17.Bölüm:
"I Wanna Be Yours"Tüm bu olayların üzerinden iki haftadan fazla süre geçmişti ve ben hayatımı sonunda yeniden düzene oturtmuş gibiydim. Kabul ediyordum, biraz paranoyaklaşmıştım; hala okul aklıma geldikçe zorluk yaşıyordum ama bunun için bir psikologdan yardım almaya da başlamıştım. Fakat ne kadar yardım alırsam alayım hayatım boyunca o kütüphaneye giremeyeceğim de su götürmez bir gerçekti. Bu yüzden kendimi bu konuda zorlamıyordum ve her şeyin zamanla hafifleyeceğini umuyordum.
Bu olanlardan sonra başka şehirde yaşayan ve dolaylı yoldan bana bakan amcamı aramış ve olanları anlatmıştım. Bu hafta içinde beni görmeye geleceklerdi, her ne kadar bunun gerekli olmadığını söylesem de beni dinlememişlerdi ve ben de çok itiraz etmemiştim. Belki kan bağımın olduğu birilerini görmek iyi gelebilirdi.
Jungkook ile aramızdaki ilişki eskisinden çok daha güçlüydü, bunu hissedebiliyordum. Birbirimizi sevdiğimizi söylediğimiz ilk an günlerdir aklımdan çıkmıyordu. O anı sürekli, yeniden ve yeniden zihnimde canlandırdığım için sanki yeni yaşanmış gibi taze bir etkisi vardı. Beni sevdiğini söylemesi bende öyle bir his uyandırmıştı ki.. Daha öncesinde beni sevdiğini söylemese bile sevdiğini hissediyordum fakat onun ağzından duymak çok farklıydı.
İki haftadır raporlu olduğum için okula gitmiyordum fakat şimdi tamamen iyileşmiş sayılabilirdim. Bu yüzden önümüzdeki hafta okula gidecektim, her ne kadar bu benim için zor olsa da. Korkularımla yüzleşmeliydim, kabul etsem de etmesem de okula gitmek zorundaydım ve gidecektim de. Ben güçsüz biri değildim, sadece kendimi toparlamam gerekiyordu.
Günlerden pazardı ve ben kahvaltımı yapmış, televizyonun karşısında bir şeyler izleyerek Jungkook'un gelip beni almasını bekliyordum. Ben okula gitmiyordum, o neredeyse bütün gün okulda oluyordu ve böylece görüşemiyorduk. Onu çok özlemiştim, bugün ne yapacağımız hakkında bir fikrim yoktu ama o yanımdayken ne yaparsak yapalım sıkılmıyordum.
Beş on dakika kadar böyle boş boş geçti, telefonuma mesaj geldiğinde mesajı anında okudum. Jungkook aşağıya inmemi söylüyordu. Yüzüme minik bir gülümseme yerleştirip çoktan yanıma koymuş olduğum küçük çantamı aldım ve televizyonu kapatıp evden çıktım. Aşağıya indiğimde Jungkook'un arabasını görmek yüzümdeki gülümsemenin genişlemesini sağlamıştı.
Hızlı adımlarla arabaya doğru ilerleyip kapıyı açtım ve ön koltuğa yerleştim. Jungkook'a baktığımda o da aynı benim gibi gülümsüyordu. "Özlemişim." dediğinde bekletmeden cevapladım. "Benim kadar olamaz." Dişlerini göstererek güldüğünde kolumu kavradı ve beni kendine çekti. Küçük bir öpücüğü dudaklarıma bıraktığında, dudakları hala dudaklarımın üzerindeyken gülümsedim. Kolumu bıraktığında yerimde düzeldim ve o da arabayı park ettiği yerden çıkardı. Araba ilerlerken merakımı içimde tutamadım.
"Nereye gidiyoruz?"
"Bilmem, nereye gitmek istersin?" Omuz silktim.
"Kalabalık olmadığı sürece fark etmez." dediğimde göz ucuyla bana baktı.
"O zaman benim evime gidelim ve güzel bir akşam yemeği hazırlayalım. Belki biraz da ders çalışırız." Kafamla onayladım. Onayladığımı görünce gülümsedi ve kendi evine doğru sürmeye başladı.
"Okul bensiz nasıl geçiyor?" dedim konu açmaya çalışarak. Derin bir nefes aldı. "Sensiz geçen her an olduğu gibi sıkıcı." Kıkırdadım. "Ben de evde çok sıkılıyorum."
"Jimin'in okuldan kaçıp yanına geldiğini sanıyordum." dediğinde kafamı aşağı yukarı salladım. "Evet, birkaç kere geldi ama.." Sustum.
"Ama, ne?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daddy Issues
FanficHayatım boyunca birçok kez hata yapmıştım; bir, iki veya belki de binlerce kez. Her seferinde de hata olduğunu bile bile yürümüştüm o dikenli yolları, canım yana yana. Üstelik biliyordum, hatalarım işin sonunda canımı daha çok yakacaktı fakat bu ben...