Başlangıç

302 20 4
                                    

Sarı saçlı genç hergün olduğu gibi erkenden kalktı. Elini yüzünü yıkadı, yüzünü yıkarken aynaya göz gezdirdi göz altları uykusuzluktan morarmıştı, yüzü çökmüştü resmen. Genç buna pek aldırış etmedi ve banyodan çıktı. Her zamanki iş kıyafetini giydi ve "Hwang Hyunjin " yazan künyesini taktı. Kahvaltı için aşağı indi muhtemelen diğerleri daha uyanmamıştı. Hastanede bir işi olduğu için onları uyandırmadı. Muhtemelen onlarda 2 saat sonra hastaneye geleceklerdi. Genç saate baktı ve geç kaldığını görünce masanın üstündeki sandviçi alıp hızla evden çıktı ve arabasına bindi. Tam da trafiğe denk gelmişti. Kırmızı ışıkta beklerken önüne gelen saçını aynaya bakarak topladı.
-17 Dakika Sonra-
Genç hastaneye gelmişti. Hastaneye diğerlerinden erken gelme nedeni bir hastasıydı. Genç güvenliklere kartını gösterdi ve B bloğuna girdi. Ve hastanın odasının yolunu tuttu. Genç odanın önüne gelmişti. Tam kapıyı tıklatacakken içini bir his sarmıştı. Korku hissi. En son kavga etmişlerdi. Tabii ki Hyunjin onu sakinleştirmeye çalıştmıştı. Onunla kavga etmek istemezdi. Genç cesaretini toplayıp kapıyı tıklattı ve içeri girdi.
"Gider misin? İstemiyorum."
"Beni bi dinle lütfe-"
"Sana gider misin dedim. Kalp kırmayı sevmem."
"Felix..."
Hyunjin bunu dediğinde genç gözlerini Hyunjine çevirdi ve kafasını " Ne var?" anlamında salladı.
"Felix.. Bak ben senin akıl hastası olmadığını biliyorum. Bunu bilen tek kişi benim... Yani benlede kavga edecek misin?"
Diye sordu genç titrek sesiyle.
"Madem bunu biliyorsun... Beni burda tutmalarına neden bir şey demiyorsun? Çünkü sadece bunları diyerek beni rahatlatmaya çalışıyorsun ama olmuyor, beni zorla tutuyorlar. 2 yıldır burdayım.. Hemde haksız yere. Bunları bildiğin halde susuyorsun. Sorun da bu ya Hyunjin."
Genç bunları derken Hyunjin derin bir nefes vermişti. Gene konu buraya gelmişti.
‌"Felix.. Bak senin baban zorla tutuyor sebebini bende bilmiyorum. Bunun için hastaneye yüklü miktarda para veriyor ve seni bırakmıyorlar. Ben sadece hastanede bir çalışanım benim burda sözüm geçmez. Ayrıca o kadar dosyanın içinden senin dosyanı bulduğumda... Felix buraları boşvermen senin için daha iyi. Her ne kadar araştırsam da Babanın seni neden burda tuttuğu hakkında bir fikrim yok."
‌Genç bu cümleleri duyar duymaz derin bir nefes verdi. Ve pencereden manzarayı izledi.
‌"Hyunjin..."
‌"Hm?"
‌"Bana inanıyorsun değil mi?"
‌Genç bunu dediğinde Hyunjin gülümsedi.
‌"Evet inanıyorum. Sana inanıyorum Felix."
‌"Buna sevindim"
‌Dedi ve gülümsedi genç.
‌"Benim şimdi gitmem gerekiyor. Sonra gene geleceğim. Beni 15:43'e kadar bekleyebilir misin?"
‌"Evet beklerim. Hem biraz tek kalmış olurum. "
‌"Görüşürüz Felix."
‌"Görüşürüz Hyunjin."
‌Genç adam gülümseyip çıkmıştı odadan. Odadan çıktığında sırtını kapıya yasladı ve derin bir nefes aldıktan sonra yürümeye başladı. Şimdi ise diğer hastaların yanına gidiyordu.

‌Genç kız koştuğu için dağılan saçlarını durup topladı ve içinden "Ne kadar yorucu bir gün" diye geçirdi. Saçını topladıktan sonra koşmaya devam etti ve hastanın odasına girdi.
‌"Efendim ilaçlarınızı içmelisiniz. Bu ilaçlar sizin sağlığınız için" dedi genç kız iğneyi yaparken.
‌"Efendim ilaçlarınızı için bu iğneler sizin iyileşmenizi yavaşlatıyor. 1 hafta izinli olmak kötü bir fikirdi , hiç bir hemşire de kontrol etmemiş sizi . Ahh! Cidden bu konuyu kaç kez diyeceğim onlara.."
‌Diye söylenmeye başladı genç kız. Sandalyeye oturup Yaşlı adamın sakinleşmesini bekledi.
‌"Ben ilaçları içmek istemiyorum kaç kez söyledim" bunları derken genç kıza hitap etmek için künyesini okumaya çalıştı.
‌"Shin Ryujin efendim" dedi genç kız.
‌Genç kız hastayı daha fazla yormamak adına odadan çıktı ve kendi kendine söylenmeye başladı.
‌"İlaçları içmek istemiyormuş..Peh. Zehir vermiyoruz ya. Cidden biraz daha çalışıp başka bir işte çalışıyor olabilirdim neden burda çalışıyorum ki.."
‌Genç kız uzun koridorda kendi kendine söylenip yürümeye devam ederken arkadaşı Ryujini görmüştü.
‌"Hey Ryujin!"
‌"Woah Dahyun! 1 hafta yoktum beni özledin mi?"
‌"Ahh.. Cidden bu soru mu Ryujin özledim tabii ki!. Sen yokken bir sürü olay oldu ve hepsi birbirinden korkunç olaylardı"
‌İki genç kız kol kola uzun koridorda sohbet ederek yürüyorlardı.

‌"Hadi ama!" Diye söylendi genç adam.
‌"Hey ışığı buraya tutsana ben arkada mıyım? Buraya tut."
‌"Kolum ağrıdı üzgünüm iki saniye dinlendim diye azarlıyorsun beni" Dedi genç adam alayla.
‌"Şu odanın ışıklarını da yapmadılar ya... Koskocaman hastanede bu odada ışık yok şaka gibi!"
‌"Peh! Yeter be şuraya tut ışığı Jisung! Kaç kez dedim!"
‌"Iy iyi be tamam"
‌"Sende şu Felixin eski dosyasını arıyorsun kaç gündür. Hayır anlamıyorum hani sen bulacaksın tamam ama benim kolumun ne suçu var başka birisi tutsun. 3 Gündür kolum ağrıyor Peh!"
‌Genç adam söylenirken Hyunjin sinirli bir şekilde Jisunga baktı ve önüne dönüp işine devam etti.
‌"Öyle bakma yan yan. Şimdi ışığı tutmasam napabilirsin ki? Hiç bir şey. Işığı bırakırım kalırsın ortada. Ben olsam iyi davranırdım Hyunjin."
‌Hyunjin normalde Jisunga böyle minik kavgalarda cevap verirdi ama şimdi vermemişti bunun ardından genç;
‌"Hyunjin?.."
‌"Jisung... Jisung dosyayı buldum!"
‌Genç adam bunları sevinçten zıplarken söylüyordu.
‌"Tanrım sana şükürler olsun daha fazla ışık tutmayacağım. Şükürler olsun...Bari inceleyelim iki dakika kaç gündür arıyoruz sonuçta ne yazıy-"
‌Genç adam tam bunları söylerken bir ses gelmişti. Bu odaya girmek yasaktı.
‌"Hyunjin dosyayı al hemen çıkalım."
‌Genç adam Jisungun dediklerine uyarak dosyayı aldı ve ikiside hızla odadan çıktı.
‌Hyunjinin telefonuna gelen bildirimle Hyunjin hemen gözünü telefona çevirdi.
‌"Pff benim gitmem gerek al dosyayı iyice sakla. Bir hastanın ailesi sorun çıkartıyormuş ona bakmam lazım."
‌"İyi tamam saklarım görüşürüz."
‌"Görüşürüz "
‌Genç kadın sakinleşmeye çalışarak konuştu;
‌"Efendim .. Hastanın bir süre daha hastanede kalması gerekiyor onu alamazsınız. Eğer biraz daha sıkıntı çıkartmaya devam ederseniz güvenliği çagıracağım!"
‌"Peh! Çagırsana ! O benim oğlum ve şimdi onu alacağım."
‌İkili 505 numaralı odanın önünde kavga ediyordu. Yaşlı adam kapıyı açmaya çalışınca Genç kız önüne geçerek;
‌"Beyefendi! Ben az önce ne dedim zorluk çıkartmayın"
‌Yaşlı adam tam kıza vurmak için elini kaldırdığında Genç kız Yaşlı adamın elini tuttu ve Yaşlı adamı iterek yere düşmesine neden oldu.
‌"Peh! Sen kimsin de beni yere itiyorsun?!"
Yaşlı adam bunları derken Genç kızın ismini okumaya çalışıyordu.
"Hwang Yeji. Şimdi birine şikayet mi edecekseniz edin . Umrumda değil."
Genç adam sonunda 505 numaralı odaya yetişerek bir genç kıza bir de yaşlı adama baktı.
"Siz Felixin babasısınız. Neden geldiniz buraya?"
"Oğlumu almaya geldim başka ne için olucak?!"
"Beyefendi siz dalga mı geçiyorsunuz? İstediğiniz zaman bir gerekçe yokken bırakıp bir gerekçe yokken de alamazsınız ve şimdi gidin yoksa güvenlikleri çagıracağım"
Yaşlı adam sinirli adımlarıyla ilerledi.
Hyunjin genç kızı ilk kez görüyordu ve genç kıza bakıp;
"Hwang Yeji.."
"Efendim"
"O adam belalıdır biraz. Adama yaptığınızı gördüm cesaret isteyen bir hareketdi."
Genç kız gülümsedi ve ;
" Bunun gibi bir çok insanla uğraştım-"
Genç kız genç adamın künyesine baktı ve ;
"Hwang Hyunjin. Tanıştığımıza memnun oldum."
"Bende memnun oldum Yeji.."
İkili el sıkıştı ve Genç adam genç kıza şunları dedi;
"Yardımın için teşekkür ederim ben şimdi hastaya bakayım. Görüşürüz."
"Görüşürüz."
Genç adam arabayı sürerken telefonla konuşuyordu ve şunları söyledi;
"Hastaneye geldim efendim şimdi yemekleri teslim edip çıkacağım. Etkisini 2 saat içinde gösterir. Ordan hemen birine yayılsa.. Hastanede yaklaşık 3 saate kaos çıkar Efendim."
"Tamam. Yemekleri teslim ettikten sonra fazla kişiyle iletişime geçmeden çıkmaya çalış."
"Tamam efendim peki şey-"
"Paran hazır. İşini yaptıktan sonra depoya gel ve paranı alıp buradan git."
"Peki efendim."
Genç adam kamyonu park etti ve poşetleri taşımaya çalıştı. Poşetleri taşırken bı kadına rastladı. Genç kadın adama;
"Oh! Poşetler ağır gibi görünüyor isterseniz yardım çağırabilirim."
" Şey olur teşekkürler."
"Rica ederim."
‌"Acaba isminiz neydi hanımefendi?"
‌"İsmim Chaeyoung. Park Chaeyoung."
‌"Teşekkürler Chaeyoung"
‌Genç adam yardım için gelen güvenliklere poşetleri verdi ve olabildiğince hızlı çıktı. Telefonu eline alıp patronunun numarasını tuşladı.
‌"Efendim yemekler teslim edildi ve bende şuan hastaneden çıkıyorum."
‌"Aferin. Paran hazır depoya gel."
‌"Tamam efendim."
‌Genç adam telefonu kapatıp yoluna devam etti.
‌Genç kız kendi kendine şarkı söyleyip yemeği hastaya götürüyordu.
‌"Efendim yemek saatiniz. Çok şanslısınız yemekler çok leziz görünüyor." Dedi ve gülümsedi genç kız. Genç kız hastaya yemeğini yedirdikten sonra odadan çıktı ve öğle molası için arkadaşlarının yanına gitti.
‌"Oh! Hey Chaeyoung!"
‌"Lisa! Cidden çok yoruldum."
‌"Evet herkes yoruldu. Hiç kimse burda çalışmaktan zevk almıyor." Diye ekledi Dahyun.
‌"Ooo Ryujin 1 Hafta sonra seni görmek güzel!"
‌"Senide görmek güzel Chaeyoung. Oh sonunda Yeji de geliyor."
‌"Yanındaki Sana mı?" Diye sordu Dahyun.
‌"Evet" dedi Lisa sessizce.
‌Kızlar tam sohbete dalmışken Chaeyoungun telefonuna gelen bildirimle Chaeyoung telefonu eline aldı ve mesajı okudu.
‌"Chaeyoung hasta fenalaştı hemen gelmen lazım!"
‌...

Hell İn Hospital Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin