𝑆𝑒𝑙𝑎𝑚𝑙𝑎𝑟, 𝑦𝑖𝑛𝑒 𝑏𝑒𝑛! 𝐴ℎ 𝑏𝑒𝑛𝑖 𝑐̧𝑜𝑘 𝑜̈𝑧𝑙𝑒𝑑𝑖𝑔̆𝑖𝑛𝑖𝑧𝑖 ℎ𝑖𝑠𝑠𝑒𝑡𝑡𝑖𝑚 𝑣𝑒 𝑘𝑒𝑛𝑑𝑖𝑚𝑖 𝑎𝑛𝑠𝚤𝑧𝚤𝑛 𝑏𝑢𝑟𝑎𝑑𝑎 𝑏𝑢𝑙𝑑𝑢𝑚.
𝐵𝑢𝑔𝑢̈𝑛 100 𝑜𝑘𝑢𝑚𝑎𝑦𝑎 𝑢𝑙𝑎𝑠̧𝑡𝚤𝑘 𝑣𝑒 𝑏𝑢 𝑏𝑒𝑛𝑖𝑚 𝑖𝑐̧𝑖𝑛 𝑐̧𝑜𝑘 𝑜̈𝑛𝑒𝑚𝑙𝑖 𝑏𝑖𝑟 𝑔𝑒𝑙𝑖𝑠̧𝑚𝑒.
𝐵𝑢𝑛𝑐𝑎 𝑡𝑢̈𝑘𝑒𝑛𝑚𝑖𝑠̧𝑙𝑖𝑔̆𝑖𝑛 𝑖𝑐̧𝑒𝑟𝑖𝑠𝑖𝑛𝑑𝑒 𝑖𝑦𝑖 𝑘𝑖 𝑣𝑎𝑟𝑠𝚤𝑛𝚤𝑧<3
𝑆̧𝑎𝑟𝑘𝚤𝑙𝑎𝑟: 𝑍𝑒𝑚𝑖𝑛 𝐾𝑎𝑡-𝐵𝑎𝑠̧𝑘𝑎 𝐵𝑖𝑟 𝐻𝑎𝑦𝑎𝑡𝑡𝑎
𝑍𝑒𝑚𝑖𝑛 𝐾𝑎𝑡-𝐶̧𝑜𝑘 𝑀𝑢𝑡𝑠𝑢𝑧𝑢𝑚 𝐴𝑚𝑎 𝐼̇𝑦𝑖𝑦𝑖𝑚
𝑇𝑎𝑟𝑖ℎ:24.01.23-YANILSAMA-
Belki diliyordum, belki sevgi iyileştirebilir tüm bu yaraları, belki aşktı ihtiyacım olan ve beni bulması gereken...
Firuze hanımlarla bir süre daha oturduktan sonra karpuz almak üzere yola çıkmıştık. Manava geldiğimizde, İmer bana güvendiğini ve soyunun devamını getireceğimi söylemişti.
"Hadi Thia, şaşırt beni kızım"
İmer umutla konuştuğunda bende odaklanmaya çalışıyordum. İlk defa böyle bir şey yapmak heyecanlandırmıştı beni, acaba büyük olan mı en güzeliydi yoksa küçük olan mı en tazeydi. Kafamda tonla soru işareti varken orta boy bir karpuz almaya karar vermiştim.
En sonunda karpuzu seçtiğimde İmer öyle bir acele etmişti ki, bir an önce sonucu öğrenmek istiyormuş gibi. Yurda dönüp yemekhaneye geldiğimizde İmer,
"NECATİ ABİİ" diye bağırmıştı, bir koluna ben vururken diğer koluna da Beria vurmuştu.
"Ne vuruyorsunuz be, canınızı okicam sizin, sadakatsiz köleler!"
İkimiz de aynı anda İmer'e gözlerimizi devirmiştik.
"Ne zaman?" diye sordum alayla, İmer de aynı alaycı tavırla "karpuzlardan sonra" buda neydi? İstemsizce güldüğümde "Bu ne ya, reklamlardan sonra der gibi" artık hepimiz gülüyorduk, Necati abi bile.
"Keseyim mi çocuklar?" Nazikçe ve gülerek sorduğunda onu onaylamıştık.
Karpuzu keseceği sıra İmer, dualar ediyordu adeta. Necati abi karpuzu ikiye böldüğünde Beria büyükçe bir kahkaha attı ve yanıma gelip sırtımı sıvazladı. Moralim alt üst olmuştu.
İmer gülerek kolunu omzuma koyduğunda kızmasını bekliyordum.
"Biliyor musun bende ilk defa karpuz aldığımda beyaz çıkmıştı"
Şaşırmıştım bu duruma, sanki İmer ezelden beri kan kadar kırmızı karpuzları hep seçermiş gibiydi.
"Hayatında aldığın ilk meyve karpuz, değil mi?" diye sordum kırgınlıkla, kırgın hissediyordum ve bu sorunun cevabını biliyordum.
"He, Beriayla"
Garipsemiştim, genelde isimlerimizi kullanmazdı.
Yemekhaneye Mert girince şaşkınlığıma engel olamamıştım, ve dur bir dakika bize doğru mu geliyordu o. Yanımda durduğunda gözlerim hâlâ ondaydı.
"Firuze abla seni çağırıyor"
Duygu adına tek bir şey yoktu suratında.
"Sen git, geliyorum ben" gitmek istemiyordum.
"Çabuk ol! Sırada bekleyen insanlar var" Neden benden nefret ettiğini bilmiyordum ama çok da ilgimi çekmiyordu açıkçası.
"Hadi gidelim" Beria ortamı yumuşatırcasına konuştuğunda onu bende, İmer de onaylamıştık.
Kalktığımızda, Mert çoktan bizden önce yurda doğru yol almıştı. Yurda vardığımızda Firuze abla alçılı koluma baktı,
"Sol sondaki odada Timur doktor var, ona git de, alçını açsın canım"
Sağ kolumdaki acıyı hisseder gibi oldum bir an. Kafamı aşağı yukarı salladığımda Berianın koluna girdim. Korktuğumu anlamış gibi, cesaret verircesine gülümsedi ve ben kendime biraz daha güvendim. İmer de diğer yanıma geçtiğinde alınmış gibiydi.
"Kızlar benim başım kel mi görünüyor oradan amına koyayım?" Gülümseyerek İmer'e döndüğümüzde "ne alaka" der gibi baktık.
"Hayır, benim başım kelmiş gibi davranıyorsunuz da, ondan sordum yani"
Beria ile ayrılıp imer'in kollarına girdiğimizde onu ortamıza almıştık.
"Poseidon farkı" diyerek göğsünü germeye başladı İmer. Beriayla İmer'e gözlerimizi devirdiğimizde midesi bulanmışçasına bakmıştı bize, üstten üstten
Odanın kapısını tıklatıp içeri girdiğimizde Mert, Ömer ve Yusuf da içerideydi.
Timur doktor Ömer'in başına bantı yapıştırdığında ne olduğunu merak etmiştik.
İmer kahkaha attığında ben ve Beria şaşkınlıkla ona dönmüştük.
"Enayi, gene hanımından dayak yemiş"
Yusuf bile kendini tutamayıp güldüğünde ciddi kalan tek kişi Mertti. Ömer bozulmuşçasına konuştuğunda kıskandığımızı iddia etmişti. Oysa biz onun haline gülüyorduk ilişkisine değil. Timur doktor yüksek sesle konuşup bizi bölmüştü.
"Ömer kalkabilirsin, Nevra geç şöyle"
Endişe duyduğumda Zahir'im gelmişti aklıma, ne kadar da cesurdu öyle. Korkmamalıydım, daha önce çok fazla acı çekmiştim nihayetinde, bu koymamalıydı.
"Bu sefer de terlik fırlattı herhalde, nişancı mı bu amına koyayım tam kafana nasıl denk getirdi?"
İmer hâlâ gülerken Mert, Yusuf ve Ömer de yavaştan çıkıyorlardı.
"Akşam gel de bir karpuz keselim İmer" Ömer öfkeyle konuştuğunda biz hâlâ gülüyorduk.
"He lan, ama siz de şu boğa gibi beceriksiz seçimler yapmayın lütfen"
Ömer başını sallayıp kaş-göz yaptığında, İmer onu alayla karşıladı.
Timur doktor alçımı açtığında pek bir acı hissetmemiştim. Muayene ettiği sırada "açıyor mu?" diye bir kaç yerde bir kaç kez sordu. Acımıyordu.
Timur doktor bana bir jel verdiğinde bunu her gece uyumadan önce kullanmam gerektiğini söylemişti.
İşimiz bittiğinde çıkmıştık odadan, teşekkür edip.
𝑆𝑒𝑙𝑎𝑚𝑙𝑎𝑟 𝑠𝑒𝑣𝑔𝑖𝑙𝑖 𝑜𝑘𝑢𝑟𝑙𝑎𝑟𝚤𝑚. 𝐵𝑢 𝑏𝑜̈𝑙𝑢̈𝑚 𝑏𝑖𝑟𝑎𝑧 𝑘𝚤𝑠𝑎 𝑜𝑙𝑑𝑢 𝑑𝑖𝑔̆𝑒𝑟 𝑏𝑜̈𝑙𝑢̈𝑚𝑙𝑒𝑟𝑒 𝑘𝚤𝑦𝑎𝑠𝑙𝑎, 𝑦𝑎𝑙𝑛𝚤𝑧 𝑑𝑒𝑑𝑖𝑔̆𝑖𝑚 𝑔𝑖𝑏𝑖 𝑜𝑙𝑎𝑦𝑙𝑎𝑟𝚤𝑛 𝑎𝑘𝚤𝑠̧𝚤 𝑜̈𝑛𝑐𝑒𝑙𝑖𝑔̆𝑖𝑚𝑑𝑖𝑟.
𝑈𝑚𝑎𝑟𝚤𝑚 𝑏𝑒𝑔̆𝑒𝑛𝑚𝑖𝑠̧𝑠𝑖𝑛𝑖𝑧𝑑𝑖𝑟 𝑏𝑜̈𝑙𝑢̈𝑚𝑢̈ :)
𝑖𝑔: 𝑓𝑡𝑚𝑛𝑢𝑟𝑘𝑎𝑦𝑎𝑡𝑢𝑟𝑘 / 𝑏𝑖𝑙𝑖𝑛𝑚𝑒𝑧𝑙𝑖𝑔𝑒𝑑𝑜𝑔𝑟𝑢𝑘𝑎𝑐𝑖𝑠
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinmezliğe Doğru Kaçış (+18)
Teen Fiction"Sakın korkma, aşağıda bir şey olmayacak tamam mı? Sana verdiğim sadece bir fener değil, kırmızı tuşuna basarsan elektrik verir Nevra, bunu birinin tenine dokundurman yeterli" Neden bana böyle bilgiler vermişti? Aşağıda ne olabilirdi ki? İmer'in bun...