20. Bölüm | Benimsen Benimsindir, Kusura Bakma Kimseyle Paylaşamam!

337 19 6
                                    

      "Deniz enişte!" lafının ağzından çıkmasıyla ellerini ağzına kapatması bir oldu ama duymaması gereken kişiler çoktan duymuştu. Annem şaşkınlıkla yüzüme bakıyordu. Üzerimde hissettiklerim ise babamın delici bakışlarından başka bir şey değildi...

      "Enişte mi?" dedi babam ne olduğunu anlayamadığım bir ses tonuyla.

      "Enişte mi? Enişte mi dedim ben! Ay babacım erişte diyecektim yanlış söylemişim! Deniz abi bana hep erişte alır da ondan hep Deniz erişte ya da erişte Deniz derim!" diye saydırmaya başladı Burcu.

      "Evet baba, Deniz Abisi, Burcu'ya hep erişte aldığından adı erişte kaldı, değil mi erişte!" diye dürttüm Deniz'i dirseğimle.

      "E-evet efendim! Ben enişte, aman erişte!" dedi Deniz kekeleyerek.

      "Geçelim içeri önce," dedi babam ve salona yöneldi. Burcu ve Yekta yanaklarının içlerini ısırıp bize 'öldünüz' bakışları atmakla meşgullerdi. Şu an bunlara aldıracak ne vaktimiz ne moralimiz ne de aklımız vardı açıkçası, o yüzden fareli köyün fareleri gibi babamın peşinden salona gittik. Babam tekli koltuğun birine, annem diğerine oturmuştu. Ayşegül ve Yekta ikili kanepeye geçerken biz üç suçlu, teşbih gibi dizilmiştik küçücük kanepeye.

      "Kim doğruları anlatacak bana?" dedi babam ifadesiz bir tonla.

      "Babacım vallahi erişte diyorum Deniz Abi'ye!" diye atıldı Burcu lafa.

      "Gerçekten baba! Deniz, Yekta'nın küçük kuzeni! Bakma böyle direk gibi durduğuna, daha on sekizini yeni doldurdu!" diye eşlik ettim yalanımıza.

      "Çok zeki iki kız yetiştirdik diye övünüyordum Recep, baksana ikisi de birbirinden beter çıktı!" diye güldü annem.

      "Beni ablam aptal etti kafama vura vura anne! O yüzden elin abilerine erişte diyorum!"

      "Burcu, bırak şimdi şu erişte muhabbetini. Yekta, sen doğruyu söylersin oğlum güveniyorum sana. Kim bu erişte, söyle bakalım," dedi babam.

      Sesi sakindi ya da değildi ama bildiğim tek şey Recep YALÇIN'ın tuhaf sessizliğiydi. Lisede sevgilim olduğunu sanıp evde minik bir kıyamet koparan adam şimdi sessizce karşımda oturuyordu. Az sonra "Gel evladım! İki kızım vardı, şimdi birde oğlum oldu" diyecek gibi bakıyordu ya da ben bugün harbiden Şeker Kız Candy yutmuş gibiydim.

      Yekta birkaç saniye bize baktıktan sonra çaresizce başını iki yana salladı ve kendisini babama doğru döndürüp ellerini kucağına koydu. İki kez boğazını temizledikten sonra benim ölüm fermanımı okumaya koyuldu. Pis Yekta!

      "Recep Amca, erişte aslında sizin damadınız."

      "Onu anladım, neyin nesi onu anlat sen bana!"

      "Sizin mağazanın mal aldığı fabrikanın gelecekteki patronu, doğma büyüme buralı ve Elif'ten bir yaş büyük. Ama sizi temin ederim güvenilir bir adam. Elif'e karşı herhangi bir kötü hareketi olmadı, hatta aklından bile geçmez. Zaten siz kızınızı bizden iyi tanırsınız, kötü biri olsaydı Deniz ilk baştan biterdi ilişkileri."

      "Niye burada? Siz hep burada mıydınız?"

      "Bugün yıl dönümleri olduğundan Elif bizi davet etti, hatta mutfağa gidip çıkan bulaşıklara bile bakabilirsiniz."

      Babam çenesini ovuşturup başını salladı. Allah'ım ev dar geliyordu! Resmen koca evin içine sığamıyor, arkama bile bakmadan kaçıp gitmek istiyordum.

Son ÖpücükHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin