1.Bölüm: "Meet Me In The Hallway"

1K 56 12
                                    

Bu kitabın yazarı weekndsupremacy olup, hikaye ile ilgili tüm haklar kendisine aittir. Ben sadece TaeKook'a uyarlıyorum.

Yazara buradan bana izin verdiği için çok teşekkür ederim 💜 Kalemini beğenirseniz yazarın diğer kitaplarına da destek olmayı unutmayın lütfen.

İyi okumalar...

~

1.Bölüm:
"Meet Me In The Hallway"







*

'We don't talk about it
It's something we don't do
Cause once you go without it Nothing else will do.'

*

Gözlerimi Tanrı tarafından özenle yapılmış ve kutsal olduğuna tüm kalbimle inandığım bedeninde acelesizce gezdirdim. Giydiği saçma sapan desenleri ve renkleri olan takımın içinde bile engellenemeyen, ilahi bir güzelliği vardı. Üzerindeki takımı başkası giyse dalga geçer ve içten içe küçümserdim fakat söz konusu o olunca giydiği hiçbir şey onun güzelliğini kapatamıyordu. Bu boktan takım bile.

Sınıftaki (hatta okuldaki) neredeyse tüm kızların ve oğlanların da benim gibi düşündüğünü bilmek beni çıldırtıyordu. Onu sadece ben göreyim, sadece ben görüntüsünün tadını çıkarayım istiyordum. Ama tabii ki böyle bir şey olmuyordu, olmayacaktı. Yaşım ona yakın olsa bile benim gibi çirkin ve aptal biriyle işi olmazdı. Kızlar ve oğlanlar konusunda kendimi, o sürtüklerin onu asla benim sevdiğim kadar sevemeyeceğini düşünüp rahatlatıyordum.

Kızarmış dudaklarının hareketlerini dikkatle izlesem de bir türlü kendimi o dudaklardan çıkan sözlere veremiyordum. Hem evde yaşadıklarım, hem de onun üzerimdeki inanılmaz etkisi... Bunlar odaklanma sorunumun başlıca sebeplerinden sadece bir kaçıydı. Daha onlarcası vardı.

"Hardy, Viktorya Çağı ve modern dünya arasındaki geçiş döneminde yaşamıştır. İngiltere'nin güneybatısında müzik ve edebiyat gibi sanat dallarına ilgisi olan Hristiyan ebeveynleri tarafından yetiştirilmiştir. Ancak Hardy..." aniden kafasını onu dinlemediğimi hissetmişcesine kitaptan kaldırdı. Herkesin yaptığı gibi tahtadaki yazıya bakmak yerine ona baktığımı anında bakışlarımızın buluşmasıyla farketmişti. Kaşları çatıldı. Ah, Tanrım... Surat ifadesi öyle güzeldi ki bir daha çıkmamak üzere zihnime kazınmıştı bile.

"Bay Kim, dersi dinlediğinizden emin misiniz?" Bana seslendiğinde birden kalp atışlarım saatlerce koşmuşum gibi hızlandı, ölecek gibi hissediyordum. Kalp atışlarımı hızlandıran sınıftaki herkesin bana bakması değil onun bana bakması ve dudaklarının soyadımla ilk kez şekillenmiş oluşuydu. Yine de dışarıya bir şey yansıtmadım ve boğazımı temizleyip sakince konuştum.

"Sadece bugün kafam biraz dağınık, Bay Jeon." Tek kaşını ciddiyetle kaldırdığında benim için Tanrı'nın varlığını bir kez daha kanıtlamıştı. Sakin kalmaya çalıştım. "Öğrencilerim beni dinlemediğinde boşa anlatıyormuşum gibi hissederim..." tek kaşı hala havadayken kollarını göğsünün altında kenetledi. "ve ben bir hiç uğruna bir şeyler yapmaktan hoşlanmam." Derin bir nefes aldım ve kafamı anlayışla salladım. Şu an lanet olası derecede öpülesi duruyordu ve ben lanet ergen hormonlarımı zor dizginliyordum. "Üzgünüm, bir daha olmayacak."

Kafasını iki yana sallayıp kalçasını yasladığı masadan uzaklaştı ve sıraların arasından yürüyerek yanıma ulaştı. Her adımında kalp atışlarım mümkünmüş gibi daha çok hızlanıyordu. Sıramın yanına ulaştığında ben onun kutsal yüzüne bakabilmek için kafamı kaldırıyor, o ise benim çirkin yüzüme bakmak için başını eğiyordu. Ayakta olsam bile kafasını eğmesi gerekirdi, sonuçta o 180 küsür boya sahipti ama ben ondan en az 20 santim kısaydım. Evet, boyum kısaydı ve onun yanında çocuğu gibi kalıyordum ama bu ona aşık olmama engel değildi, olamazdı. Ona olan aşkıma hiçbir şey engel olamazdı. Parmaklarını sıraya bir kaç kez vurduğunda bu konuyu sonradan düşünmeye karar verdim ve derin bir nefes alarak mükemmel yeşillerine baktım. Bu gözler beni delirtiyordu.

Daddy IssuesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin