22.Bölüm:
"In Your Eyes"
"Taehyung, aç şu kapıyı!" Jimin oldukça yüksek sesiyle tüm sokağı ayağa kaldıracak güce sahip gibi görünüyordu. Birkaç saniye soluklanarak güç toplamaya çalıştım ve daha sonra ayağa kalkmak için uğraştım. Fakat dönen başım bana bu konuda hiç yardımcı olmuyordu. En sonunda ayağa kalkma çabalarımı kesip aklıma gelen tek seçenek olarak emekledim ve kapıya doğru yaklaştım. Şu anda dışarıdan rezil göründüğüme emindim fakat bu, şu an umursamam gereken en son şey bile değildi.
Kendimi daha da kötü hissettiğimde emeklemeyi kestim ve arkamdaki duvara yaslanıp oturdum. Kafamı geriye yaslayıp gözlerimi kapatırken derin derin nefesler aldım. Jimin bir kez daha bağırdı. "İyi misin? Ambulans çağırıyoruz!" Derin bir nefes alıp kendimi konuşmaya zorladım. Sesimin anlaşılır çıkacağını umuyordum.
"Ben.. Ben iyiyim." Hastalık kokan sesim duyulduğunda bir an ikisinin sesi de kesildi. Ardından Jungkook'un konuştuğunu duydum. "O zaman kapıyı aç." Hasta halime rağmen gözlerim dolunca bağırmak ve siktir olup gitmesini söylemek istedim fakat bunu yapacak güce sahip değildim. En azından şimdilik.
"Seni burada istemiyorum. Git." dedim cümledeki her kelimenin arasında nokta varmış gibi. Ağrıyan boğazımla konuşmak gerçekten çok zordu. Jimin benim yapamadığımı yapıp, "Onu duydun, şimdi git!" dediğinde bir süre sessizlik oldu. Bu sessizliğe ayak uydurup hiçbir şey söylemedim, ki zaten söyleyemiyordum. Ardından adım sesleri duydum.
Gidiyordu.
Bu beni nedensizce daha çok yaralarken gözlerimden yaşlar düşmeye başladı. Ona gitmesini söyleyen bendim fakat yine de bana ne olacağını düşünmeden gitmesi beni zerre umursamadığının göstergesiydi. Eğer sevseydi, tüm bu sözlerime rağmen burada kalıp iyi olduğumdan emin olmak istemez miydi? Tabii ki isterdi. Böyle yaparak beni sevmediğini milyonuncu kez kanıtlamıştı.
"Jungkook gitti, Tae. Hadi aç kapıyı." Gözümden akan yaşlarla beraber yeniden kapıya emekleyerek ulaştım ve yukarı doğru uzanarak kapıyı açtım. Yerde kayarak kapının açılması için alan oluşturdum ve böylece Jimin içeri girdi. Birinin beni böyle, en zayıf halimle görmesini istemezdim ama şu anda elimden gelen bir şey yoktu. Birinin bana yardımcı olmasına ihtiyacım vardı ve o kişinin Jimin'den başkası olması da mümkün değildi.
Jimin kapıyı hızla kapatıp yanıma çöktü. "Siktir, ne oldu sana böyle?" Sesli bir şekilde yutkundum ve bu yorgun gözlerle ona baktım. "Bir şeyim yok, uyusam geçer." Jimin bana kaşlarını çattı. "Bok gibi görünüyorsun, Taehyung. Hastaneye gitmeye ihtiyacın var mı?" Kafamı iki yana salladım. "Uyumak istiyorum, sadece bana yatağıma gitmemde yardımcı ol." Şüpheli bakışları üzerimde gezinirken dudaklarımı büzüp fısıldadım. "Lütfen."
Jimin ısrarlarıma dayanamayıp hastaneye gitmemeyi kabul ettikten sonra bana destek olarak yatak odama götürmüştü. Açıkçası ona minnettardım. Onu başlarda sevmemiş, hatta kendimden uzak görmüş olsam da en kötü günlerimde bana arkadaş olmuştu. Beni yalnız bırakmamış, destek çıkmıştı. Kapıda Jungkook'a söyledikleri.. Beni bu denli koruyan bir insanın olması içten içe bana kendimi iyi hissettirmişti.
Günün sonunda Jimin evine gitmişti ve ben hala yatakta ilk uzandığım gibi yatıyordum. Hareket etmeye dahi halim yoktu. Bu durumun sabaha kadar sürecek uzun bir uykunun ardından düzeleceğini umuyordum. Okulu zaten yeterince boşlamıştım, devamsızlığım o kadar fazlaydı ki bu dönem gerçekten okula gidip gitmediğimi sorgulamıştım. Kısacası, okula gitmek zorundaydım.
Tam uyuyacağım sırada aklıma doluşan düşünceler bir an beni çıldırtacakmış gibi büyük bir boyuta gelse de en sonunda kendimi zorlayarak uykuya dalmıştım. Normalde böyle bir durumun içindeyken asla uyuyamazdım fakat bu sefer farklıydı. Ruhum da vücudum da yorgun düşmüştü ve uyku, belki bir ilaç kadar etkili olmasa da iyi gelebilecek tek şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daddy Issues
FanficHayatım boyunca birçok kez hata yapmıştım; bir, iki veya belki de binlerce kez. Her seferinde de hata olduğunu bile bile yürümüştüm o dikenli yolları, canım yana yana. Üstelik biliyordum, hatalarım işin sonunda canımı daha çok yakacaktı fakat bu ben...