YOU LOVE HIM,DONT YOU?

1.8K 131 76
                                    

-Önceki Bölüm-

-"Eğer kafama darbe yemeseydim burada olur muydum?"

Louis'nin tek yaptığı şey kafasını çevirmek oldu.

Harry ,Louis'nin ellerini üzerinden çekti,masadaki eşyalarını aldı ve oradan ayrıldı.

-Şimdiki Bölüm-

Harry sabah restorant'a uğradıktan sonra sanat okuluna gitti.

İlk ders Mr.Winston'un idi.Taburesine oturdu ve önündeki tuvali düzeltti.

-''Herkese günaydın.Bugünkü konumuz ''aşk''
Bildiğiniz üzere yüzyıllarca filozoflar,bilim adamları,yazarlar aşkı farklı kaba koymuş ve değerlendirmiştir.İnananlar,inanmayanlar, aşkın saçmalık olduğunu düşünenler,aşkın asıl dünyaya geliş amacımız olduğunu söyleyenler ve daha birçok fikir.''

-''Örneğin Bulor aşk için şunları söylemiştir:

"Aşk cennetin dilinden bize kalan tek andır"

Costance Foster ise aşkın bizi koruyan yıkılmaz bir kale olduğunu düşünmüştür.'' tuvallerin arasında dolaşırken ve bir süre Harry ile göz göze geldiler.

-''Son olarak ise Eogene Delacroix:

"Aşkı anlatabilmek için yeryüzünde var olan dillerden başka bir dil ister" demiştir.

Bugün sizden istediğim ,aşkın sizin için hangi dil olduğu,ne anlama geldiği,sizin için ne ifade ettiği ve etmediğini tuvallerinize resmetmek.İki ders saatiniz var.Kolay gelsin.''

Harry kafasında tam olarak tanımlamıyordu.Şuan olduğu durumda eğer Louis olsaydı, ''Aşk yoktur orospu çocukları.'' der ve işin içinden sıvışırdı.Evet büyük ihtimalle.

Ama Harry için aşkın tanımı daha farklıydı.Aşk, acımasız ve kötüydü.Aynı zamanda dünyada yaşayabileceğimiz en güzel histi.

İranlı bir şairin "Aşka uçma, kanatların yanar." sözüne karşı Mevlana'nın cevabı "Aşka uçmazsan kanat neye yarar." olmuştur.

İşte aşk tam olarak bir kaba koyup şekil veremediğimiz birşeydi.Herkese göre anlamı ve değeri farklıydı.

Harry eline fırçayı aldı ve aklına gelen ilk düşünceyi resmetmeye başladığında ilk olarak yerde yatan bir adam çizdi.Yüzü kanlar içerisindeydi.
Yıkılmaz olan kale üzerine yıkılmıştı.Çünkü kale için savaşan askerler yoktu.Ve tek bir asker bu kaleyi nasıl koruyabilirdi ki?

İşte bu aşk denen illetin Harry üzerindeki tanımıydı.

***

Hava kararıp gece olduğunda kuşkusuz tüm gayler diskolardaki , barlardaki ya da klüplerin arka odalarındaki işlerine koyulmuşlardı.Geceler gündüzlerden daha aydınlık ve cıvıl cıvıldı.

Eğer birileri Louis Tomlinson'u arıyor ise onu hergün gittiği bar'da içkisini yudumlarken bulabilirdi.
Sadece bugün küçük bir istisna vardı.

Gabbie bar'ın kapısından içeri girdi ve doğruca Louis'nin olduğu alana gitti.Yanındaki bar taburesini oturmak üzere çekti.Ve direk lafa girdi.

-"Harry'nin nerede olduğunu biliyor musun?" dedi cevabını tabiki biliyordu.Sadece Louis'i test etmek istiyordu.

-"Muhtemelen hayattadır."

-"Göt herif!Umursadığın tek şey-"

-"Aletimi emdirmek?" Gabbie sinirlenmemeye ve sinirini kontrol altına almaya çalıştı.

SUNSHINE(Larry Stylinson)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin