2. BÖLÜM

85 11 13
                                    

𝑌𝑎𝑧𝚤𝑙𝑎𝑛 ℎ𝑒𝑟 𝑠̧𝑒𝑦 𝑘𝑢𝑟𝑔𝑢𝑑𝑎𝑛 𝑖𝑏𝑎𝑟𝑒𝑡𝑡𝑖𝑟.
𝑆̧𝑎𝑟𝑘𝚤𝑙𝑎𝑟: 𝑔𝑟𝑖𝑝𝑖𝑛-𝑏𝑜̈𝑦𝑙𝑒 𝑘𝑎ℎ𝑝𝑒𝑑𝑖𝑟 𝑑𝑢̈𝑛𝑦𝑎
𝑇𝑎𝑟𝑖ℎ: 18.01.23

-SAVAŞ-

Acı.
Ne kadar da basit bir kelime öyle, ne kadar da sıradan... Yalın.
Acı.
Ne kadar da ağır bir kelime öyle, ne kadar da ıstırap dolu... Yükü büyük.

Aslına bakarsanız kulağa her ne kadar basit gelse de duygu olarak nitelendirdiğimizde bu üç harfli sözcüğün ne kadar da ağır olduğunu göreceksiniz.

Bunu en iyi anlayanlar, gözleri dolduğunda gülümsemek zorunda olanlardır daima.

Yol boyunca sessizliğimi korudum, ta ki eve gelene dek. Dışarıdan bakınca evde de sessiz bir hava var gibiydi, dönüp Hatice teyzeyi evine uğurlarken acınası bir gülümseme vardı suratımda, ona iyi olduğumu kanıtlamaya çalışırcasına.

Bitkin adımlarla kendimi kapının önünde bulmam saniyelerimi almıştı, usulca kapıyı çaldığımda kapıyı annem açtı.

"NEREDESİN SEN"

Cidden bunu soruyor muydu, yoksa oğlunun öldüğünden haberi mi yoktu? Boş gözlerle suratını incelediğimde devam etti.

"Bir cevap bekliyorum senden Nevra!"

Baskın bir ses tonu vardı.

"Anne..."

"Odana geç Nevra. Cezalısın"

Sabrımın son demlerindeyken bir patlama yaşayacağımdan emindim.
İçimdeki acı haykırmamı öğütlerken kendimi daha fazla tutamadım.

"Neden bahsediyorsun sen! (?) Oğlun öldü senin, haberin var mı? Mezarındaydım."

Haykırışlarım bittiğinde doğruca odama yöneldim, annemin iki adım atıp sonra durduğunu anlamıştım. Neden durmuştu?

İçimi bir korku sardı ve aniden açılan kapı ile irkildim. Babam. Cemal ŞANLI.
Ansızın kendimi yerde bulduğumda ne olduğunu anlayamamıştım, fakat canım çok acıyordu. Suratımda bir ıslaklık hissettiğimde gözyaşı mı yoksa kan mı olduğunu algılayamamıştım.

Cemal ağzına geleni söylerken artık bir süreden sonra gözlerimin karardığını hissettim, algılarım yetmiyormuş gibi babam denilen şeytan da bana laflar ediyor yalnız çok az şeyi duyuyordum.

"...OROSPU, KALTAK NEREDEYDİN BU SAATE KADAR? ADIMIZI MI ÇIKARACAKSIN SEN HA? NAMUSSUZ!.."

Durmuyordu. Elinin ağırlığı küçük bedenimi yere sermişti çoktan, saçlarımın yolunduğunu hissettiğimde inlemeye başlamıştım.

"Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim..."

Vurmaya devam ettiğinde zorla nefes alıyordum, tokatlarının hızı artmıştı, saçlarımı daha sert çekiyordu, bacaklarıma ve sırtıma kömürlü sobamızın yanında duran şişi hiç acımadan vuruyordu.

Ayağı kalkmaya yeltendiğimde bir hışımla şişi sırtıma vurdu ve acı dolu bir çığlık koptu ardından. Acım, araba çarpmış bir insanla eşdeğerdi, çığlığım ise arabanın çarpma anıydı sanki ve sonrasında kapanan bilinç vardı sakince.

"...KİMLEYDİN! HANGİ SOKAKLARDA FAHİŞELİK YAPTIN BU SAATE KADAR?.."

sorgulamaya devam ediyordu tek kelime etmeme izin vermeden ve öldüresiye döverken, hoş alışmıştım nasıl olsa, lakin bu sefer ötekiler gibi değildi.

Bilinmezliğe Doğru Kaçış (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin