Taehyung kelimenin tam anlamıyla yorgun hissediyordu.
Bu zahiri bir yorgunluk değildi. Bedeni dinç ve güçlüydü lâkin zihinsel anlamda sınıra ulaşmış gibi hissediyordu. Kaç zamandır bu diyardaydı? Bileğindeki saatin varlığını hatırlayıp kolunu kaldırdığı sırada sudan çıkan Jeongguk adım attığı yerleri ıslatarak yanına ulaştı.
"Burada çalışmaz." dedi gülerek. Ardından üst bedeninin çıplak ve ıslak olmasını umursamadan ağaca yaslanmış prensin yanına oturdu. Taehyung sorgulamadan kolunu kaldırdı ve perinin başını göğsüne yaslamasına müsaade etti ıslak ve ardında saklamak için küçülttüğü kanatlarına dokunmamaya özen göstererek. Bu yakınlığın nereden geldiğini bile sorgulayamıyorlardı artık. Bazı durumların hikmeti ikisini de aşıyordu. Jeongguk zarif parmaklarıyla prensin bileğindeki saf altından üretilmiş saati yokladı. İlgisini çekmişti. Kurma halkasını çevirerek zembereğini oynattığında hareket eden akrep ve yelkovana karşın gözleri iri iri açıldı.
"Zamana müdahale edebiliyor musunuz?" diye sordu tüm şaşkınlığıyla. Taehyung onun bu saflığına kocaman bir kahkaha attı istemsizce. Peri buna gerçekten ihtimal vermiş olmalı ki kurma halkasını durmaksızın geriye çevirmeye başladı.
"Öyle olsaydı bunu mu isterdin? Zamanı geri almayı?"
Jeongguk hızla başını salladı düzeneği geri çevirmeye devam ederek. "Benimle daha uzun süre kalacaksan evet." dediğinde Taehyung'un alaylı mimikleri yeni bir hayranlığa bulandı. Eninde sonunda ayrılacaklarını kabul etmemek için ellerinden geleni ardına koymamak istemeleri konusunda hemfikirlerdi. Lâkin onu kandırmak istemiyordu. Başını iki yana sallayıp olumsuz bir nida çıkardı.
"Maalesef zamanı ileri ya da geri saracak teknolojiye henüz ulaşamadık. Doğrusuna ayak uydurmak için böyle bir ayar mekanizması var." diye açıkladığında Jeongguk'un parmakları hevesle çevirdiği halkanın üstünde duraksadı ve dudaklarını büzerek hayal kırıklığıyla Taehyung'a baktı. Bunu yapabilmeyi gerçekten istiyordu peri, insanlık diyarındaki zamanı geriye sarmayı ve onlar ana yetişene kadar prensi kendi yanında tutmayı her bir hücresiyle istiyordu. Yapamayacağını öğrenmek onu üzmüştü. Taehyung anlayışla gülümseyip Jeongguk'un alnına yapışan ıslak tutamları peri tozundan arındırdığı cildinden uzaklaştırdı ve kulağının arkasına yerleştirdi. Dudakları vakit kaybetmeden perinin şakağını bulduğunda Jeongguk usulca titredi ve gözleri kapanıverdi. Artık emindi.
Zamanı durdurmanın bir yolunu bulmalıydı.
"O çörekten sen de yapabiliyor musun?" diye sordu güzeller güzeli periyi daha fazla üzmemek için. Jeongguk az önceki buhranlı hâlinden sıyrılıp hevesle başını salladı.
"Daha lezzetlisini yapabilirim! Yani şey, öyle olduğunu söylerler. Ne zaman üç düzine gül çöreğinden yapsam beş kanat çırpışta yok olur!"
Taehyung onun cıvıldayan sesini dinlerken zihni yorgunluğunun dindiğini hissediyordu. Başını ağaca yaslayıp gözlerini kapattı ve periyi saran kolunun parmaklarıyla yanağını sevmeye, yoklamaya devam etti.
"Elinin değdiği her şeyi güzel kılacağından hiç şüphem yok." dedi tüm içtenliğiyle.
Bir süre sessizlik oldu, ardındansa günbatımının yumuşak ışıkları tepesinde yükselen bedenle birlikte kesildi. Gözlerini yeniden araladı Taehyung. Gövdesinden destek alarak üzerinde dikilen perinin kara deliği andıran gözlerine kenetlendi. Yumuşak dokulu parmaklar keskin hatların çevrelediği suratına vardığında, bunu ona neden yaptığı konusunda isyan etmekle devam etmesi için çocuk gibi yalvarmak arasında derin bir tereddüte düşmüştü. Yine de ona yenilmekten ve kendisinin bile korktuğu o yoğun bakışları sergilemekten geri durmadı. Biliyor muydu şimdi Jeongguk? Onu altına çekip yapabileceklerini hayal edebiliyor muydu? Jeongguk'un zevk dolu tınılarıyla bu ormanı inletmek için yanıp tutuştuğunu onun gözlerinden anlamak kötü hissettirmiyor muydu periye? Dahası bu duruma biraz daha o istekli bakışlarıyla sessiz kalırsa Taehyung bunu istediğine yoracak ve eyleme geçecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hunder forest
Fanficyazan: plontanies prompt sahibi: venicevi "Eğer yerde beni bekleyecek olsaydın, Doğa Ana şahidim, bir daha uçmaya heves etmezdim." fairy!au modern royality strangers to lovers