Sonunda hafta sonu gelmişti. Bu planı yapalı neredeyse 4 gün olmuştu fakat bana sanki asırlar geçmiş gibi geliyordu.
Hafta içinde Haewon sadece Na Ra'yı ikna etmeye çalışmıştı. Benim gibi çok inatçı olduğu için ikna etmesi zor olmuştu ama Haewon bir şekilde başarmıştı.
Ayrıca korku evine gideceğimizi duyan Minho da Jisung'ı alarak bizimle gelmek istemişti. Jisung'ın böyle yerlerden çok korktuğunu bildiğim için özellikle de onun gelmesini çok istiyordum.
Saat öğlen 2 olduğunda hepimiz korku evinin önünde buluşmuştuk. Na Ra'yı gördüğüm andan itibaren gözlerimi ondan alamıyordum çünkü çok güzel olmuştu.
Beraber içeri girdiğimizde daha başlamadan Jisung ve ben gerginlikten titriyorduk. İçeri girmeden önce çalışan adamın uymamız gereken kurallarını söylediği kısmı bile dinleyememiştim. Taa ki birbirimize kelepçelenmemiz gerektiğini söyleyene kadar.
"Çok kişi olduğunuz için kaybolmamanız adına herkes iki çifte ayrılarak dolaşacak ve size onlara göre görevler verilecek."Haewon ve Felix aynı anda bana dönüp göz kırptıklarında her zamankinden daha fazla gerilmiştim. Muhtemelen Na Ra benimle olmayı istemeyecekti ama herkes sevgilisiyle geldiği için mecburen benimle olmak zorunda kalacaktı.
Çalışan adam "Eşlerinize karar verin." dedikten sonra herkes sevgilisinin koluna girmişti. Ben ve Na Ra ise öylece ortada kalmıştık. Na Ra herkesin sevgilisiyle olduğunu fark edince bana bakmaya başladı.
Gülmemeye çalışarak ben de Na Ra'ya baktım. "Düzgün hareketler sergile." diyerek adamın verdiği kelepçeleri aniden kollarımıza takmaya başladı.
O kelepçeleri kapalı tutarken, ben de kilitleyip anahtarını çalışan adama vermiştim. Artık kilitliydik, istesek bile ayrılamazdık. Kalbim deli gibi çarparken korku oyununu oynayacağımız yerine içine girdik.
Daha girdiğimiz ilk andan beri etraf çok karanlık ve korkunçtu. "Korkma Hyunjin, korkma Hyunjin, korkma Hyunjin, korkma, korkma, korkma." içimden milyon kez tekrarladığım cümleler hiçbir işe yaramasa da tekrarlayıp duruyordum.
Birkaç dakika sonra ilk görev verilmişti. "Kapalı olan kapının anahtarını alması için iki çiftinizi feda edin." Herkes birbirine bakıyordu kimin gideceğine karar vermek için.
"Na Ra ve Hyunjin gitsin." Haewon'un aniden konuşmasıyla bağırdım. "Hayır!! Neden biz?? Siz gidin!!" Felix gülerek söylediğim şeye katılmıştı. "Peki o halde, ilk biz gidelim." diyerek Haewon'la beraber ilk kapının anahtarını almaya gitmişlerdi.
Onlar anahtarı almaya gittikten sonra bizim olduğumuz odaya hayalet kılığına girmiş adamlar gelip durmaya başlamıştı. Nerede durduğumu ve yanımda Na Ra'dan başka kim olduğunu bilmiyordum.
Ayrıca korkunç seslerle beraber duyduğum tek şey Jisung'ın sürekli çığlık atıp durmasıydı. "Sus artık aptal!! Hiçbir şey olmuyor!" En sonunda Na Ra dayanamayıp Jisung'a kızmıştı. "Ama elimde değil!! Şu korkunç hayaletleri göremiyor musun?!!!"
Na Ra bıkkınlıkla nefes verdikten sonra güldüm ve ona doğru döndüm. "Korkmuyor musun?" diye sordum. "Hayır." diyerek soruma çok kısa bir cevap vermişti.
Aniden yanımda beliren ve ellerinde şok cihazları olan hayaletler yüzünden korkup Na Ra'ya sarılmıştım. Nasıl olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu, yapmamam gereken ilk şeyi yapmıştım.. Hayaletler birkaç saniye kaldıktan sonra gitmişlerdi fakat Na Ra'dan ayrılamıyordum.
Kelepçeli elimin hemen yanında duran kelepçeli elini sımsıkı tutmaya başlamıştım. Na Ra'nın şaşkınca bana baktığını hissedebiliyordum. Biraz geçtikten sonra ne yaptığımın farkına vardım ve Na Ra'dan ayrıldım. İkimizde konuşamıyorduk. "Pardon." diyebilmiştim sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IDC x8 :: Hyunjin
FanfictionHiçbir şey hissetmediğimi söyledim bebeğim. Ama yalandı. [b x g]