1. BÖLÜM

174 16 24
                                    

𝑌𝑎𝑧𝚤𝑙𝑎𝑛 ℎ𝑒𝑟 𝑠̧𝑒𝑦 𝑡𝑎𝑚𝑎𝑚𝑒𝑛 𝑘𝑢𝑟𝑔𝑢𝑑𝑎𝑛 𝑖𝑏𝑎𝑟𝑒𝑡𝑡𝑖𝑟.
𝑆̧𝑎𝑟𝑘𝚤𝑙𝑎𝑟: 𝑆𝑒𝑧𝑒𝑛 𝐴𝑘𝑠𝑢-𝐾𝑢̈𝑐̧𝑢̈𝑔̆𝑢̈𝑚
𝑆𝑒𝑧𝑒𝑛 𝐴𝑘𝑠𝑢 - 𝐴𝑔̆𝑙𝑎𝑚𝑎𝑘 𝐺𝑢̈𝑧𝑒𝑙𝑑𝑖𝑟
𝑇𝑎𝑟𝑖ℎ: 17.01.23 -𝑠𝑎𝑙𝚤-
(𝐵𝑢𝑔𝑢̈𝑛𝑢̈𝑛 𝑜̈𝑛𝑒𝑚𝑖 𝑣𝑒 𝑑𝑒𝑔̆𝑒𝑟𝑖 𝑏𝑒𝑛𝑖𝑚 𝑖𝑐̧𝑖𝑛 𝑔𝑒𝑙𝑒𝑐𝑒𝑘 ℎ𝑎𝑦𝑎𝑡𝚤𝑚𝑑𝑎 ℎ𝑒𝑟 𝑑𝑎𝑖𝑚 𝑘𝑢𝑡𝑙𝑎𝑚𝑎𝑦𝑎 𝑑𝑒𝑔̆𝑒𝑟 𝑜𝑙𝑎𝑐𝑎𝑘𝑡𝚤𝑟. 𝑆𝑒𝑣𝑔𝑖𝑙𝑒𝑟𝑙𝑒...)

-ÖLÜM-

Ben Nevra ŞANLI...
Yıllarca görmediğim, yaşamadığım olay kalmadı bu on altı yıllık ömrümde.
Yeni başlangıçlar yaptım, kayıplar verdim, arkadaş edindim ve uzun bir yolculuğa çıktım ama bu gezi veya tatil amaçlı bir yolculuk değildi.

Bu yolculuk ailemi bulma yolculuğuydu, bu yolculuk şiddetten kurtuluşumun bir adımıydı ve bu yolculuk bana daha kötü günlerin başlangıcının bir habercisiydi.

Şiddetten daha kötü ne mi olabilir? İşte onu göreceğiz.

Bu kötülüklerle dolu yolculukta, kim bilir belki de aşkı, mutluluğu bulacaktım.

Aşk... Bana göre aşkın tanımı kötülüktür, yapılan yanlışları görmemektir, gururu çiğnemek onu ayaklar altına almaktır.
Kimi zaman acıdır aşk lakin sadece bunlarla da sınırlı değil. Aşk, karşı tarafı her şeyi ile kabullenip ona koşulsuz sevgi duymaktır, onu her şeyden ve herkesten sakınıp sadece senin olmasını istemektir.

Bencilliktir...

Benim hikayeme gelirsek, her şey o küçücük canın benden alınması ile başladı.

O ölüm benim yıkılışımdı, o ölüm benim başlangıcımdı, o ölüm benim sonumdu, o ölüm benim çaresizliğimdi ve o ölüm benim aşkıma giden yollardan biriydi.

Işık artık yoktu, her yer karanlığa gömülmüştü.

Tek sorun gerçekten ölmüş olmasıydı, benim ise ruhum öldü, ışığım söndü.
Aslına bakarsanız bende ölmüştüm fakat beni gömen olmamıştı, o toprağı üzerime atmamışlardı...

"Kızım..."

Onun, Zahir'imin o küçücük bedenini kara toprağın altına yatırdılar.
Neden bende onunla birlikte yatamıyorum?

"Kızım..."

Bakın bende sonsuza dek uyumak istiyorum, ne olur beni de yatırsınlar, topraktan battaniyemle örtsünler üzerimi. Onu orada yalnız bırakamam.
Çok ağlar, çok üzülür.

O daha minicik, yedi yaşında bir çocuk.
O ablasının miniciği.

"NE OLUR YALVARIYORUM ZAHİR'İMİN YERİNE BENİ ALIN, BENİ GÖMÜN ORAYA, BEN ONSUZ NEFES ALAMIYORUM" diye haykırdığımda yere çökmüştüm bile, gözlerimden istemsizce yaşlar geldiğinde sayıklamaya başladım.

"O karanlıktan çok korkar, o orada çok korkar. Yalvarırım..." Sakinleşemiyordum, gözyaşlarım bir bir akarken çektiğim acıyı kimsenin anlamadığı sonucuna vardım, sanki o an canımı almışlardı. Nefes almak bir insanın canını bu kadar mı yakardı?

"Nevra gel kızım, ağlama artık. Biliyorum, canın çok yanıyor ama güçlü olmak zorundasın. Kardeşin için..."

Komşumuz Hatice teyze konuşurken usulca dinledim.

Ne kadar da kolaydı öyle sakin ol, güçlü ol, dimdik dur demek. Yapamıyordum.
Ben ilk defa böylesine büyük bir acı çekiyordum. Ne yapacaktım?

"Ben bugün burada kalacağım Hatice teyze, geldiğiniz için teşekkür ederim."

Gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim ve sakinleşmeye çalıştım.

"Olmaz kızım, burada kalamazsın. Hadi gel, bırakalım seni evine"

Hatice teyze beni hiç bırakmazdı. Mardin'den Adana'ya geldiğimizden beri çoğunlukla Hatice teyze bakardı bize. -Bana ve Zahir'e- İlgilenmeyen bir anne baba olunca normal karşılanabilecek bir durum bu elbette.

"Hatice teyze lütfen. Bugün, bugün yapmayın. Yalnız bırakın beni kardeşimin mezarının başında"

Hâlâ ağlıyordum, hıçkırıklarım yüzünden konuşamıyordum artık.

Hatice teyze acıyan gözlerle baktı, zaten kardeşi ölmüş birine başka nasıl bakılırdı ki?

Hayatım boyunca beni en çok yaralayan şeylerden biriydi bu bakışlar. Asla nasıl hissettiğimi anlamayacaklardı, beni anlayan tek kişiydi kardeşim. Artık bu dünyada ve yanımda olmayan Zahir'im. Canımın nasıl acıdığını bilmeden bakarlardı öylece. Sessiz kalırlardı o acı dolu çığlıklarıma.

Zahir'imin saçları döküldüğü ve maske takmak zorunda kaldığımız dönemlerde de aynı bakışlara mahsur kalıyorduk. Zahir'im anlamasın diye her seferinde bakışların bana dönmesini sağlıyordum. O aptal bakışları görüp de daha fazla üzülmesin diye.

Hatice teyze üzgün bakışları ile bakmaya devam etti.

"Tamam kızım, ben Hasan amcanı göndereyim, yanına geleceğim hemen tek başına kalma burada"

Tek başıma olmadığımı nasıl açıklayabilirdim Hatice teyzeye. Kardeşimin yanımda olduğunu nasıl anlatabilirdim.

Tam itiraz edecektim ki eli ile durdurdu beni ve konuşmaya başladı.

"Sakın itiraz etme kızım, ne olursa olsun bu saatte bir başına burada kalmana izin veremem" dedi tek nefeste ve Hasan amcaya doğru ilerledi.

Hatice teyzeye o kadar çok minnettardım ki, kendi öz annem bile beni bu kadar düşünmüyordu.
Sahi, annem denilen o kadın kimi düşünüyordu ki? Kendi mutluluğunu, huzurunu ve bir de babam olacak o adamı düşünürdü.
Bazen anneme çok üzülürdüm, her ne kadar sevmesem de, platonik olarak bir aşk yaşıyordu kendi çapında. Babamın ondan nefret ettiğini hepimiz bilirdik, nasıl mı?
Neredeyse her gün yaşadığı tartışmalardan, babamın savurduğu küfürlerden, olan biten bütün şiddetten.
Ama annem yine de tek hedefi babamı mutlu etmekmiş gibi yaşamaktan vazgeçmiyordu.

Hatice teyze yanımda benimle birlikte mezara bakıyordu, artık ikimizin de ağlayacak mecali kalmamıştı. Ne kötü ve ağır bir acıydı içimizdeki öyle.

Acıyla mezara bakarken havanın gittikçe karardığını fark ettim.

Zahir'i yalnız bırakmak istemiyordum, istediğim tek şey onun yanına gitmekti fakat intihar edemeyecek kadar da korkak bir insandım.

Hatice teyze aniden konuşmaya başlayınca ürkmüştüm.

"Hadi kızım, kalk gidelim artık"

Başımı iki yana sallamaya başladığımda gözlerim dolmuştu çoktan.

"Çok geç oldu. Daha fazla üzülüp ağlarsan ne değişecek?"

Gözlerimi kardeşimin mezarından ayırmıyordum, Hatice teyze cevap veremeyeceğimi anladığında devam etti.

"Bak kızım, Zahir geri gelm-"

"HAYIR!" daha fazla devam etmesine izin veremezdim.

"Hayır..." dedim bir kez daha.

"Hayır..." dedim son kez.

Beni çöktüğüm yerden kaldırırken hüzünle devam etti.

"Sadece" dedi ve duraksadı, yanağımı hafifçe okşarken

"Gidenin yerine onun yaşayamadığı hayatı yaşayabiliriz..."

Başımı tekrar sağa sola sallarken konuşamıyordum.

"Zahirimiz için yapabilirsin değil mi?"

Yapardım, onun için her şeyi yapardım.






𝑀𝐸𝑅𝐻𝐴𝐵𝐴! 𝑈𝑚𝑎𝑟𝚤𝑚 𝑏𝑒𝑔̆𝑒𝑛𝑚𝑖𝑠̧𝑠𝑖𝑛𝑖𝑧𝑑𝑖𝑟 𝑠𝑒𝑣𝑔𝑖𝑙𝑖 𝑜𝑘𝑢𝑟𝑙𝑎𝑟𝚤𝑚 :)

𝑖𝑔: 𝑓𝑡𝑚𝑛𝑢𝑟𝑘𝑎𝑦𝑎𝑡𝑢𝑟𝑘 / 𝑏𝑖𝑙𝑖𝑛𝑚𝑒𝑧𝑙𝑖𝑔𝑒𝑑𝑜𝑔𝑟𝑢𝑘𝑎𝑐𝑖𝑠

Bilinmezliğe Doğru Kaçış (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin