1

2.5K 90 92
                                    

Gece yarısı, yaz akşamı henüz uykumun yeni yeni geldiği ve ıslak saçlarımın omzudan aşağıya döküldüğü bir zamandaydım.

3 katlı bahçeli evimizin son katındaki cam tavanlı odamda dolaşırken duvarda asılı aile fotoğrafımıza göz attım. Annem ve babam emekli memurdu. Annem öğretmem babam ise komiserdi. İstanbuldan sıkıldıklarından emeklilikleri için biriktirdikleri parayla sahil kenarında bir ilçeye yerleşmişlerdi.

3 katlı bahçeli evimizde yalnız yaşıyordum. Üniversiteyi bitireli 3 ay oluyordu. Övünmek gibi olmasındı boğaziçi tercümanlık bölümünü 1.likle bitirmiştim.

Bahçeye inip biraz temiz hava alacaktım. Bu yüzden dolabımı açıp üzerime giyecek bir şeyler aldım.

Dolabımı açtığımda Beşiktaş formalarımın arasından aldığım Beşiktaş armalı sweatshirt'ü üzerime geçirdim.

Bahçeye çıkmadan önce mutfağa uğrayıp hazırladığım meyve tabağını dolaptan çıkardım.

Bahçe mobilyalarının üzerinde şekilden şekile girerek yayıldım.

Nefes alıp verirken göğsüme giren anlık sızı beni doğrultmuştu. Öksürdüm ve kendime gelmeye çalıştım. Neredeyse 1 aydır göğsüme kramp giriyordu.

Rahatyıp tekrar eski halime dönecekken bu defa telefonum çalıyordu. Arayan kardeşim yerine koyduğum Hande'ydi.

"MELİS! KIZIM GELİYOR MU SESİM? NASIL BİR GÜZELLİK YAPTIM SANA İŞ BULDUM!" dedi telefonun ardından.

"Ne işi buldun Hande?" dedim sanki dalga geçer gibi.

"Buldum hatta yarın gidip başlıyorsun."

" Nasıl yarın gidip başlıyorum Hande? Delirtme adamı, söyleyecek misin artık?"

"Kızım tercüman değil misin sen? Fransızca, Almanca, İngilizce falan hepsi var sende işte anadil gibi maşallah! Galatasaray'ımın tercümabnı yaptım seni!" dediğinde gülmeye başladım.

"Ne anlatıyorsun kızım sen? Ne Galatasaray'ı? Ne tercümanlığı? Kara kartalım ben bana ters."

"Dur hayır deme hemen kızım deli para veriyorlar. Hem sen Galatasaray'a tercüman oldun diye Galatasaray'lı mı oluyorsun? Hayır olmuyorsun. Sen yine kara kartalığa devam ama konuştuk ya geçen akşam annemlere yük olmak istemiyorum dedin. O yüzden şey ettim yoksa sen bilirsin tabii."

Annemlere yük olmak istemiyordum evet. Yakında kış gelecekti. İstanbul'da hayat zordu.

"Haklısın kabul etmemek gibi bir lüksüm yok bu büyük bir fırsat. Bana yarın sabah nereye gitmem gerektiğinin konumunu atar mısın? Sağol bu arada sende olmasan valla kışı battaniye altında geçirirdim."

"Ne demek kızım abim ayarladı zaten. Biliyor ya seni zaten yönetim Boğaziçi ve bölüm birinciliği kelimelerini duyunca gelsin demiş hemen."

"Ahmet abiye de teşekkürler o zaman. Artık uyuyayım hayatım. İyi geceler sana öpüyorum." diyerek telefonu kapadım.

Meyvelerimi hemen ağzıma gönderdim ve odama yarın giyebileceğim kıyafetleri hazırladım.

Aynanın karşısında hafif nemli sarı saçlarımı kuruladım.

Uyumak için yatağıma girdiğimde yıldızlarla bakışıyordum. Umarım yarın pişman bir şekilde eve dönmezdim.

Sabah olup gözlerimi araladığımda hızlı bir kahvaltı yaptım. Dişlerimi fırçaladım ve giyinmek için odama döndüm.

İnce bir siyah külotlü çorap giydim. İnce bacaklarımı saran çorabın üzerine dizlerimin üzerinde biten bir siyah kalem etek ve üzerine de bebek mavisinden daha açık renkte bir gömlek giydim. Makyaj masasına geçtim ve dün gece geç uyumamın sebebi olan göz altı morluklarımı kapattım. Yüzüme renk gelmesi için biraz allık sürdüm ve yeşil gözlerimi daha da güzel gösterecek rimeli kirpiklerimden geçirdim. Son olarak dudaklarımda gezdirdiğim vişne çürüğü rengindeki ruju çantama attım.

Kerem Aktürkoğlu | FanFicHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin