Sensiz 7 Gün - Bölüm 2

1K 38 12
                                    


 IlCey bu sefer de 4 çocukla ve 2 yoğun iş hayatıyla başa çıkmaya çalışıyor. Peki ya işler planlandığı gibi gitmezse?

Hadi öğrenelim!

-

Sensiz 7 Gün – Bölüm 2

Ceylin, Demir kollarında merdivenlerden koşarak indi. Bir elinde çizgi film karakterli bir biberon diğer elinde de diğer tekini bulamadığı bir çorap vardı. Okula ve işe yetişebilmek için acele ediyorlardı.

Kayaların evinde sıradan bir sabahtı.

"Anne, bugünkü okul gösterime geliyorsun değil mi?" diye sordu Evrim, küçük kardeşini mama sandalyesine oturtmakta olan annesine beklentiyle bakarak. "Gelmen gerek anne, çok güzel olacak." Dedi küçük kız.

"Asla kaçırmam bebeğim." Dedi Ceylin kızına gülümseyerek ve 2 ayrı bardağa portakal suyu koydu. Sonra da yumurta çırpmaya başladı.

Bilerek o gün fazla iş almamıştı. İşten erken çıkıp kızının okulda sergileyeceği gösteriyi izlemeye gitmeyi planlıyordu. Birinci sınıflar Oz Büyücüsü tiyatrosunu canlandıracaklardı ve son birkaç haftadır çok sıkı çalışıyorlardı. Evrim de ana karakterlerden birini oynayacaktı.

"Ceylin, benim arabamın anahtarlarını gördün mü?" Ilgaz kucağında Balian ile mutfak kapısında belirdi. Çocuğun ayağında tek bir çorap vardı.

"Hayır, görmedim." Ceylin yumurtayı 2 tabağa paylaştırdı ve yanlarına birer dilim ekmek koydu. "Salondaki oyuncak sandığına baktın mı? Çetin nerede? Geç kalacağız."

Ceylin tabaklardan birini kızının önüne bıraktı ve oğlunu aramak için üst kata çıktı. Çetin hala yatağındaydı, tam da Ceylin'in beklediği gibi. Çetin bütün çocuklar içerisinden uyandırması en zordu. Bu da, annesine çektiği yönlerinden biriydi.

"Hadi Çetin, uyan artık." Ceylin çocuğun üzerindeki battaniyeyi yavaşça çekti ve onu öpücüklere boğdu ki bu hareketi de Çetin'i uyandırıp güldürmeyi başardı. "Sana yumurta yaptım, en sevdiğin." Diye belirtti Ceylin. Oğlunu kandırmanın en kolay yolunun yemek olduğunu biliyordu. "Kalkman gerek."

"Ama anne, bugün okula gidemem. Karnım ağrıyor." Diye isyan etti küçük çocuk.

Ceylin sabırla gülümsedi. Her sabah Çetin'in vücudunun farklı bir yerinde sorunu çıkıyordu. Daha geçen hafta annesine okula gidemeyeceğini çünkü bacağındaki 3 kemiğini okulda futbol oynarken kırdığını söylemişti.

"Hadi." Ceylin onu gıdıkladı, oğlunun gülüşü hoşuna gidiyordu. "Beni kendi taktiklerimle kandıramazsın Çetin. Bil ki, aklına gelecek her bahaneyi ben daha önce kullanmışımdır. Hadi gel." Ceylin katı ses tonuna rağmen gülümsedi.

Küçük çocuğun yataktan çıkmasını bekledi ve giyinmesinde ona yardım etti, sonra da aşağı indiler. Mutfağa girdiklerinde Ilgaz elindeki araba anahtarına şaşkınlıkla bakıyordu.

Ceylin kocasının yüzündeki ifadeden ne düşündüğünü anlamıştı ve o sormadan cevapladı.

"Hiç bana bakma, buraya nasıl geldiğini bilmiyorum ama tahmin yürütecek olsam Demir veya Balian derdim."

"Peki." Ilgaz kafasını salladı ve asıl önemli şeye odaklanmaya çalıştı. Çetin'in ne kadar mutsuz göründüğünü fark etti. Küçük çocuk genelde mutfağa girer girmez kahvaltısına saldırırdı ama o sabah tabağına neredeyse dokunmamıştı bile. "Ne oldu Çetin? Neden yemiyorsun?"

"Bugünkü gösteride olmadığı için mutsuz." Dedi Evrim kibirli bir gülümsemeyle.

"Hayır değilim." Diye diretti Çetin, bu konuya ne kadar sinir olduğu belli oluyordu.

The Kayas (Türk versiyonu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin