İyi okumalar~
**
Yardım aradım ama kimse yoktu ve ben bağırmaktan yorulmuştum. Boğazım çok feci acıyordu. Boğazımı hafifce sıvazladım ve yeniden geri döndüm.Kocaman gözlerim yeniden doldu. Haftalık su dökülüyordu gözlerimden. Kızarmış ve acıyordu. Artık yorulmuştum. Geç kaldım. Kimseyi bulamadım..
Okul tamamen kül olmuştu. Duman, alev kokusu almıştı tüm etrafı. Yere dizlerimin üstüne düştüm. Cidden inanamıyordum. Onu kaybettim..
Gözlerim bir yerde ilişti. Öylece kaldım. Hayattan kopmuştum. Keşke ikimiz birlikte gitseydik bu dünyadan. Beni bırakıp gittiğine inanamıyorum. Aslında hata bendeydi. O beni kurtardı ama kendisi çıkamadı. Yardım çağıra bilseydim onu kurtarabilirdim. Ama onu haketmeden, kaybetmiştim..
Gözlerimi kırpıştırıp, ovuşturdum. Onun çıkamadığı yere baktığımdaysa camın, odunların ezildiğini gördüm. Hemen ayaklanıp oraya koştum. Nefessiz kalmamı umursamadan, ağlamamı umursamadan, yangını umursamadan oraya gittim.
Ezildiği için kolay açılmıştı. Bacağımla kırıp, açmaya çalıştım. Yangın biraz vardı, o yüzden sıcaklık vuruyordu tenime. Açtığım yere baktım. Onu göremediğim için içeriye yavaşca girdim. Jungkook'u gördüğüm gibi gözlerim irileşti ve koşarak yanına oturdum.
Yerde uzanmıştı. Onu böyle görmek kalbimi paramparça etmişti. Yetmiyormuş gibi daha da gözyaşlarımın istilasına uğradım. Elimi onun yanık yüzüne koydum. Simsiyah olmuştu yüzü duman yüzünden. Ellerine baktığımdaysa kan lekeleri ve küçük bir kesik gördüm. Muhtemelen camı kırmak isterken kesmişti.
Nefes alıyor mu diye eğilip kulağımı göğsüne koydum. Tam kalbinin üstüne. Bir kaç dakika bekledim ve anlamadım. Böyle birşeyi anlamıyordum ve sesini duyamadığım içinde çok fazla paniğe girdim. Bağırarak ağladım.
Göğsüne kafamı koyup ağladım. Bu günümüze lanet olsun. Okula lanet olsun. Öğretmen ve hocalara lanet olsun. Jimin'e ve o kıza lanet olsun. Hayata lanet olsun. Herkese lanet olsun. Bende dahil! Herkesten nefret ettim o an. Onlar yüzünden olmuştu diyemem ama kurtara bilerken onlar olmadı. Bende kurtaramadığım için kendimden de nefret ettim.
**
Ambulans gelip Jungkook'u alıp götürmüştü. Bende orada bir kaç saniye durup sonra yavaş adımlarla evime yol aldım. Bu ne biçim hayattı böyle? Siksinler böyle hayatı! Nefret ediyorum! Herşeyden her boktan nefret ediyorum! Bıktım artık!Bütün yolu söverek, ağlayarak eve geldim. Araba nasıl çarpmadı inanın bilmiyorum. Nasıl geldiğimi bilmiyordum. Eve girdiğim gibi odama ilerledim. Kimseyi görmek, duymak istemiyordum. Konuşmak hiç ama hiç istemiyordum. O yoksa yaşamam çok saçma. Ben onun sayesinde mutlu olmuştum..
Dedikleri gibi, "Neyi çok seversen, hayat onu senden alır..." Maalesef öyle olmuştu ve ben çok sinirliyim. Üzgün, sinirli, kırgın, herşey birden olmuştu ve ben ne yapacağımı bilmiyorum. Hayata devam etmemi beklemiyorsunuzdur? İntihar mı etsem? Kafam çok karışıktı ve benim ağlamaktan başka bir bok yaptığım yoktu.
Namjoon ve Jin beni gördüğü gibi yanıma gelip önümde durdular. Onlara ruhsuz bakışlarla baktığımda ikiside altına sıçacaktı ki hemen soru sordular. "Oğlum bu ne hal?? Noldu iyi misin?" Dedi Jin. Namjoon yüzümü avuçları arasına alıp yüzümü inceledi. "Oh şükür.."
"İyisin.. birşeyin yok. Tanrım şüküler olsu-" birden aniden sinirle çıkıştığımda ikiside bakakaldı. Sinirden mi ağlıyordum, bilmiyorum ama ağlıyordum. Sulu göz olmuştum anlayacağınız. "Değil!" Diye bağırmıştım. Namjoon'un yüzümü tutan elini götürüp kalbime koydum. "İyi değilim!" Dediğimde anlamsız bakışlar attılar.
"Fiziksel olmasa da, ruhen iyi değilim! Kalbim yaralandı baba!" Bağırarak konuşuyordum, ağlıyordum. Bıkmıştım, bu hayattan bıkmıştım. "Anlamıyorum.." dedi Namjoon ve başını üzgünce aşağı eğdi.
"Jin ölseydi ne hissederdin!?" Aniden bağırdığımda ikiside kocaman gözlerle bana baktı. Jin bunu duyduğu gibi kendine sarıldı korkarak. "Nee!?" Dedi korkuyla. Onu umursamayarak Namjoon'a döndüm. Namjoon kocaman gözlerle bir Jin'e bir bana, birde kalbimdeki elinin üstünden tuttuğum elime baktı.
"Yoksa.." dedi ve aniden gözlerime korkarak baktı. "Evet. Jungkook öldü!" Dedim ve yere dizlerimin üstüne düştüm. Böylece eli de havada kaldı. Tamamen yıkılmıştım. Devam edemiyordum. Acınası haldeydim. Böyle olacağını kim bilebilirdi ki?
İkiside korkuyordu artık benden. Birşey olmasın istiyordular ama olmuştu? Fiziksel olarak birşey olsaydı bu kadar acıtmazdı. Biri bana yardım etsin içimden diyordum ama şaka mı? Jungkook'un yerini kimse dolduramaz asla!
"Tanrım... Yeniden psikologa mı götürsek?" Namjoon Jin'e döndüğünde öfkeli şekilde, "ne anlarsınız k?!" diyip ayağa kalktım ve sert adımlarla odama gittim. Onları da arkamda yalnız bırakmıştım. Odama girip asla çıkmamayı diliyorum kendime. Umarım uyuduğum gibi hiç uyanmam.
***
Dün gece uyuyamadım. Evet hiç uyumadım. Sabaha kadar ağladım. Sabah olduğu gibi de uyuya kalmışım. Gözyaşları dökerek uyuyakalmak nasıl bir acınası haldi Tanrım...Uyandığımda öğlen olmuştu ve benim gözlerim çok feci yanıyordu. Muhtemelen dün tüm gün ağlamam, bu gece de ağlayarak uyumam sayesinde gözlerim şişti ve yanıyordu. Yanması da gözlerimi ıslatıyordu...
Berbat haldeydim. Ayağa kalkmaya mecalim yoktu. Tüm gün burda uzanmak ve ölümümü beklemek istiyordum. Aç bile değildim. Kötü hissediyordum. Yorgun, bitkin, çökmüş, iğrenç hissediyordum.
Bundan sonra ne olacaktı kim bilir?
**
Bölüm sonu. Gelecek bölümde görüşürüz)Tt: jtsussss
-Zeynep
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MY FATHERS•TAEKOOK+18
FantasyTaehyung hetero'ydu. Ama bir şeyler ters gitti ve Jungkook'a aşık oldu. Tabii Taehyung'u okulda hep aşağılıyordular. İki babası var diye. Semekook Uketae Başlangıc tarihi: 16.01.2023