ertesi gün iş vakti gelmişti. burada servis elemanlığı yapacaktım.ilk iş günüm olduğu için gerekli özeni gösterdim kendime. yarın saat sonra işe başladım. bir kaç tane benim gibi servis elemanı vardı. bana ne yapmam gerektiğini anlattılar. burası kağıt, okey falan oynanan insanların çay içtiği bir kafeydi. işin en güzel yanı üniversitenin bütün güzel hatunları buraya geliyordu. gerçi o kadar çok orospunun içinden gelince artık insanı da etkilemiyor ama buradakiler farklıydı. çıtır kızlardı. çoğu manitalarıyla yiyişip her boku yeselerde kolay kolay bekaretini vermezlerdi. kısa gizli orospuydu buradakiler. tabi bunu geneli için söylüyorum. aralarında temiz düzgün kızlarda vardı.
ilk günden işime inanılmaz adapte olmuştum. zaten resmen kerhane gibi bir klubte garsonluk yaparak bu seviyelere gelmiş biriydim amk. bu iş hem çok daha az yorucuydu hemde haftada 4 gün çalışacaktım.
o günü pek fazla yorulmadan güzel kızlar ve eli yüzü daha düzgün insan içinde geçirdim. böylesine düzgün ortamlarda vakit geçirmeyeli epey zaman olmuştu. o karanlık dünyamdan sonra burası benim için cennetti adeta. işimi bitirip çok karanlık olmadan evime döndüm. dönerken aldığım iki birayı yuvarlayıp uyudum. ben böyle böyle çalışa çalışa 2 haftayı geride bıraktım. artık iş yerimdeki arkadaşlarla aram daha samimi olmaya başlamıştı. ilk girdiğimde kardeşim dostum gibi hitaplar kullanırken birbirimize ,zamanla enseye tokat göte parmak olmuştuk.
yine bir iş sabahıydı. uyanıp özene bezene üzerimi giyimdim. parfümümü sıkıp kafamı jöleledim. sürekli güzel kızların uğradığı bir mekan olduğu için artık kendime daha çok dikkat ediyordum. bu şekilde süslenip işe gittikten sonra öğle vakti gelmişti. çay ve sigara molası verdiğim güneşin tepede olduğu zamanlardan biri işte... moladan geldikten sonra nereden bilebilirdim ki kalbimin uzun zaman sonra yeniden biri için çarpacağını... birinden hoşlanacağımı...
adı ayşe, güneş gibi bir gülüşü var. altın sarısı, açık kumral karışımı ,uzun ve beline kadar dalgalı saçları, kahverengiye çalan ela gözleri, 165-166 civarı boyu ve pembemsi beyaz teniyle tam benim için doğmuştu resmen. iki arkadaşıyla birlikte oturup neskafe içiyorlardı. gülüşleri kalbimi daha da çok hızlandırıyordu. 1 yıla yakın orospuların içinde çalışmış, orospuya aşık biri olarak böyle bir güzelliğin yanına gidecek cesareti bulamadım kendimde.
ama bıraksam belki bir daha buraya uğramayacaktı ya da uğradığında ben olmayacaktım denk gelemeyecektik. tedirgin bir şekilde kafamda planlar kurmaya başladım. o zamanlar adını da bilmiyorum tabi. benle birlikte çalışan elemanlardan birine sordum öncelikle :
-aga baksana bi
-efendim halidaki
-birader şuradaki sarışın kızı görüyor musun ?
-hangisini lan ?
-oğlum şurada kıvırcık bir gerizekalı var ya arkasında ki oturan 3lüden bahsediyom.
-heaaa yok be kanka tanımıyorum da almanca falan okuyorlar herhalde amk önlerinde almanca kitaplar var.
-eyvallah birader sağol ya.
işte şimdi kafamda şimşekler çakmaya başlamıştı. boş bardakları almaya giderkende bir şekilde muhabbet kurardım.
![](https://img.wattpad.com/cover/40112709-288-k921831.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pezevenklik Anılarımı Anlatıyorum
Non-Fictionhttp://www.incisozluk.com.tr/w/pezevenklik-an%C4%B1lar%C4%B1m%C4%B1-anlat%C4%B1yorum/ Halıdakisperm adlı kardeşimden alıntıdır ve tüm hakları ondadır ;)