Taehyung çoktan yanmaya başlamış gözlerini umursamadan izlemeye devam ediyordu kolları arasında kendisine dönmüş, boynuna sıcak soluklarını vererek mışıl mışıl uyuyan periyi. Şafak ne ara sökmüştü, gün ne zaman doğmuştu bilmiyordu. Saatler, dakikalar hatta saniyeler birbirini kovalarken yaptığı tek şey periyi izlemek ve içinde büyüttüğü taze aşkıyla kalbinin tatlı tatlı sızlamasına göz yummaktı. Kirpiklerinin yüzüne düşen gölgesi bile sanat eseri gibiydi. Durumun dramatikliği ve abartılmışlığı bile sahte hissettiremiyordu. Tam şu anda aşkından mecnuna dönecek gibiydi Taehyung.
Aynı anda hem peri hissetmesin ve uyamaya devam etsin diye nefesini tutmak hem de uyanıp şok olacağını umursamadan onu yeniden altına alıp nefesi kesilinceye dek okşayışlarıyla aşka boğmak istiyordu. Sevda bir insanın başına gelebilecek en güzide lâkin diğer yandan en tehlikeli belaydı. Bu amansız kendini tutma çabasının yanına uykusuzluğu eklenince daha bir kaçırıvermişti aklını. Bu histen bir an önce kurtulması gerekiyordu zira biraz daha bu şekilde düşünmeye ve perinin kendi izleriyle doldurduğu çıplak bedenini izlemeye devam ederse onu uykusundan edecek hamleyi yapacaktı dudaklarıyla. Sadece perinin akıl almaz güzelliği yüzünden bu haldeydi ve bu ilkel açlık toy bir oğlan çocuğu gibi hissetmesine sebep oluyordu.
Taehyung bu denli iradesiz birisi değildi, sorun perideydi. Evet, tüm suç onundu çünkü ne zaman hafifçe uzaklaşmak ve kendisine kişisel bir alan oluşturmak istese peri prensin sinesine daha çok gömülüyor, bedenini onun kasıklarına itip kaçma çabalarını yok sayarak sabrını sınıyordu.
Son bir gayretle perinin boynunun altında yer edinmiş kolunu kurtarmaya çalıştı prens. Ne var ki işler yine istediği gibi gitmedi. Aksine durum daha da kötüleşti çünkü peri onun bu kaçma hamlesiyle birlikte üstteki bacağını prensin üstüne atmış ve erkekliğini uyluklarının arasına sıkıştırarak ona fâni dünyada yeni bir azap yaratmıştı. Taehyung içinden okkalı bir küfür savurdu ve elini perinin kalçasına attı onu uzaklaştırmak için.Lâkin yapamadı.
Perinin ufak hamlelerle hareket etmeye başlaması tüm iradesine ket vurmuştu. Emin olmak için gözlerine baktı. Titreyen kirpiklerini, ara ara çatıp rahat bıraktığı kaşlarını ve inlememek adına birbirine bastırdığı minik dudaklarını izledi iri gözlerle. Yanaklarına düşen allar her şeyi ele veriyordu. Ses çıkarmadı, peri kasıklarını kendisine iterken ve alt dudağını ihtiyatla ısırırken yapabildiği tek şey kesik soluklarıyla kendi dudaklarını yakmaktı. Jeongguk bu tepkisizlikten hoşnutsuzmuş gibi bir nida çıkardı ve gözlerini aralamadan elini prensin beline attı. Onu kendisine doğru çekti ve hareket etmesini talep etti. Taehyung bunu adeta bir emir olarak algıladı. Avuçları yeniden perinin dolgun kalçasını bulurken kendisini yoğun bir ihtiyaçla perinin kasıklarına doğru itti ve duyup duyabileceği en şehvetli sızlantıyla kutsandı kulakları. Tekrar işitmek arzusuyla yanıp tutuştu ve geri çekilerek aynı baskıyı tekrar etti. Bir daha ve bir daha...
Siktir, çok iyi hissediyordu.
Perinin iç bacakları arasında elinden geldiğince yavaş hamlelerle gidip geliyor ve oyununa ayak uyduruyordu. Bir süre sonra dünyayla bağlantısı koptu ve kesik hırıltılarla inlemeye başladı Taehyung. Perinin kavradığı kalçasını hoyratça yoğrururken tenin tene çarpma sesi tahta kulübeyi doldurmaya başlamıştı lâkin gözü bir kere kararmıştı. Kavradığı kaba eti hiç de nazik olmayan bir tavırla sıktı ve sertçe çarptı kasıklarına. Tam da bu sırada kollarının arasındaki bedenin dudaklarından, "Mmmh..." sesi yükselmiş, Taehyung'un gerçekliğe dönüş yaparak gözlerinin iri iri açılmasına sebep olmuştu. Durdu. Kirpikleri aralanan Jeongguk'un hazdan sulanmış yaşlı gözlerini gördüğünde geri çekilmeye çalıştı fakat perinin birbirine bastırdığı uzun bacakları bu hamlesine engel olmuş, belini saran kolları omuzlarına tırmanarak tırnaklarını esmer bedene geçirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hunder forest
Fanficyazan: plontanies prompt sahibi: venicevi "Eğer yerde beni bekleyecek olsaydın, Doğa Ana şahidim, bir daha uçmaya heves etmezdim." fairy!au modern royality strangers to lovers