episode 14;ı was swimmin'
-레노-
Bilincimi zorlukla korurken, yüzümdeki yaraların sızlaması gözlerimi sürekli kapayıp açmama sebep oluyordu. Canım yanıyordu, Hyunjin ısrar etse de söylemek istemiyordum. Beni düşünmesini istemek çok bencilceydi. Aramızdaki sınırı korumak istiyordum. Arkadaşım değildi, en çok korktuğum arkadaşım olmasıydı. Birine bağlanmak istemiyordum, canını yakmak istemiyordum.
Canını yakmışlardı ve ben bunu yapmak istemiyorum.
Dolan gözlerimi yumdum sıkıca, Felix odasında beni bekliyordu. Bebeklikten beri arkadaştık, her şeyimizi bilir, her sorunda destek olur yardım ederdik birbirimize. Kardeş gibiydik ama aslında kardeş olamayacak kadar da uzaktık. Felix insanlara güvenmezdi, o kişi seni en yakından tanıyan kişi de olsa güvenemezdi. Birkaç gün önce bana da söylediği gibi.
Aslında güvenemediğini biliyordum, içinde aşamadığı çok şey vardı ve güvenememesi normaldi. Ben olayları büyütmeseydim ve bu gerçek bir tartışmaya dönüşmeseydi ne olacağını bilmiyordum. Güvenmiyorum demekle kalmamıştı, bunları demekle kalsaydı bu kadar kırılmazdım zaten. Her zaman dediği şeylerdi çünkü. Kalbime vuran ağrı yüzünden yere çöktüm, birkaç dakika bekleyebilirdi beni.
Kavga ettiğimizde ikimizde birbirimize karşı ağır konuşmuştuk, bildiklerimizden yararlanmış yaptığımız hataları yüzümüze vurmuştuk. Zorla tezgaha tutunup tekrar ayağa kalktım ve yavaş adımlarla Felix'in kapısının önüne geldim.
Tıklatmadan kapıyı açıp içeri girdim. Deri siyah koltuğa oturmuş bana bakıyordu öylece. İç çekip yanına adımladım ve oturup konuşmasını bekledim. "Dediklerin için, pişman mısın?" kavga ettikten sonra hep sorardı, aslında amacı onunla aramızdaki sorunu çözmek isteyip istemediğimi anlamaktı. "Pişmanım," zorlukla yutkundum.
Derin bir nefes aldı, elindeki sigarayı alıp yüzünde parçalara ayırmak istesem de bunu umursamayıp cevap vermesini bekledim. "Özür dilerim Minho." bir elini dizime koyunca gözlerimi kapadım, ağlamak istemiyordum ama o sanki bunun için uğraşıyordu. "Minho." vücudum titrerken hıçkırmamak için çenemi sıkıyordum.
"İsteyerek söylemediğimi biliyorsun değil mi?" dudağım titremeye başladığında, başımı eğip onaylar anlamda sallamıştım. "Özür dilerim." sürekli bu döngüyü yaşamaktan çok sıkılmıştım. Kolumdan tutup ona doğru dönmemi sağladı. Çenemden tutup başımı yukarı kaldırdığında gözlerimi aralamıştım. Yaşlar birer birer yanağımdan süzülürken, "Özür dilerim.." dedim titreyen sesimle.
Titreyen ellerini umursamadan göz yaşlarımı sildiğinde kendimi daha fazla tutamayıp hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Lanet ettim ellerinin böyle titremesine sebep olan kişiye. ona bu denli zarar veren herkesi gözümü kırpmadan öldürmakc istedim. Benden uzaklaşmasına sebep olan şeylerden nefret ediyorum.
Başım Felix'in omzuna düşerken sıkıca tutundum kıyafetine. "Bir daha böyle bir şey olmayacak, söz veriyorum." Felix bu zamana kadar verdiği tüm sözleri tutmuştu. "Özür dilerim." saçlarımı okşayan eller daha çok ağlamama sebep olurken bir yandan uykumu getiriyordu. "Bana bir söz ver," elimi tuttu, "Eğer kavga etmeye başlarsak lütfen sustur beni. nasıl bilmiyorum ama sustur."
Geri çekildi ve başımı koltuğa yaslayıp yanında tuttuğu hırkayı üzerime örttü. "Ağlama." sesi fısıldar gibi çıkmıştı. Biraz daha yaklaştı, kafasını koltuğa yasladı. Gözlerinin içine şişen ve kızarık irislerimle baktım. "Ağlama, yarabantların çıkıyor." başını kaldırıp sabah yapıştırdıklarını çıkardı ve kalkıp masasının çekmesinden yeni bir paket çıkardı.
Birkaç dakika sakinleşmemi bekledikten sonra yanaklarımı kurulayıp tekrar yeni yarabantları yapıştırmıştı. "Özür dilerim," önüme gelen saçları düzletip iç çekti ve yüzümde gezdirdi irislerini. Yorgunluktan gözlerim kapanmaya başlasa da kendimi zorluyordum.
"Hava almak ister misin?" yaklaşık yarım saat Felix'in omzunda dinlendikten sonra onayladım onu. Biz böyleydik işte, bazen birbirini tanımayan iki insanken bazen en samimi kişiler olabiliyorduk. Kabul, bu çok yorucu oluyordu ve bir yerden sonra canını yakmaya başlıyordu.
Kolumdan tutup yavaşça ayağa kalkmama yardımcı oldu. Üstüme hırkasını tamamen giydirdikten sonra şapkasını örtüp saçlarımı düzeltti. Sert biriydi ve kuralları vardı, o kurallara karşı çıkarsak karşısındaki kişiyi önemsemez ve canını yakardı sonra pişman olacağını bildiği halde. İç çekip Felix'in koluna sarıldım hafifçe. İnsanlar beni sevmezdi, ortamdaki kişiler benden uzak durur kaçmak için yer ararlardı.
Ama ben bana iyi davranan kişileri severdim. Felix'i seviyordum, bana güvenemese de benim ona güvenim sonsuzdu. Koluna daha sıkı sarıldım ve gözlerimi kapattım. Elini belime yerleştirdiğinde derin bir nefes aldı.
Ne kadar yorgun ve halsiz olsam da Felix'in aldığı ilaçlae beni ayakta tutuyordu. Uyuşturucuya küçükken başladığım için artık vücuduma fazla etki etmemeye başlamıştı. Hyunjin beni o gün gördükten sonra da içmeyi azaltmaya çalışıyordum. İlk kez bir insanın bakışları altında acınası olduğumu fark etmek o halime dönmeme isteği uyandırıyordu içimde.
"Aldıklarımı aksatmadan içiyorsun değil mi?" soğuk hava vücudumla temas edince hafif titresem de Felix sıcacıktı ve beni yeterince ısıtıyordu. "Aksatmıyorum." aksatmayacaktım da, Felix'in dedikleri benim için değerliydi. Kendisi beni pek dinlemesede sorun değildi.
Başımı omzuna yaslayınca o da başını saçlarımın arasına yaslamıştı. "Çok güzel kokuyorsun." böyle şeyleri hep dediği için eskiye göre artık heyecanlanmıyordum. Gülümsemekle yetindim sadece. "Minho.." sessizdi ve sessiz konuşurken kalın çıkan sesi huzur vericiydi.
"Söylemiyorum ama benim en değerlim sensin. Seni seviyorum." evet haklıydı, sevdiğini her zaman söylemezdi ama söylediğinde de çok özel hissettirirdi. "Bende seni seviyorum." iç çekti. "Dediklerim için tekrar özür dilerim." titreyen ellerini tuttum. Şu an çok nadir olam zamanlardan biriydi.
"Özür dilerim." hafifçe uzaklaştım çillerini izlemek için, Felix'in çillerini izlemeyi seviyordum. İrislerimiz buluştuğunda titrekçe bir nefes verip tekrar başımı omzuna yasladım ve güvenli kolların arasında, güzel kokusuyla huzurlu bir uykuya daldım.
****
ikisinin arasindaki bag suanlik ask degilsede cok guclu. bebeklikten beri tanistiklarindan onlar icin bu davranislar cok normal. eskiden daha da samimiydiler ama aile sorunlari yuzunden farkli seyler çıktı ortaya. aslinda disaridan cok soguk gibi duruyorlar ama bir o kadar yakinlar birbirlerine sadece gostermeyi tercih etmiyorlar. Eskiden yazdığım bir fic ve sonlarda sacmalasamda duzeltemiyorum tekrar silip yazmam gerek lütfen anlayıs gosterin iki yıl önceki aklımla şu an ki aklım bir değil. umarim bolumu severek okumussunuzdur.
hepinizi seviyorum öpüldünüz😽