eğildi danışman Sung perinin önünde.

"Sanırım yanlış bir zamanda geldim." dedi Jeongguk suçluluk duygusuyla. Taehyung başını iki yana salladı gülümseyerek. Onun için yanlış zaman diye bir şey yoktu. Kendisine kalsa en ciddi toplantılarda bile tepesinde süzülen Jeongguk'u görmek, her konuda fikrine danışmak isterdi lâkin peri onun bu çocuksu isteğini en başından beri reddetmiş, iş ile aşkı karıştırmaması hakkında nutuklar çekmişti. Hem Jeongguk'un da yapacağı çok fazla şey vardı. Her ne kadar insan lisanını konuşmayı ve yazmayı biliyor olsa da politik kimliğe sahip olmadan önce eğitim alması gerektiğini düşünüyordu. İşte bu yüzden Taehyung ne zaman işiyle meşgul olsa kendisini sarayın kütüphanesinde oradan oraya uçarken buluyordu Jeongguk. Okumak ve öğrenmek onun için muazzam bir histi. İnsanlar çok garip varlıklardı. Edebi kişilikleri bir yana, matematiksel terimleri, onları birbirleriyle ilişkiye sokuyor oluşları; çarpmaları, bölmeleri, toplamaları, çıkarmaları ve daha niceleri...

Sanırım insanlara rahat batıyordu.

"Bugün neyi araştırdın bakalım?" diye sordu Taehyung merakla. Jeongguk önce elindeki kitaba baktı, ardından hevesle konuşmaya başlayacaktı ki gerçekten işlerini böldüğünü düşünerek sükunetini korumaya devam etti. Danışman Sung, "Sanırım yarının planını akşam yemeğinden sonra da konuşabiliriz, efendim." dedi ve krala dönerek çıkmak için onay ister gibi baktı. Taehyung gözlerini Jeongguk'tan ayırmadan başıyla onayladı yardımcısını. Sonunda odada ikisi kaldıklarında kral masasını pat patladı ve Jeongguk'un itiraz etmeden yanına uçup masanın kenarına oturmasını izledi.

"Çemberin çevresinin çapına oranı..." dedi Jeongguk elindeki kitabı yeniden aralayıp sayfanın ortasındaki kocaman çizilmiş pi işaretini Taehyung'un gözüne gözüne sokarken.

"Nasıl sonsuza kadar tekrar etmeden gidebilir Taehyung?" diye sordu aklı almıyormuş gibi heyecanla. Bu sırada üzerindeki kâğıtları ve belgeleri umursamadan masaya uzanmış, kitabını da gözünün önünde kaldırarak aralık dudakları eşliğinde sayfasını çevirmişti. Taehyung öne doğru eğilip çalışma masasına uzanan Jeongguk'un gerdanına sulu bir öpücük kondurdu.

"Nasıl bu kadar güzel olabilirsin?" diye taklit etti onu, konudan tamamen bağımsız bir şekilde merakla. Jeongguk onun bu flörtüne göz devirse de içten içe eriyip kaçamak bir şekilde gülümsedi.

"Alay etme benimle!"

Sahte bir sinirle omzundan iteklenen Taehyung gülerek sandalyesine yeniden yaslandı.

"Alay etmiyorum! Bence bu insanlık için çok daha merak uyandırıcı. Sonu gelmeyen bir sayı dizisindense senin yakışıklılığını sorgulamayı tercih ederim." dedi gururla göğsünü kabartarak. Jeongguk ağzını açıp bir şey demedi. Aslında diyemedi. Çünkü kralın bu oyunlarını biliyordu artık. Ne zaman iltifatlarıyla tersleşecek olsa konu bir şekilde bel altına kayıyor, olur olmaz yerde kanına girerek altına alıyordu Taehyung Jeongguk'u. İstemediğinden değildi, aksine istediği için ona kapılan ve dudaklarına yapışan genelde Jeongguk oluyordu. Taehyung onun söz konusu kendisi olunca ortaya çıkıveren bu iradesizliğine bile bayılıyordu ve sonrasında hiç gocunmadan bununla böbürlenerek periyle alay ediyordu. İşte bu yüzden kanmıyordu artık Jeongguk. Yani kanmayacaktı.

hunder forestHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin