Kötü haber

847 64 2
                                    

   Artık orda kalmıyordum. kalacağım yere geleli 1 gün oldu. Abim defalarca aramıştı ama açmamıştım. Şimdi ise okula gidiyordum. Düşüncelerimde boğula boğula yürüyordum. Bahçeye girdiğimde bi kaç kişi vardı. Köşede banklarda oturmuş çağanları gördüm ülkü de yanlarındaydı, dikkatimi çekti Leya ülküden çok uzak oturmuştu, bu kalbimde bir sızı yarattı, hiç durmadan okula girdim.
" tuana!" Leyanın sesiydi. Durdum.
" efendim Leya?" Yanıma geldi. Yüzüme baktı. Bişey söyleyecek gibi oldu ama söylemedi. Bana sarıldığında şaşırdım. Ellerim havada kaldı. Sarılamadım.
" Leya?" Daha sıkı sarıldı.
" hak etmedin." Dedi sadece. Yine ağlamak istemiyordum. Dudaklarını kemirirken tavana baktım.
" bi insanı ölüme götürecek kadar gözü kör olmamalı bir insanın..."
Ülküyü kötülememesi gerekiyordu ama haklıydı...
" leya..."
Hala sarılamamıştım.
" biz senden nefret etmiyoruz. Çağanla konuştum. Sen biz dağılmayalım diye uğraşırken kendin paramparça oldun. Kendine ihanet olacağını bile bile sen ülküyü yalnızlıktan kurtarmak için esatla çağanla konuştun. Sen Ülkü uğruna kendine ihanet ettin ama Ülkü seni öldürmek pahasına seni oyuna getirdi. Onu hiç bir zaman affedemeyeceğim."
Gözümden yaş düştü.Leya da sesi titriyordu.
" bir daha ülküye güvenemeyeceğim. Böyle olmamalıydı ama korkuyorum."
Ağlamaya başladığında bende bir anda ona sıkı sıkı sarıldım.
" korkmana gerek yok Leya." Dedim bende ağlarken.
" Ülkü benden en başından beri nefret ediyordu ama sizi çok seviyor merak etme. Herkese herşeyi yapsa bile size yapmaz. Bundan asla kuşkunuz olmasın.."
Geri çekildim. Leyanın göz yaşlarını sildim.
" Ülkü senin kız kardeşin." Dedim yumuşacık bir sesle.
" ona sırt çevirme, o şuanda yolundan sapmışken yalnız kalması değil tam tersine yolunu bulabileceği bişeylere, yolu gösterebilecek dostlarına ihtiyacı var."
Leya gülümsedi.
" sen peki? Senin neye ihtiyacın var?"
Güldüm. Gözlerim hala yaşlıydı.
" benim sonsuz bir uykuya ihtiyacım var Leya. Sonsuza kadar sürecek bir uykuya ihtiyacım var..."
Kocaman ama göğsüme batan bir nefes aldım.
" ama herşeyin bir zamanı var. Önce halletmem gereken şeyler var."

     Okul süresi boyunca kimseyle konuşmamıştım. Çıkış saatinde de kendimi direk okuldan dışarı atmıştım. Beni takip eden duman abinin adamlarının elbetteki  farkındaydım.
Eve geldiğimde çantamı kenara atıp salona geçtim. Koltuğa oturdum. Bahçedeki korumalar da umrumda değildi. Ceketimi çıkarıp koltuğu üstüne koydum. Mutfağa gidip bi bardak su aldım. Çok susuz kalmıştım bugün. Telefonum çalınca elimde bardakla salona geçtim koltuğa oturdum. . Duman abi arıyordu.
" efendim duman abi?"
Telefonu hoparlöre almıştım.
" tuana çok acil korumalarla hastaneye gel!!"
Panikle ayağa kalktım.
" ne oldu abi?! Birine mi bişey oldu?"
" abin babanın yüzbaşına düşmüş. Hastaneye kaldırmışlar."
Elimdeki Cam bardak parkeyi boyladı. Kalbimde o ağrıyı  hissettim. Telefonu kapatıp hemen evden dışarı çıktım. Elim ayağım birbirine girmişti.
" tuana hadi gel!" Koruma olan abilerden birinin sesini duyunca o tarafa baktım. Araba hazırdı. Hemen koşup öne bindim.
" hadi abi hadi çabuk gidelim." Dedim, Direk gaza bastı.
Yol geçmek bilmemişti. Kalbimdeki ağrı beni daha da çaresiz yapmıştı.
" böyle olmaz lütfen." Dedim ağlarken.

Sonunda araba durduğunda ağlarken içeri koştum. Etrafıma baktım ama bizimkiler yoktu. Danışmaya koştum.
"Eray." Dedim zangır zangır titreyen sesle.
" Eray Yılmaz."
Ağlamalarım durmuyordu, görüşüm sürekli bulanıklaşıyordu, hızlıca kollarıma sildim.
" bir üst katta ameliyatta." Hemen merdivenlere koştum.  O merdivenleri İkişer ikişer çıktım. Durduğumda sağa sola ayrılan iki koridora da baktım. Sağ tarafa koştum. Dönmemle bizimkileri gördüm.
" nerde?" Beni görür görmez ayağa kalktılar. Herkes etrafıma toplandı.
" ameliyatta." Dedi çağan. Tam önümdeydi. Onu geçip ameliyat kapısına yaklaştım. Babamın gözleri geldi gözümün önüne, ablama karşı olan acımasızlığı zaten hiç gitmemişti. Şimdi ise abimi harcamıştı.
" yenilemezsin." Dedim acıyla. Elim ameliyat kapısına gitti.
" sen benden güçlüsün, şuan burda benim olmam gerekiyordu senin değil. Tuanaya yabancısın ama beni buraya getiren bu hale sokan tuana değil. Turna yıllar önce ablasında yaşadığı acıyı bir daha yaşamak istemediğini söyledi."
Gözlerimi kapattım. Ağlamaya başladım. Alnımı ameliyathane kapısına yasladım. Biri omuzlarımı tutup okşadı. Avuç içimi kapısına yasladım.
Kafamı kaldırıp ağlarken baktım öylece.
" abi lütfen."dedim ağlarken. Belkide uzun zaman sonra ilk defa içten abi diyordum.
Omuzlarım sarsıla sarsıla ağlamaya başlayınca beni geri çekmeye çalıştılar.
" abi lütfen!! Böyle olmaz lütfen!!" Bağırışlarım yükseldi. Beni tutan kişiye baktım. Duman abiydi.
" abi bırak lütfen beni duyması lazım." Duman abinin de gözleri dolmuştu. Bacaklarım daha fazla beni taşımadı. Kendimi bıraktım ama duman bi sıkıca tuttu. Sırtımı göğsüne yaslamışken yere oturduk. Kollarımı göğsümde kilitlemiş beni tutuyordu. Kurtulmaya çalıştım am bırakmadı. Sırtım göğsüne yaslıyken başımı omzuna koydum. Omuzlarım sarsıla sarsıla sadece ağladım.
" böyle olmaz!!" Çığlık atmıştım. Kimseyi duymuyordum sanki.
" geberteceğim o herifi!! Kendim öldüreceğim!!" Duman abi daha sıkı tutuyordu.
herkes etrafıma toplanmıştı biliyordum ama kolumda hissettiğim acıyla inledim. İğne yapmışlardı.
" şşş tamam geçti." Birinin beni kucağına aldığını hissettim.
"Geçti." Çağanın sesiydi bu. Gözlerim biraz açıktı.
Çağana baktım. Beni kucağına almıştı. Uyuyacağımı anlamıştım
" çağan lütfen uyutmasınlar beni."
Uyuttular.....

Tutsak küçük Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin