11.Bölüm: "Alone Again"

211 25 1
                                    

11.Bölüm:
"Alone Again"











Bedenimi sıkıca saran kolları beni yavaşça bıraktığında, aslında bırakmak istemediğini fakat bir şeylerin cevabını alma isteğinin daha ağır geldiğini biliyordum. Bu yüzden ona sarılmak konusunda ısrarcı olmadım ve ben de ondan ayrıldım. Bir elim eline kaydı ve onu hafifçe içeri doğru çektim. Hiçbir şey söylemeden içeriye geçtiğinde kapıyı arkamızdan kapattım.

Sinirlendiğini, hatta delirdiğini görebiliyordum fakat beni korkutmamak için sakinmiş gibi davranıyordu. Her ne kadar saklamak istese de bütün öfkesi güzel gözlerinden okunuyordu, belki de sadece ben okuyabiliyordum. Bu yüzden belki de ilk defa onu gerçekten tanıdığımı hissettim. Yüzünden geçen ifadelerden ve gözlerinden bir şeyler okuyabiliyordum, bu beni içten içe tatmin etmişti. Bir zamanlar tanımak ve dokunmak için yanıp tutuştuğum bu beden ve sahibi artık benim yanımdaydı. Benim için endişeleniyor ve bana kendimi dünyanın en özel insanıymışım gibi hissettiriyordu.

Düşüncelere daldığımı üzerimde dolanan garip bakışlarla fark ettim ve Jungkook'un yanına doğru yürüdüm. Ben önden yürümeye başlayınca o da beni takip edip ardımdan salona girdi. Kendimi koltuklardan birine attım ve onun da aynı şeyi yapmasını bekledim. Yanıma oturduğunda yüzüme baktı. Sabırsız bir hali vardı. "Seni dinliyorum."

Kendimi hala çok yorgun hissetsem de ona bunlardan bahsetmem gerektiğinin farkındaydım. O her koşulda benim yanımda dururken benim ona bu olaylardan bahsetmemem sadece aptallık olurdu. Kim bilir, belki de bu sorunları birbirimize kenetlenip halledebilirdik. Anlattığımda ne tepki vereceğini kestirememem beni korkutuyordu. Aramızdaki garip şeyin ortaya çıkmasından çekinip beni burada bırakıp gitme ihtimali çok çok az da olsa vardı. Fakat neyse ki onu, bunu yapmayacağını bilecek kadar tanıyordum.

"Dün, eve geldiğimde, bir şey gördüm.." dedim kelimeleri biri ağzımdan zorla çekiyormuş gibi. Kaşlarını kaldırıp başını sallayarak devam etmemi istediğini belirtti. Koltukta uzanarak geçen gün kenara fırlatmış olduğum kutuyu aldım ve ardından eline tutuşturdum.

"Biri evime girmiş ve bu kutuyu masanın üzerine bırakmıştı." Kutuyu eline verdiğim gibi hızla açtığında göreceği şeylere karşı vereceği tepkiden korkarak alt dudağımı ısırdım. Elini kutunun içine atıp fotoğrafları çıkardığında gözlerinden hiçbir şey okunmuyordu ve bu beni daha da fazla tedirgin etti.

Bir süre boyunca fotoğraflara baktı, yüzü hala oldukça ifadesizdi. Fotoğrafları yeniden kutunun içine bırakıp onların yerine küçük not kağıdını aldığında geçirdiğimiz bu saniyeler bana yıllar gibi geliyordu. Nota da uzun uzun baktı, bu bakışlarla gözlerinden alevler çıkartıp kağıdı da kutuyu da yakabileceğini düşündüm. Çok sinirlenmişti, haklıydı da. Benim de kutuyu ilk gördüğümdeki halim ondan farklı değildi.

Nota bakan sert bakışlar yavaşça bana döndüğünde nefesimi tuttum. "Bu kutudakilerle daha sonra ilgileneceğim, şu an vücudundaki izlerin nasıl olduğu önceliğim." Derin bir nefes verdim.

"Bu sabah okulda tuvalete gittim, kabinde işimi bitirip çıktığımda karşımda daha önce hiç görmediğim siyahi bir çocuk duruyordu. Bana yaklaştı, boynumu sıktı ve bir şeyler söyledi,"

Gözlerim o anı hatırladığım için yeniden yanarken Jungkook ise kaşlarını çatmış hiçbir şey demeden yüzüme bakıyordu. "Beni bir daha hiçbir erkeğin yanında görmek istemediğini ve bu erkeklerin başını senin çektiğini söyledi.."

Jungkook'un kaşları havalandı. Tanrım, gerçekten çok sinirlenmişti. Ben konuştukça alnında kabaran damarı görmek işimi hiç kolaylaştırmıyordu çünkü her an etrafı yakıp yıkacak gibi bir hali vardı. "Çocuğun suratını hatırlıyor musun?"

Daddy IssuesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin