tmfil | hyunin

20.

"Alo Jisung, ne zaman döneceksiniz balayından?" Bıkkınlıkla sordu Jeongin. Kaç gündür evde sıkıntıdan kafayı yemiş saracak birşeyler bulmaya çalışıyordu.

Sonra ise aklına Jisung gelmişti.

"Lan senin yüzünden zaten ortasında döndük, daha iki ay buradayiz kuzum." Jeongin göz devirdi.

"Ya bende geleyim mi? Canım çok sıkılıyor. Gece aranızda falan uyurum." Jisung kahkaha attı.

"Ya sen desene, ben sıkıntıdan kuduruyorum, yapacak birşey bulamıyorum, kafayı yedim, diye." Jeongin ofladı.

"Oflama bana! Neyse şey yapsana en sevdiğin yemeği?"

"Onu yaptım."

"Sinemaya git."

"Onu da yaptım." Jisung yarım saat boyunca yapabileceği herşeyi saymıştı.

"Onu da mı yaptın?" Jeongin kıkırdadı.

"Ya sen niye hâlâ sıkılıyorsun o zaman? Bir bizim balayına tuz olmadığın kalmış zaten?" Jisung bir yarım saatte ona fırça attıktan sonra telefonu kapadı.

"Annem misin arkadaşım mı? Hain arkadaş seni düğünüme çağırmayacağım." Sonra aklına yapmadığı birşey geldi.

Hyunjin ile düğününü hayal etmek. Bunu yapmamıştı. Gözlerini kapadı ve hayal etti.

Jeongin beyaz takımın içinde harika görünüyordu. Karşısında adam ise ona aşkla bakıyordu.

"Her zamanki gibi çok güzelsin." Dudaklarına ıslak bir öpücük verdi Hyunjin.

Jeongin güldü ve onun papyonunu düzeltti. Üstündeki ceket vücuduna tam oturuyordu ve bu sebeple ortaya çıkan kaslarıyla oldukça ateşli görünüyordu.

"Beyazın sana yakışacağını biliyordum!" Jeongin onun geriye taranmış sarı saçlarına dikkatle baktı.

"Neye bakıyorsun?" Jeongin gülümsedi.

"Bazen çok şanssız hissettiğim zamanlarda seni düşünüyorum ve anlıyorum neden şanssız olduğumu. Çünkü hepsini o gün o hapishaneye girerek hepsini kullanmışım." Hyunjin düşündü. Ne demek istediğini anlamamıştı.

Anladığında ise Jeongin'e bir öpücük daha verdi.

Çalan kapı zili ile irkildi ve uzandığı koltukta doğruldu. Kendini ciddi anlamda kaptırmıştı.

"Geldim!" Kapıyı açtığında birkaç saat önce sipariş ettiği yiyecek malzemelerinin geldiğini görmüştü.

Sıkıcı bir tatil günü daha başlıyordu Jeongin için.