14.

1.3K 129 40
                                    

Hyunjin günlerdir uyumuyordu.

Aklı sürekli küçüğündeydi. Ondan gelen her haberi en ince detayına kadar öğreniyor kendince çıkarımlar yapıyordu.

"Hyunjin uyusan biraz." Kızarmış gözlerini Changbin'in gözlerine dikti.

"Uyku mu? Jeongin orada ölüm kalım savaşı veriyor ve sen bana uyku mu diyorsun? Güldürme beni." Elini sarı saçlarına daldırdı ve düşünmeye geri döndü.

"Sen burada neye grev yapıyorsun Hyunjin? Cevap ver! Sen bu haldesin diye Jeongin iyileşip hemen ayağa kalkacak mı? Nerede benim tanıdığım o Hyunjin? Eğer gerçekten sevseydin Jeongin'i, kalkıp buradan çıkmanın bir yolunu arardın. Sen sadece kuru gürültüsün." Hyunjin onu duymazdan geldi.

O kadar çok ağlamıştı ki artık gözlerinden yaş gelmiyordu.

"Peki burada öylece oturmaya devam et." Changbin hücreden çıktı.

Felix kızgın suratı ile kapının önünde onu bekliyordu.

"Ne oldu?" Changbin anlamamıştı.

"Sen aptal mısın? Adamın sevgilisi kaza geçirmiş hastanede sen gelmiş ona fırça çekiyorsun. Aklından ne geçiyor?" Changbin Felix'in yaptığı gibi kollarını göğsünde kavuşturdu.

"Hiçbir şey. Kışkırtmaya çalıştım onu. Ama o tepkisizdi." Felix başını iki yana salladı.

"Tabii ki öyle olacak kolay birşey değil. Bende çok üzülüyorum ama Bay Hyunjin ona aşıktı onun için çok zor." Changbin Felix'in bu tavrına gülümsemek istedi ama yaşadıkları bu durum kimseyi gülümsetecek değildi.

Aldığı son haberlere göre Jeongin'in durumu iyiydi gidiyordu ancak hayati tehlikesi devam ediyordu. Lakin o Jeongin'i sadece birkaç kez görmesine rağmen emindi. O çocuğun gözlerinde tutkuyu ve cesaretini toplamaya çalışan küçük savaşçıyı görmüştü.

Changbin emindi en kötü 1-2 ay içinde Jeongin sapasağlam bir şekilde çıkacaktı karşılarına.

"Yemek yedin mi?" Changbin ilgiyle Felix'e döndü ve sordu. Felix'in morali oldukça bozuktu. Arkadaşı için endişeleniyordu. Kimsenin de onu bilgilendirdiği yoktu.

"Yedim." O an guruldayan midesi yalanını ortaya çıkarmıştı.

Changbin dudak ucu ile güldü.

"Git yemek ye yoksa Jeongin iyileştiğinde onu eskisi gibi kovalayamazsın." Felix gözüne dolan anılarla burukça gülümsedi. İkisi koridorda ufak çocuklar gibi koşturuyordu.

"Peki." Sakin adımlarla ayrıldı Changbin'in yanından.

Changbin gülümsedi. Sonra bakışlarını aralık hücre kapısından Hyunjin'e çevirdi.

Yine telefonla konuşuyordu.

Her ne kadar ona bağırsa da kızsa da onun için endişeleniyordu.

***

Hele hele bak sen.

neyse askolar yeni sezon gibisinden. kısa olsundu bu bolum diger bolum yapiciz bisiler.

simdi optum hepinizi muah muah💋😘

tmfil | hyunin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin