~1~

105 16 4
                                    

"Rüyalar beynimizin bir oyunudur

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Rüyalar beynimizin bir oyunudur.."

Perdeler açılsın ışıklar yansın, sahne başlasın! Önümüzde büyük bir serüven var... 🪄🌸

                               ~1~

Yine bir sabah ve yine bir yeni sınıfım yani on ikinci sınıfımın ilk günü... Bazen gerçekten tatilden çıkmak istemiyorum. Her gün okula gitmemeyi düşünüp uyumak istiyorum mesela. Ha bu arada ben Defne, on sekiz yaşındayım. Sanırım bu açıklama kısa oldu ama neyse, hikayemde beni zaten tanıyacaksınız sonuçta.

Normal öğrenciler gibi kahvaltımı yaptım, annemin yanağına bir öpücük kondurup okula gitmek için otobüs durağına doğru yola koyuldum. Hava çok yağmurlu olduğu için yanıma şemsiyemi almıştım. Otobüs durağına bir dakikalık mesafede otobüs durağına baktım. Durakta sanırım bir kişi vardı.

Aldırmadan elimde telefonla ilerlemeye koyuldum. Ve tam o sırada bir düşme yaşadım. Ya da çarpışma diyeyim. Kendimi yerde elimde kitaplarla ve telefonumla bulmuşken bana çarpan bu aptal kişi beni yerden kaldırmaya çalışıyordu.

"Pardon, görmedim kusura bakmayın."

Dedi tok bir sesle. Ondan yardım alarak kalktığımda ve onu gördüğümde dilim tutuldu. Kumral saçları, siyah gözleri ve hafif belli olmayan sakalları ile o kadar etkileyici birisi olduğunu fark ettim. Birkaç saniye birbirimize bakakaldıktan sonra sessizliği ben bozdum.

"Önüne bakmayı bilmiyor musun sen?"

"Görmedim dedim ya, neyini abartıyorsun?"

"Ha yani suçlu benim, sen hep böyle başın eğik mi yürürsün?"

Dediğimde sanki sözlerimden bir cümlesi ona tokat gibi çarpmış gibiydi. Ama ciddiyetini bozmadı.

"Ya git işine, seninle uğraşamam!"

"Sen kimsin ya? Asıl ben seninle uğraşamam!"

Dedim anlık bir sinirle. Evet yanlışlıkla değil, burada karşımda egosu tavan yapmış bir insan var! Daha fazla uğraşmak istemediğim için otobüs durağında ki banka oturdum. Yağmurun kaskatı dolu gibi yağışını izlerken otobüsün geleceği yoldan bir araba geliyordu.

Bir anlık otobüs sanıp yerimden doğruldum, sonra geri yerime oturdum. Yanımdaki kişi ise oturduğu yerden doğruldu ve gelen arabaya doğru yöneldi.

Arabanın şoför koltuğunda yaklaşık otuz-otuz beş yaşlarında bir adam çıktı ve arabanın anahtarını o kişiye uzattı.

"Buyurun Tolga Bey, istediğiniz gibi arabayı getirdim."

"Teşekkür ederim Sedat, sen nasıl gideceksin?"

"Benim az ileride bir işim var, siz okulunuza gidebilirsiniz"

Ölü ÇiçeklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin