Kapıdaki korumaların arasından öfkeyle sıyrıldı. Silahının horozunu kaldırıp iri parmağıyla tereddüt etmeden silahı ateşledi.
Öfkeli sesi merminin müstakil evin 2. katındaki camda patlayan sesiyle karıştı. ''Baba!''
Camın inmesi öfkesinin dinmesine yardımcı olmuyordu. Gözlerini kırpmadan silahı diğer camlara hedef aldı. ''Çık dışarıya!'' diye kükredi.
Evin kapalı ışıkları birer birer yandı. İçeriden çığlıklar duydu. Silahı indirme fırsatı olmadı. Korumaların çemberindeydi artık.
Kahkahayla güldü. Adamların buz gibi yüzlerine baktı yeşil gözleriyle. ''Vursanıza lan..'' dedi alayla. Vuramazlardı tabii. O köpeklerin tek görevi onu gizlice takip edip işlerinin içine sıçmaktı.
Evin kapısı açılıp dışarıya geceliğinin önünü kapatmaya vakti olmamış ince bir kadın çıkınca korumaların başlarının önüne eğildiğine şahit oldu. Hala gülüyordu. Kadına baktı. ''Anne sen karışma!'' dedi anında.
Annesi adamların çevrelediği oğluna baktı. Gözlerinde korkudan başka his seçilmiyordu. Ama aksi gibi adamlara, ''İndirin silahları!'' diye emretti. Eli göğsüne kapanmıştı. Sanki göğsünde bir sancı varmış gibi sıkıntılıydı.
Adamlar çil yavrusu gibi sağa sola dağıldı. Çok uzaklaşmadılar ama çok yakında da durmuyorlardı. Kuzey elindeki silahı yukarıya kaldırdı. Üst pencerelere nişan alırken bakışları kadının üzerindeydi. ''Korkak kocan nerede anne.. Seni mi gönderdi. Onun gibi herifler için karılarının bacaklarının arasında saklandığını söylerlerdi de inanmazdım. Şimdi inandım, doğruymuş..'' dedi.
Annesi yanına yaklaştı. Yaşının hediyesi buruşukları taşıyan elini oğlunun göğsüne koydu. Gözlerini kaldırıp çocukluğundaki gibi elini koyduğu noktayı okşadı. ''Aranızda kalmak istemiyorum artık. O senin baban Kuzey!'' diyecek oldu.
Kuzey silahı indirdi. Kadını iterek kendinden uzaklaştırdı. Konuşmadı. Tepki vermedi. Sadece izledi o ürkek bedeni.
Sonra onu geçip evin açık kapısına yöneldi. Kalın dudaklarından, ''O gelmezse ben giderim.'' sözleri döküldü.
Kadının arkasından koştuğunu biliyordu. Durmadı. Lanet ederek çıktığı kapıdan içeriye girmek içini sızlatırken arkasına bakmadı. Eşikten geçip merdivenlere yöneldi. Ezberine kazanmış merdivenleri üçer beşer çıkarken arkasında kalan kadına bakmadı bile.
Çok geçmeden kalın ahşap işlemeli kapıdan içeriye girdi. Babasının pişkin bir halde yatağında sigara içtiğini gördü. Herif o kadar rahattı ki onun gelişi, evini silahla basışı, tüm üst pencereleri indirişi adamda rüzgar etkisi bile yaratmamıştı. Odadaki tek ses tepedeki duman topacının mekanik sesiyken adamın sigarasını dudaklarına sıkıştırdıktan sonraki alkış sesleri oldu.
Kuzey'e gururla, ''İşte benim oğlum.'' dedi.
Kuzey, ''Seni öldürürüm.'' dedi soğuk bir sesle. ''Yemin ederim baba tek kurşunla bu dünyayı bir pislikten kurtarırım.'' diye ekledi. Silahı babasına doğrultma gereği duymamıştı. Zira bunu yapmak muhtemelen birkaç saniyesini alırdı.
Adam alkışı kestiğinde sigarayı ağzından çekip, ''Seni başka türlü yanıma çekemezdim, kabul et.'' dedi.
Sükuneti onu daha da deli ediyordu. Boynunda kasılan damarlar yüzünden nefesi sıklaştı. ''Asla!'' dedi.
Sonra, ''Asla yanında olmayacağım. Buraya bu sikik işten vazgeçmen için geldim.'' diye ekleyip arkasını döndü. ''Ne yaparsan yap senin oğlun olmayacağım.'' diye son noktayı koydu.
![](https://img.wattpad.com/cover/330224098-288-k15865.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayır Knight Bey!
Romance+18 Uyarısı! Ayrıntılı betimlemeler ve sizin ön gördüğünüz ahlak kurallarına aykırılık, yer yer küfür, hakaret, aşağılayıcı öge, şiddet(kadına değil) içerecektir. Üç ay bir insanı sadece uzaktan bakarak tanımak için çok mu kısaydı? Gülüşünü görmüşt...