18

77 4 4
                                    

"Tatlı şapşal" kendi duyabileceği seste. "Hadi eve git" kolundan tutup kaldırmaya çalıştım ama çok ağırdı. Jin, "ne haliniz varsa görün!" diyip salondan çıktı. Galiba sinirlenmişti.

Jungkook'u nihayet bütün güçlerimle kaldırdım ama o kendisi bilerek yapmıştı. Kalktığı gibi ellerimizi kenetleyip, diğer elini belime koymuştu sıkıca. Alınlarımızı birleştirmişti. Herşey ani gelişmişti ve ben nereden geldiğimi anlamadım.

Tek odak noktası dudaklarımdı. Ben ona bakmazken o dudaklarıma bakıyordu. Ne yapmak istediğini anladığım için dizimi kaldırıp bacak arasına tekmeyi geçirdim. Geri çekilip bacak arasını tuttu. Dişlerini ve gözlerini sıkmıştı. "Sikeyim!" Demişti sıktığı dişleri arasından.

"Yaklaşma bana" dedim ve elimle onu uyardım. Sinirli şekilde bana baktığında ona göz kırptım.

**
Jungkook'u evden kovmuştum. Sabah olduğundaysa okula gitmiş ve onu görmüştüm. Yolunu değiştirerek karşılaşmamızı sağlıyordu. Şaşırmış gibi yapması komiğime gidiyordu.

Hoca hepimizi toplamıştı. Ne diyeceğini hepimiz merak ediyorduk. Jungkook arkamda duruyordu. Bilerek yanıma geldiğini biliyordum tabii. Nefesini boynuma üflerken, bacaklarım titriyordu.

"Evet çoçuklar güzel bir yere götüreceğim sizi, orada yüze bilirsiniz. Hem hava sıcak, hem eğlenmiş olursunuz birlikte" dediğinde Jungkook kulağıma fısıldadı. "Eğleniriz" dediğinde derin nefes aldım. Sakin Taehyung..

"Yarın sabah gidiyoruz" Hoca eklediğinde çoçuklar zıplayarak alkışladılar. Herkes çok mutluydu. Ben neden sevinemiyordum ki? Jungkook sayesinde.

**
"Barışın artık lütfen Tae'cim. Artık hetero olmadığını, Jungkook'a alık olduğunu biliyorsun. Zorba falanda görmüyorsun, iyileştin. Neden affetmi-" Namjoon babamın sözünü kesmek zorunda kaldım.

"Baba, affetmem için çabalamıyor bile" dediğimde sessizce dinlediler. "Onu hâlâ seviyorum. Ama o çok değişti. Eski tatlı Jeykey'in yerine kendini beğenmiş Jungkook geldi. Bilemiyorum... düşünmek istemiyorum..

Jin iç çekti ve ikiside bana sarıldılar. Onlara karşılık sarıldığımda Namjoon babam saçlarımı karıştırıp öptü. İyi ki benim ailemdiler. Onları önceden sevemediğim için suçlu hissediyordum ama unutmak en iyisi demişlerdi. Bende öyle yapmaya çalışıyordum.

**
"Siktir git" Jungkook'a bakmadan söylediğimde yüzü düştü. "Ama Tae'cim lütfen gel birlikte yüzelim lütfen" dediğinde gözlerimş devirdim. "İstemiyorum, kendin yüz" dedim kendimden emin bir sesle.

Hoseok suya girmeye korkuyordu. Jimin ona inat çok yüksek suya atlamıştı ve böylece Hoseok'u ıslatmıştı. "Ananı sikeyim Jimin!" Diye bağırdı. "Anamı karıştırma lan!" Jimin suyu Hoseok'un üstüne attı.

Onlara bakarak güldüm. Jungkook öksürdü dikkat çekmek için. "Gel şöyle yapalım. Eğer ben kazanırsam istediğimi yaparsın, sen kazansan ben senin istediğini yaparım olur mu?" Dediğinde hoşuma gitmişti.

"O nasıl olucak?" Sorduğumda sırıttı. Demirlikleri gösterdi ve bana döndü. "Oradam sallanacağım, sende kucağıma oturacaksın, düşersem sen kazanırsın, düşmezsem sen kazanırsın" dediğinde ağzım açık kaldı.

Resmen kucağıma otur dedi. Zaten ben kazanacaktım. Dayanamazdı ki ağırım ben. Başımı salladım. "Tamam kabul" dediğimde güldü. Koşarak demirliklerden salandığında yanında durdum.

Göz kırptığında şeytani gülümsememi ona sundum. Üstüne oturduğum gibi alt dudağını ısırdı. Belimden tuttu, ikimizde suya düştük. Çok kolay oldu. Oturduğum gibi suya düşmüştük.

Jimin bizi gördüğü gibi kahkahalara boğuldu. Hoseok ağzı açık şaşkın bakıyordu. Suyun içine düştüğümüz gibi hemen yukarı çıktık. Başımı iki yana sallayıp saçlarımı geriye doğru itekledim. Jungkook dudaklarını yalayıp bana baktı. Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp yüzümü inceledi.

"Ben kazandım" dedim sırıtarak. Yanağını dürtükledi ve başını salladı. "Ne isteyeceksin?" Dediğinde alt dudağımı kemirdim. Gözlerime kaşları havalı bakıyordu. Birşey anlamış gibi şaşırmış ifadesi vardı. Yüz ifadesine gülebilirdim ama istediğimden eminmiydim bilmiyorum.

"Pişman olur muyum bilmiyorum" dediğimde kaşlarını çattı. Ensesinden tuttuğum gibi dudaklarımızı birleştirdim. Elini belime götürdüğü gibi kendine çekti. Sıkı eli minik belimi tutuyordu.

Çok çekici, ateşli görünüyordu ve ben hâlâ onu seviyordum. Dayanamamıştım, galiba onun içinde bir ödül olmuştu. Bundan sonra nolurdu bilmiyorum ama bunu boşverip anın tadını çıkarmaya çalıştım.

Geri çekildiğinde gözlerime sırasıyla bakmıştı. Aralık dudaklarının arasından görünen tavşan dişleriyle çok tatlıydı. Gözüne düşen saçlarını geriye itekleyip yanağına öpücük kondurdum. "Seni çok özledim" dedim başımı aşağı eğerek.

Çenemden yakaladığı gibi gözlerine bakmamı sağladı. "Bende seni özledim" dediğinde yutkundum. "Sana hâlâ aşığım ben" dediğinde gözlerim dolmaya başladı. "Sana birşey oldu diye çok korkmuştum" dediğinde gözümden bir damla yaş düştü.

"Ama sana oldu" dediğimde yanağımda süzülen yaşı parmak boğumuyla sildi. "Sadece yaralandım. Şimdi iyiyim. Onu unutup önümüze mi baksak hm?" Dediğinde çok tatlı geldi gözüme. "Bende sana hâlâ aşığım Jungkook. Seni çok seviyorum.." dediğimde yutkundu.

Saçlarımı okşuyordu. Yüzümü avuçlarım arasına alıp alnıma yavaş bir öpücük kondurdu. Gözlerim kapanmıştı. Geri çekildiğinde gülümsedi. "Seni asla bırakmam" dediğinde gülümsedim. "Bırakma" dediğimde Hoseok'un ağlamaklı sesini duydum.

Ona döndüğümüzde Jimin'in elinden aldığı mendille gözlerini sildi. Burnunu çekti ve ağlayarak konuştu. "Çok güzel bir drama" dediğinde Jimin kıkırdadı. "Sevişme sahnesi var mı?" Dedi heyecanla. Jungkook gözlerini devirdi.

Yüzümden ellerini götürüp suyu ona attığında Hoseok çığlık attı. "Ya yeter!" Bağırdığında kıkırdadım. Jimin gülerek yere düşmüş yuvarlanarak suya düşmüştü. Dayanamayıp kahkahamızı atmıştık.

**
Bölüm sonu. Yeni bölümde görüşürüz muahh<33

Tt: jtsussss

-ZeynepXx

MY FATHERS•TAEKOOK+18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin