Hwang Hyunjin
Gözlerimi yeni bir sabaha alarmımın sesiyle açtım her zamanki gibi. Yataktan kalkasım hiç gelmiyordu. Her ne kadar bugün yeni okulumda ilk günüm olsa da içimde gram heyecan kırıntısı yoktu. Amerika'dan döneli 1 ay olmuştu ve ben hala Kore'ye alışmakta güçlük çekiyordum, her ne kadar Koreli olsam da.. Zar zor doğrulup gözlerimi ovuşturdum. İstemeye istemeye yataktan kalktım ve mutfağa yöneldim. Annem işe gitmeden önce bana da kahvaltı hazırlıyordu her sabah. Amerika'dayken doğru dürüst kahvaltı etmediğimden dolayı yemek yiyip yemediğimden emin olmak istiyordu. İç çektim. Her gün aralıksız bir şekilde onun için kendimi yemeye zorlasam da bugün kesinlikle o havada hissetmiyorum kendimi. İçimdeki his alışık olmadığımdan mı yoksa gergin miyim bilmiyorum ama midemin ağrımasına neden oluyordu. Amerika'da her sabah yaptığım gibi bir kupa sade kahve alıp odama döndüm. Bir yandan içerken bir yandan da okul formamı geçirdim üzerime. Bu arada, çocukluk arkadaşım Felix ile aynı okula kaydımı yaptırdığımı söylemiş miydim? Buraya geri döneceğimi öğrendiğinde Felix'in ilk dediği bu olmuştu. Beni kendi arkadaşlarıyla da tanıştıracağını söyledi ben de kabul ettim. Aynada kendime baktım. Ardından okul çantama yalnızca kalem kutusu, boş bir defter ve elbette kitap koyup kapıya geldim. Hava soğuk olmadığından hırkamı giydim üzerime. Ayağıma spor ayakkabılarımı geçirdim ve çantamı da alıp çıktım. Kulaklığımı taktım ve hızlı adımlarla okula doğru yol aldım. Felix'le Amerika'dayken sık sık mesajlaşırdık. Görüntülü konuştuğumuz da oluyordu. Buraya geldiğim gün bile evime gelip sürpriz yapmıştı. Pek arkadaşım yoktu ama yıllardır güvenebildiğim ve yanımda olan bir tane vardı ve o da yetiyordu. Umarım Felix'in diğer arkadaşlarıyla da anlaşabilirim. Elbette anlaşamadığım birileri olur ama yeni arkadaş fikri hiç de fena gelmiyordu. Belli ki Felix ne kadar boş bir hayat geçirdiğimi fark ediyordu ki benim için uğraşıyordu.
Kapüşonumu kafama geçirip hızlı adımlarla okula ilerledim. Mırıldanarak yürüyordum ki biri aniden sırtıma atladı.
"Of Hyunjin, o kadar seslendim duymadın. "
Yanaklarını şişirip bana bakan Felix'e döndüm kulaklıklarımı çıkarıp.
"Sana da selam. "
Beraber yürüdük okula. Yol boyunca Felix'ten Kore'nin ne kadar harika olduğunu dinledim. Belli ki beni buraya alıştırmaya çalışıyordu. Okul bahçesine girdiğimiz an gözlerimi etrafta gezdirdim. Amerika'daki okulumdan çok farklıydı ve açıkçası ilk izlenimlerin gayet iyiydi.
"Hadi sınıfını öğrenelim. "
Felix tarafından müdürün odasına sürüklendim. Giriş katta bulunan ancak göz önünde olmayan bir odaydı. Kapıyı tıklatıp içeri girdik.
"Merhaba Bay Seo, arkadaşımın sınıfını öğrenebilir miyiz? "
Birkaç saniye sonra 10-C'de olduğumu öğrenmiştim. Çıktık beraber müdürün odasından ve sınıfa doğru yürümeye başladık.
"Jisung ile aynı sınıftasın. İyi çocuktur, tanıştırırım sizi."
Onayladım başımla. Felix ile aynı sınıfta olmamak biraz üzse de en azından gruptan biriyle aynı sınıfa denk gelmiştim. Sanırım buna sevinebilirim. Merdivenleri çıkarken aklımda tek bir soru vardı. Bu seneyi rahatlıkla geçebilecek miyim? Yapabileceğime inanıyordum. Felix bana baya yardımcı oluyordu. Merdivenleri çıkınca beni koridorun sonlarına yakın bir sınıfa getirdi Felix.
"Heeey, Jisung. "
Başını içeri sokup bağırdığında gülmeden edemedim. Benden yaklaşık 10cm kısa olan bir çocuk çıktı sınıftan.
"Bağırma be. "
Gözlerini benim üzerimde gezdirdi Felix bizi tanıştırırken. Aynı şekilde ben de onu inceliyordum.
"Pekala Jisung, minik Hyunjin'imi sana emanet ediyorum. "
"Minik mi, bu mu minik? Hey Hyunjin, beni duyabiliyor musun?"
Kıkırdadım, sanırım bu grupla gerçekten iyi vakit geçirecektim.
"O kadar kısa değilsin merak etme. Yine de istersen eğilebilirim. "
Bi kurgu bitmeden yenisine başlıyorum yine, umarım bu kez de yarım bırakıp kaçmam xlsdbldznk
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Perfect Smile -Hyunmin-
Fanfiction"Bana söz ver, bir daha asla gülüşünü kapatmayacaksın" -slice of life-