12

759 53 18
                                    

3 hafta sonra

"Alo Caner."

"Abla hemen buraya gelmen lazım."

Ender elindeki dosyayı masaya bırakıp sandalyesinde geriye yaslandı. "Ne oluyor Caner?"

"Halit öldü."

Ender'in dudaklarına kibirli bir gülümseme kondu. Ama aklına Erim geldiğinde hızla ciddi yüz ifadesine geri döndü. "Erim yanında mı? Nasıl?"

Caner ablasının şaşırmamasına şaşırırken sorularını cevapladı. "Erim evde Zehra'da yanında. Bende karakoldayım."

"Ne işin var karakolda Caner? Erim'in yanına git ben gelene kadar da yalnız bırakma onu."

"Ablacığım sen neden sana evde ekmek yok demişim gibi davranıyorsun? Halit diyorum hani ak saçlı adam var ya işte o öldü. Öldü."

"Caner başımı şişirdin yine. Öldüyse öldü. Allah rahmet eylesin ne diyeyim?"

"Mesela nasıl öldü diye sorabilirsin ablacığım."

Ender gözlerini devirdi. "Kalp krizi değil mi?" Aklına direkt Şahika tarafından zehirlenerek öldürüldüğü geldiği için konuyla ilgili en ufak bir merakı yoktu.

"Hayır abla hayır. Merdivenlerden düştü. Bende o yüzden şuan karakoldayım. Yıldız ve Şahika ifade veriyor."

Ender'in tek kaşı havalandığında yaslandığı yerden doğruldu. "İkisi mi itmiş yani?"

"Kaza diyorlar. Bilmiyorum. Kaya ilgileniyor."

"Neyse tamam ben çıkarım yola. Sende hemen Erim'in yanına gidiyorsun. Sana ne Yıldız'dan Şahika'dan. Yesinler birbirlerini."

"Peki abla, peki."

Ender bir şey söylemeden telefonu kapattı. Derin bir nefes alıp ayaklandı. Eşyalarını toparlayıp kabanını giyindi. Odadan çıktığında Kenan ile karşılaştı.

"Kenan seni gördüğüm iyi oldu. Benim İstanbul'a dönmem gerekiyor."

"Bir sorun mu var?"

"Halit vefat etmiş. Oğlumun yanında olmam lazım."

"Şaşırdım. Başın sağ olsun. Bir hastalığı falan mı vardı?"

"Hayır yoktu. Bende tam bilmiyorum nedenini gidince öğreneceğim."

"Tamam ben seni tutmayayım o zaman."

"İşleri İstanbul'dan da yürütürüm. Kuşkun olmasın."

"Sen işi düşünme şuan. Oğlunun sana ihtiyacı var."

"Teşekkür ederim. Görüşmek üzere.

"Görüşürüz."

Ender adamın yanından geçip şirketin çıkışına doğru ilerledi. Çıktığında arabasına bindi ve kaldığı otele gidip eşyalarını topladı. Ardından havaalanına gidip uçağa bindi. Kısa sürede İstanbul'a vardığında taksiye bindi. Önce kendi evine gidip bavullarını bırakıp ardından tekrar taksiye bindi.

Yalının önünde taksiden inip içeriye doğru yürüdü. Kapıyı çaldığında Aysel kapıyı açtı. "Ender Hanım. Hoş geldiniz. İyi ki geldiniz. Buyurun." Aysel Ender'i gördüğünde çok rahatlamıştı. Çünkü olanlardan dolayı herkes gergin bir şekilde bir tarafa dağılmıştı. Ender'in herkesi toparlayıp düzene sokmasına ihtiyaç vardı.

"Merhaba Aysel. Erim ve Zehra nerede?"

"Erim odasında. Zehra Hanım ve kardeşiniz salonda."

Ender kafasını sallayıp salona girdi. Caner ablasını gördüğünde rahatlamış bir nefes verip şükreder gibi konuştu. "Abla tam zamanında geldin."

ben seni arayamam | enkayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin