MY FATHERS•TAEKOOK+18

2

Burnumdan sert nefes salıp yanından ayrıldım. Eski yerime geçecekken Jungkook'un başka bir erkeğe yalvardığını gördüm. Kaşlarımı çatarak yanlarına gittim. "Lütfen yapma lütfen" Jungkook çok çaresizdi. Erkek sırıtarak bana baktı. "Taehyungieee" dedi heyecanla. Jungkook'un gözleri doldu. "Hayır lütfen söyleme" dediğinde erkeğin susmasını istedim.

"Ama çok önemli!" Dediğinde takmadım. "Seninle ilgili Taehyung!" Dediğinde ofladım. "İlgilenmiyorum defol git" dediğimde dil çıkartıp gitti. Jungkook derin nefes salıp bana döndü. Başını yere eğip selam verdi. Bana bakmadan konuştu. "Teşekkür ede-" elimi önde tutunca durup elime baktı. "Gerek yok. Gerçekten ilgilenmediğim için" dedim ve son sözlerimi de söyleyip yanından ayrıldım.

"Eğer her kes gibi aşağılamaksa derdin o zaman siktir git anladın mı!?" Dediğimde başını hızlı olumlu anlamda salladı. Yanından ayrılıp Jin ve Namjoon'un yanına gittim. "Sıkıntıdan öleceğim! Doğum günüm ve her kes kendi halinde partide dans ediyor ne bu sikim!?" Dediğimde baktıkları ben olmadığım için baktıkları yere omzu üzerimden baktım.

Jungkook başını aşağı eğmiş ellerini önünde birleştirmişti. "Taehyung shi bir şey söylemek istiyorum" dediğinde Jin ve Namjoon'a döndüğümde sırıtarak bana baktıklarını gördüm. Gözlerimi devirdim. "Jungkook git burdan" dediğimde "ama-" ona bakmadan "git!" dediğimde selam verip gitti. Kollarımı göğsümde birleştirdim. "Ne sikim yapıyorsunuz siz!? Amacınız ne!?" Dediğimde bıkmışcasına ofladılar.

"Önce sen. Neden çocuğa kötü davranıyorsun?" Dedi Jin. "Çocuk umrumda mı? Hem ben sizin gibi gay değilim anlayın artık bunu!" Dediğimde Namjoon kıkırdadı. "Komik bir şey mi söyledim!?" Başını iki yana salladı. "Hayır sadece Jin de hep itiraz ederdi. Gay değilim derken bana aşık oldu. Tabii ilk ben aşık olmuştum" dediğinde yüzümü buruşturdum.

"Size hayatınızı anlatın demedim. Bilmek istemiyorum iğreniyorum!" Dedim ve geri döndüm. Partiye geri döndüm. Kapıdan çıktım. Hava almak istedim. Gökyüzünü izlerken birden yanımda gölge göründü. "Aman Tanrım!" Birden korktuğum için yutkundum. "Sen beni mi takip ediyorsun!?" Dediğimde aşağı eğdiği başını iki yana salladı. "Hayır sadece içim rahat etmedi. Ben..bilmeni isterim ki..."

Ofladım ve saçlarımı geriye ittim. "Jungkook, hayırdan anlamıyor musun yeter artık. İl-gi-len-mi-yo-rum!" Dediğimde yutkundu ve burnunu çekti. "Sen ağlıyor musun?" Dedim ve çenesinden tutup yukarı kaldırdım. Gözlerini hala aşağıda tutuyordu. Asla bana bakamıyordu...

"Off söyle söyleyeceğini ve git" dedim ve elimi çenesinden çektim. Yeniden başını eğip konuşmaya başladı. "Ben asla seni kötülemem, her kes gibi görme beni lütfen" dediğinde başımı onu onaylarcasına salladım. "Tamam gidebilirsin şimdi" dediğimde gitmek istemiyordu. "Git artık!" Dediğimde seslice yutkundu ve kapıyı açıp içeriye girdi.

Hava soğuktu. Üşüsem bile umrunda değil. O kadar hayattan soğumuştum ki.. Hepsi Namjoon ve Jin'in suçu.

Kapı açıldı omzu üzerimden baktığımda Jungkook'u gördüm. "Ne istiyorsun lanet olası!?" Dediğimde çekingen sesle konuştu. "Ş-şey... içeri girmeyecek misin?.." dedi kısık sesle. "Daha değil şimdi git!" Dediğimde başını salladı ve içeriye girdi.

Az sonra kapı yine açıldı. Oflayarak baktım ve Jungkook'u görünce sinirlendim. "Ya yete-" sözümü kesen şey pikeyi hemen elime tutuşturmasıydı. "Babanlar vermemi istedi" dediğinde gözlerimi kısıp ona baktım. Yere etmişti başını. "Ben gidiyorum" dedi ve selam verip gitti.

**
Parti bitmişti nihayet. Özgürlüğe çıktım. Pikeyi koltuğa attım. Kendimi de attığımda çok yorgun olduğumu anladım. "Siz çok meşguldünüz nasıl da oldu aklınıza geldim" dedim alayla. "Ne diyorsun oğ- Taehyung?" Namjoon kaşlarını çattı. "Pikeyi diyorum" dediğimde Jin gülümseyerek ağzını eliyle kapattı.