10.

1.5K 149 157
                                    

Gece, büyük bir gürültüyle başlamıştı.

Dışarıdan gelen havai fişek sesleri, avludaki mahkumların sesini bastırıyordu.

Jeongin oturduğu bankta etrafı seyrediyordu.
Sigaralarını tüttüren bu insanları benimsemişti Jeongin. Koğuşundaki hiç kimse kendisine kötü birşey yapmamıştı. Tabii istisnalar vardı.

Jeongin içindeki derin hüzne anlam veremiyordu. Buradan çıkacağı için zil takıp oynaması gerekirken o oturmuş içindeki kara bulutlar ile savaşıyordu.

Hoş kalbinde sadece Hyunjin'i gördüğü zaman güneş açıyordu. Lakin o dün akşamdan beri ortalıkta yoktu.

Yanına gelen genç bir oğlan Jeongin'e gülümsedi.

"Sanırım buradan çıkacak kişi sensin. Senin için koğuşta ufak bir eğlence düzenliyorlar." Jeongin gülümsedi. Böyle masum suratlar ne yapıp bu loş yere düşmüşlerdi.

Neden burası gerçek suçluları değilde gülümsemelerinde güneşi saklayan insanlar ile doluydu?

Jeongin yine anladı.

Dünyanın hiçbir yerinde adalet yoktu.

Dünya bencildi.

***

Uzun uzun şarkıların ardından Jeongin esnedi. Koğuşta düzenlenen "parti" onun motive olmasını sağlamıştı.

Yatağa uzandığı an hissetti ne kadar yorulduğunu.

Gözlerini kapadı. Ama birşey vardı. Uyumasını engelleyen birşey vardı. Yarım yamalak aralığı gözleri ile Hyunjin'in hücresine baktı. Demir kapı aralarındaki ufak bir engeldi.

Çıplak ayaklarını zemine attı ve ilerledi.

Kapıya hafifçe vurup seslendi.

"Bay Hwang! Ben geldim, açar mısınız?" Birkaç dakika ses gelmedi fakat sonra kapı gürültü ile açıldı.

"Uyuman gereken saatlerde neden uyanıksın Jeongin?" Jeongin parmak uçlarında kalkıp Hyunjin'in boynuna bir öpücük verdi.

"Sizden almam gereken birşey olduğunu düşünüyorum." Onun pijamasının yakasını tuttu ve aşağı eğilmesini sağladı. İri adam, küçüğün önünde iki büklüm olmuştu. Jeongin yanağını onun dudaklarına yasladı.

"İyi geceler öpücüğü..." Hyunjin dudaklarının altındaki yumuşak dokuyu ısırmak istedi. Karşısındaki oğlanın kokusuyla doldurmak istedi ciğerlerini. Saçma bir şekilde tutulmuştu bu oğlana.

"Neden bana acı çektiriyorsun?" Yanağına ıslak bir öpücük verdi. Sonra dudağının kenarına.

"Ben canınızı mı yaktım? Özür dilerim." Jeongin mahcup bir tavırla geri çekildiğinde Hyunjin sadece güldü. Onun bileğini tutup hücreye çekti ve kapıyı kapattı. Küçüğünü incitmeden kucağına alıp yatağa oturdu.

"Benimle uyur musun? Son kez." Jeongin gelen ağlama duygusu ile dudaklarını dişledi.

Hyunjin'in hüznünü hissediyordu.

"Son kez olmaz ki, sizi buradan çıkarınca yine birlikte uyuruz." Hyunjin alnını onun alnına yasladı.

"Jeongin biliyorum bunu birçok kez söyledim ama lütfen beni unutma olur mu? Eğer beni unutursan yemin ederim ömrümün sonuna kadar burada kalırım." Jeongin onun gözlerine baktı. Yakın olduklarından dolayı hızla çarpan kalbi Hyunjin'in sözleri ile kahroluyordu.

Ellerini onun yeni çıkan sakallarına sürttü.

"Seni unutmam imkansız. Ben seni görünce kalbim çok hızlı atıyor ve adını koyamadığım bir his kalbimi kafesliyor. Bu duyguyu daha önce hiç tatmamıştım. Eğer olurda seni unutursam yüzünü gördüğümde kalbim bu duyguyu hatırlayacaktır. Endişelenme olur mu?" Jeongin, hem güzel bir yüze hemde güzel sözlere sahipti.

tmfil | hyunin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin