"Felix! Ne demek 'Sana ödevlerimi veremem' Ben hiçbir şey yapmadım!!" Dün gece ödevlerimi yetiştirmeye çalışırken aniden canım bara gitmek istediği için hiçbirisini yetiştirememiştim.
"Barlara giderken bana mı sordun? Kızlarla yatarken bana mı sordun? Orada burada takılırken bana mı sordun? Yapsaydın bana ne!" Haklıydı..
"Bu son. Gerçekten bu son. Bir daha asla senden ödev almayacağıma söz veriyorum ama şu an çok ihtiyacım var." Felix'in ellerini tutarak yalvarırken dışarıdan çok komik göründüğümden emindim.
Ona yalvarmam hoşuna gidiyordu. "Tamam. Ama bir daha benden ödev falan isteme." Bana kıyamayacağını tabii ki biliyordum. Ben Hwang Hyunjin'im sonuçta.
Birkaç ders sonra Felix sayesinde tüm ödevlerimi yetiştirebildiğim için artık mutluydum. "Tüm ödevlerimi yaptığım için beni ödüllendirmek adına bugün bara gidelim!!" Jisung ve Felix'le beraber kantinde otururken aniden konuştuğum için ikisi de bana dönmüştü.
"Ne dedin sen??!!" Felix sinirle bağırmıştı. "Ödevlerini sürekli bara gittiğin için yapmadığının farkında mısın sen aptal?!!!! Ayrıca sen yapmadın, ben yaptım!" Evet farkındaydım ama şimdilik bir ödevimiz olmadığı için bu gidebiliriz anlamına geliyordu. "Ama ödevimiz yok ki."
"Dostum biraz ders çalışmalısın." Felix, Jisung'ı kendine benzetmişti. Şaşkınca Jisung'a döndüm ve konuştum. "Nerede benim barlara benden önce giren Jisung'ım?! Sen kimsin?!!!"
"Hayır tabii ki gidebiliriz ama gerçekten ders çalışmıyorsun." Annem ve babam yurt dışındayken kurtulduğumu düşünmüştüm fakat en büyük belalarım tam yanı başımdaymış. "İstemiyorsanız gelmeyin, ben gidiyorum bu akşam!" Ve yine ikisini de dinlemeden kendi bildiğimi okuyacaktım.
Felix derin bir nefes verdi. "Aaah ah.. Asla akıllanmayacak." Baba parası yediğim için dersler pek umrumda değildi. Açıkçası okula sadece arkadaşlarımla takılmak için geliyordum. "Sevgilisi olmadığı için bu halde." Felix'e dönüp endişeli bir şekilde konuşmuştu Jisung. Neden endişeli bir ifade takındığını anlayamamıştım çünkü bunu ben istiyordum.
"Sevgili yapmak çok saçma. Neden tüm kızlarla takılmak varken sadece bir tanesiyle takılayım ki?" Ben konuştuktan sonra Felix gülerek bana döndü. "Dedi Na Ra'nın aşkından ölüp biten kişi." Oh.. Na Ra.. Tabii ki...
"Gerçekten kötü bir kaderin var." Jisung içeceğinden bir yudum aldıktan sonra konuşmuştu. Ve haklıydı... Na Ra dışında herkes benimle çıkmak için can atarken, ben en imkansızına aşık olmuştum.
Masada bir süre sessizlik oluşmuştu çünkü düşününce biraz canım acımıştı.
Tam o sırada Haewon ve Na Ra bizim masamıza doğru geliyorlardı. "Selam!!" Gülerek geldi ve Felix'in omzuna dokundu Haewon. Yanındaki kız ise her zamanki gibi soğuk bir şekilde duruyordu. Evet, yanındaki kız. Unutmam gerektiği için ismini bile anmayacaktım artık.
Hepimiz gülerek selam vermiştik Haewon'a. "Sevgilimi özledim, yanınıza oturabilir miyiz?" Haewon aynı Felix gibiydi. Mimikleri, konuşma şekli, hareketleri, baştan sona Felix'le aynıydı. "Bir de soruyor musun? Gelin." Şaşkınca Haewon'a cevap verdikten sonra Na Ra'ya baktığımda göz göze gelmiştik. Gözlerini kaçırmıştı.
Na Ra gözlerime bakamıyordu. Nefret ettiği in miydi? Yoksa aşık olmaktan korktuğu için mi? Ben ikinci seçeneğe inanmak istiyorum.
Haewon Felix'in yanına oturup kafasını omzuna koyarken bir yandan da koluna sarılıyordu. "Minho'yu özledim." Jisung ise gülerek onlara bakarken konuşmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IDC x8 :: Hyunjin
FanfictionHiçbir şey hissetmediğimi söyledim bebeğim. Ama yalandı. [b x g]