28.

739 103 30
                                    

Sonunda mahkeme başladığında Jeongin tanıdık tanımadık herkesin geldiğini gördü.

Gözüne Hyunjin'in birkaç koruması çarptı. Jeongin onları en son Kanada'da görmüştü.

Hyunjin'i ise içeri getirip suçlular için olan bölüme geçirdiler.

"Davalı da geldiğine göre davayı açıyorum." Hakim tokmağını vurdu ve dava başladı.

Saatler geçti birçok avukat Hyunjin için söz hakkı alıp savunmasını yapmıştı. Sıra Jeongin'e geldi.

"Hwang Hyunjin elindeki gücü kötü birşey için asla kullanmamıştır sayın yargıç." Jurilerden biri ayağa kalkıp söz hakkı aldı.

"Ancak tutuklanma sebebi silah ticaretiydi." Jeongin kendinden emin bir şekilde güldü. Hyunjin ise sadece hayranlıkla izliyordu.

"Evet öyleydi ancak bunun sebebi Japonya'da ki özel bir ajan birliğine silah temin etmekti. Bildiğiniz üzere ajanlara yeteri imkan verilmiyor efendim. Hwang Hyunjin ise onlara sadece yardım etti. Silahların terör örgütleri ile bir alakası yoktur." Yargıç elini çenesine dayadı ve sordu.

"Kanıtın var mı?" Jeongin arkasını döndü ve en arkada oturan Japon bir adamı çağırdı.

"Bu Bay Ishi. Kendisi az önce belirttiğim ajan birliğinin şefi." Ona japonca bir soru sordu.

"Bay Ishi, bize birliğinizden bahseder misiniz?" Adam kafası ile onaylayıp konuşmaya başladı.

"Birliğimiz eski bir birliktir. Japon polisi tembellik ederken biz çalışırız. Ancak görevimiz hırsız yakalamak veya ağaçtan kedi kurtarmak kadar kolay değil. Biz ülkemizde gerçekleştirilen terör eylemlerini gizlice ve halkın haberi olmadan  temizleriz. Ancak bunun için yeterli ekipmanlarımız olmaz. Devlet bize hiçbir zaman silah vermedi. Bunun için yüzlerce dilekçe yazsak bile verilmedi.

Bize güvenmiyorlar çünkü. Bu nankörlüktü ancak halkın bir suçu yoktu. Ne olursa olsun halkımızı korumak için yemin etmiştik. Bay Hwang ile bir barda tanıştık. Kendisi bir toplantı için Japonya'ya gelmişti. Konuştuk ve o bize silah imkanını sağlayacağını söyledi.

Kabul etmedim önce düşündüm. Teşkilata döndüğümde içimizden bir arkadaşımızın o günkü bir operasyonda öldüğünü öğrendim. Ve kararımı verdim." Adam konuştukça içerideki tercüman çeviriyordu.

"Kararınız bu ticareti kabul etmek yönünde oldu yani." Adam başını salladı.

"Gördüğünüz üzere. Efendim burada verilen silahların ruhsatı ve ne için kullanıldığına dair bilgiler mevcut." Jeongin bir belgeyi hakime uzattı.

"Görüyorum ki hiçbir sivile zarar verilmemiş. Ancak bu olmayacağı anlamına gelmiyor. Avukatların hepsi savunmasını gerçekleştirdiyse, Hwang Hyunjin'i savunması için çağırıyorum." Hyunjin elindeki kelepçe ile kendisi için olan kürsüye gidip konuşmaya başladı.

"Gördüğünüz üzere ben bir mafyayım. Her suçu işlemişimdir belki. Ancak tecavüz dışında.

Kendimi savunmayacağım çünkü kararınızı çoktan vermiş görünüyorsunuz ancak ben kararınıza sadece güvenmediğimi belirtmek isterim." Hakim kaşlarını çattı. Jeongin ve diğerleri ise, Hyunjin'in kendisi için hazırladıkları savunmayı kullanmadığını görünce şaşırmışlardı.

"Neden?" Hyunjin ukalaca güldü ve devam etti.

"Bu ülkede birkaç yıl önce genç bir çocuk üvey babasını öldürdü. Nefsi müdafaa denildi ancak yirmi yıla yakın hapis cezası verildi. Hakimlerin hepsi aynı dersleri görüyor ve aynı sınavlara giriyor.

Eğer adalet denilen bu adaletsizlik duygusu sizde de varsa sizin doğru bir karar vereceğinizi düşünmüyorum." Hakim öylece sustu. Sadece hakim değil, salonda ki tüm fısıltılar...

Nefes bile almıyordu kimse adeta.

Jeongin ise gözlerinin yandığını hissetti. Bakışlarını kaçırdı derin bir nefes aldı.

"Bu kadar mı?" Hyunjin başını salladı ve yerine geçti. Hakim uzunca bir süre düşündü.

Sonra ise Hyunjin'e baştan aşağı son kez baktı.

"Herkes konuştuysa kararımı veriyorum." Yine kimseden ses çıkmadı. Hakim tokmağını vurdu.

"Karar!" Herkes ayağa kalktı.

"Hwang Hyunjin'in silah ticareti ile olan hapis cezasının kefaret ile ödenmesine ayrıca iki yıl yurt dışına çıkma yasağına dönüştürülmesine, Japonya'ya giden silahların toplanıp, polisler tarafından el konulmasına karar verilmiştir." Jeongin önce bekledi öylece.

Evet umutluydu ama bunu duyacağını düşünmüyordu bile. Hyunjin arkasını dönüp Jeongin'e baktı. Göz kırptı ve gülümsedi.

Jeongin'de ona gülümsedi. Bir yandan da bunun bir rüya olduğunu düşünüyordu.

"Avukatınız size kefaret bedelini iletecektir Bay Hwang." Savcı gelip konuştu.

"Anladım teşekkürler. Ne zaman çıkabilirim?"

"Yarın, ufak formalitelerden sonra özgürsünüz." Hyunjin başını salladı.

Jeongin omzuna çarpam Jae ile irkildi.

Canı acımıştı bu demek ki bir rüya değildi. Olabilecek en gerçekçi şeydi.

tmfil | hyunin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin