𝑀𝑒𝑟ℎ𝑎𝑏𝑎𝑎! 𝐵𝑖𝑟 ℎ𝑎𝑓𝑡𝑎𝑛𝚤𝑛 𝑎𝑟𝑑𝚤𝑛𝑑𝑎𝑛 𝑡𝑒𝑘𝑟𝑎𝑟 𝑠𝑎ℎ𝑎𝑙𝑎𝑟𝑑𝑎𝑦𝚤𝑚. 𝑈𝑚𝑎𝑟𝚤𝑚 𝑏𝑜̈𝑙𝑢̈𝑚𝑢̈ 𝑏𝑒𝑔̆𝑒𝑛𝑖𝑟𝑠𝑖𝑛𝑖𝑧 𝑠𝑒𝑣𝑔𝑖𝑙𝑖 𝑜𝑘𝑢𝑟𝑙𝑎𝑟𝚤𝑚 (:
𝑌𝑎𝑧𝚤𝑙𝑎𝑛𝑙𝑎𝑟 𝑦𝑎𝑙𝑛𝚤𝑧𝑐𝑎 𝑘𝑢𝑟𝑔𝑢𝑑𝑢𝑟.
𝑆̧𝑎𝑟𝑘𝚤𝑙𝑎𝑟: 𝐺𝑢̈𝑙𝑖𝑧 𝐴𝑦𝑙𝑎-𝐺𝑒𝑙𝑠𝑖𝑛 𝑂̈𝑝𝑠𝑢̈𝑛 𝐾𝑎𝑙𝑏𝑖𝑚𝑖
𝐶𝑒𝑚 𝐴𝑑𝑟𝑖𝑎𝑛 - 𝑆𝑒𝑛 𝐵𝑒𝑛𝑖𝑚 𝑆̧𝑎𝑟𝑘𝚤𝑙𝑎𝑟𝚤𝑚𝑠𝚤𝑛
𝑇𝑎𝑟𝑖ℎ: 01.02.23-ATEŞ-
Yorgunluk ne kadar sürede geçer?
Bir süre dinlendikten sonra mı?Fiziksel yorgunluk belki bir süre dinlendikten sonra geçebilir, peki ya ruhsal yorgunluk? O ne kadar sürede geçer?
Uyumadan önce ağlama rutinleri, uyandığın gibi ağlama krizleri... Acıtıyordu.
Akşamına geceliklerimizi giyip yatağa geçtiğimizde, jelimi koluma sürmüştüm.
Sonraki günü klasik İmer espirileriyle, Mert'in kötü bakışlarıyla, Ömer'in asla ilgimizi çekmeyen ilişkisiyle dalga geçerek geçirmiştik. Özellikle Berianın her konuda yanımda olması o kadar iyi hissettirmişti ki beni, kaybettiğim ailemi bulmuşum gibi...
~~~
Sabah saat 09.47 idi. İçimden komple siyah giyinmek gelmişti bugün, Zahir'imi yaşatıyordum içimde bir nevi böyle yaparak. Siyah beresini, yani artık beremi taktığımda insanlar mevsimden ötürü çok fazla eşleştirmişlerdi ama mühim değildi, yanımda Beria ve İmer vardı. Özellikle her boş konuşma yapanın çenesini kapatma konusunda ustalaşmışlardı.
"Beyler yağmur mu yağıyor?"
Biz zemin katta doktor Brad PİTT'in seansları üzerine yurttakileri sıra ile çağırmasını beklerken, Yusuf'un boş yorumu canımı sıkıyordu.
"Oğlum mal mısın?" Ömer sertçe çıkıtığında afallamıştım.
"Hee, mal o gerizekalı" İmer arsızca sövdüğünde harelerinde alaycı bakışlar gizliydi.
"Tabi mal, kar yağıyor amına koyayım gelmiş bize yağmur muhabbeti yapıyor"
Yusuf'un jeton düştüğünde gülerek ellerini çarpışmışlardı. Mert'e baktığımda gözlerini bir an olsun benden ayırmıyordu. Ne var yani bere takmışsam, o kadar kötü görünüyor olamazdı. Öfkeyle bereyi çıkardığımda ona son derece ölümcül olan bakışlarımı hediye edip, hızla merdivenlere yönelmiştim.
"Nereye gidiyorsun Thia!" İmer arkamdan seslendiğinde onu duymamışım gibi davranmıştım fakat herkes onu duyduğumu biliyordu. Bir kat çıkıp merdivenlerde sessizce dökmüştüm gözyaşlarımı, durduk yere ağlayan öfkelenen aptal bir kız gibi görünüyor olabilirdim, ama söz konusu kardeşimin beresiydi ve onlar acımı anmama bile fırsat sunmuyorlardı ne yazık ki.
Merdivenlerden ayak sesleri geldiğinde tam kalkacaktım ki Mert'in o sert ama sakinleştirici sesi gelmişti kulağıma
"Dur, Nevra" durmadım.
Üst kata doğru hızla ilerlerken Mert beni kolumdan sıkıca tutmuştu, canımın yandığını hissetmiştim. Refleksle diğer elimle başımı koruduğumda Mert kolumu bırakmıştı şaşkınlıkla ve hüzünle beni izlerken.
"Ne istiyorsun benden! İlk günden beri düşmansın bana, sana ne yaptım ben?"
Gözyaşlarım akarken bir bir, sertçe ittim onu. İnsan bazen ağlayacak yer arar, küçücük bir sebep yeterlidir ona, ağlaması, içini dökmesi, öfkesini kusması adına küçücük bir sebep...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinmezliğe Doğru Kaçış (+18)
Teen Fiction"Sakın korkma, aşağıda bir şey olmayacak tamam mı? Sana verdiğim sadece bir fener değil, kırmızı tuşuna basarsan elektrik verir Nevra, bunu birinin tenine dokundurman yeterli" Neden bana böyle bilgiler vermişti? Aşağıda ne olabilirdi ki? İmer'in bun...