9.Bölüm:
"Butterfly Effect"O an, bu sözleri karşısında söyleyebileceğim hiçbir şey yoktu. İlk öpüşme, omuzlarıma yüklenen tutku ve sarf ettiği güzel sözler yüzünden başım felaket derecede dönüyordu. Yüzlerimiz hala birbirine çok yakındı, nefeslerimiz birbirine karışıyordu. Güzel nefesi kıyıya vuran bir dalga gibi dudaklarıma vurduğunda içime çektim. Kafayı yemek üzere gibi hissediyordum.
O an hiç bitmesin istemiştim.
Bir eli hala yanağımın üzerindeydi fakat önceki tutuşu gibi avcu tüm yanağımı kaplamıyordu. Orada tuttuğu elini yavaşça bulunduğu yerden çektiğinde elinin sıcaklığına alışmış tenim bir anda soğukla buluştu ve ürperdim. Eli geri çekilmeden önce parmaklarının ucuyla elmacık kemiğime asla silinmeyecek minik izler bırakmıştı.
Yüzlerimiz birbirinden uzaklaştığında bile bana öyle bir bakıyordu ki, bu bakışlar oracıkta ruhumu Tanrı'ya teslim etme isteği doğuruyordu.
Derin bir nefes alıp kendime gelmeye çalıştım fakat bu güzel yeşil gözlere baktıkça daha da beter oluyordum. Bu yüzden gözlerimi ondan kaçırdım.
O da benim onun yerine bunu yapmamı bekliyormuş gibi bana bakmayı kesti ve yanımızda duran atı kenardaki çitlerin arasına götürerek geri kapıyı kapattı. Ben onun dışındaki her yere bakıp incelerken sağ tarafımdan bana doğru yaklaştı ve biraz eğilip elimi kavradı. Kalbim yeniden bana kendimi uzun süredir koşuyormuşum gibi hissettirdiğinde derin bir nefes çektim içime.
Bu lanet adamın yanında hiç sakin kalamıyordum.
Önce kafamı eğip birleşen ellerimize, sonra da kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Gülümseyerek bakıyordu. Ben de ona gülümsediğimde içimden binlerce kez bunun bir rüya ya da yalan olmamasını diliyordum. Ellerimiz sımsıkı birbirine tutunmuş şekilde yavaş yavaş yürümeye başladığımızda sessizlik aramızda hüküm sürüyordu. Bir şeyler söylemek isterdim fakat içten içe deliriyordum ve bu durumda her an saçmalayabilirdim. Bu yüzden susmak şu anlık en mantıklı seçenek gibi görünüyordu.
"Bana geçmişinden bahseder misin?" dediğinde şaşırarak ona baktım. Bu bakışıma karşılık olarak kaşlarını kaldırmıştı. Sorusu değildi beni şaşırtan, benim hakkımda bir şeyler merak etmesi beni şaşkınlıkla karışık bir şekilde mutlu etmişti.
"Merak ediyorum, Tae. Senin hakkında birçok şeyi merak ediyorum ama anlatmayacağını düşündüğüm için sormuyorum." Mutluluğumu saklamaya çalıştım ve ona teslim oldum. Bugün ona açılacaktım; ruhumla, zihnimle, düşüncelerimle.
"Nereden başlamam gerektiğini bilmiyorum." dedim mırıldanarak. Yüzüne yandan bir bakış attığımda bana değil önüne bakıyor olduğunu gördüm. "Aileni nasıl kaybettiğinden başlayabilirsin." dedi garip bir ses tonuyla. Bu konuya parmak basmak benim kabuk bağlayan yaramı kanatacaktı fakat birine anlatmadan kendimle baş başa kalınca daha çok kan kaybediyordum. Bu yüzden derin bir nefes aldım ve konuşmaya başladım. Uzun bir konuşma olacağının farkındaydım.
"Buraya yeni taşınmıştık, o güne kadar mükemmel bir hayatımız olduğunu düşünürdüm. Ailenin diğer bireyleri olarak babamın iş hayatında çıkan birkaç pürüzün bizi ilgilendirmediğini sanıp pek de üzerinde durmazdık. Babam son zamanlarda kendini iyice işine vermişti fakat bu kötü giden şeyleri düzeltmeye yetmedi." Yutkundum, boğazıma büyük bir şey takılmış gibi hissediyordum.
"Bir pazar günüydü, hep birlikte dışarı çıkacaktık fakat o sabah yorgun hissettiğimi söyleyerek evde kaldım." Gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamış, sesim boğuklaşmıştı. Boğazımda oluşan yumru canımı acıtıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daddy Issues
FanficHayatım boyunca birçok kez hata yapmıştım; bir, iki veya belki de binlerce kez. Her seferinde de hata olduğunu bile bile yürümüştüm o dikenli yolları, canım yana yana. Üstelik biliyordum, hatalarım işin sonunda canımı daha çok yakacaktı fakat bu ben...