32

847 49 32
                                    

Savaş konuma yaklaşmaya başladığı sırada yanından geçen arabayla neye uğradığını şaşırdı. Çünkü bu araba tanıdığı birine aitti. Ender...

"Allah kahretsin." Arabayı yavaşlatıp hemen telefonundan evin çevresinde onu bekleyen adamını aradı.

"Turgay plan iptal. Geri çekilin hemen."

"Ne oluyor abi?"

"Ender geliyor. Beni görmemesi lazım. Biraz uzaklaşıp izlemede kalın. Olur da Ender'e zarar verilmeye kalkışılırsa müdahale edeceksiniz."

"Tamam abi tamam da nereden öğrenmiş ki? Hani hiçbir şeyden haberi yoktu."

"Turgay sesini kes işine bak hadi abicim hadi." Telefonu direkt kapattı.

Başka bir ara yola girip kadının arabasından uzaklaştı. Bir süre etrafta dolanıp en sonunda evi uzaktan görebileceği bir yerde durdu.

Görüş alanında Ender'in arabası vardı fakat kendisi yoktu. Gergin bir şekilde beklerken dayanamayacağını anlayınca arabadan indi ve eve doğru yürüdü.

Yaklaştıkça Ender'in evin yan tarafındaki çitlerin oradan bahçeye baktığını gördü. Bulundukları yer şehirden uzak orman içinde bir yerdi. Savaş biraz daha yaklaşıp bir ağacın arkasına geçti.

Ender'in yüz ifadesini göremese de kötü olduğunu vücut hareketlerinden anlamıştı. Bahçede muhtemelen keyif yapan üvey babasını izliyordu. Birkaç dakikanın ardından Ender yalpalayarak evden uzaklaşmaya başladı.

Hareketleri sarhoş gibiydi. Eli ayağı titrediği belli oluyordu. Arabasına vardığında ellerini kapıya koyarak destek aldı. Bu sırada Savaş artık kadının yüzünü daha net görüyordu. Gözlerindeki yaşları gördüğünde kalbindeki sızıyı hissetti. Tam şuan gidip kadına sımsıkı sarılmak istiyordu. Ama yapamayacağını bildiğinden gergin bir şekilde dişlerini sımsıkı bastırdı.

Ender en sonunda arabanın kapısını açıp içeri oturdu. Kolunu uzatıp kapıyı kapattı. Elleri yüzünü bulduğunda hala baş dönmesi devam ediyordu. Kulağındaki çınlamaya ek olarak gözünün önüne gelen geçmişinden de kurtulamıyordu.

Tiksinerek ellerini boynuna sürttü. Daha sonra kollarını sıktı. Cengiz'i yıllar sonra canlı canlı ve mutlu bir şekilde görmek kadını dağıtmıştı. Onun vücuduna dokunuşlarını hatırlamış ve midesi bulanmaya başlamıştı. Tıpkı yıllar önce tekrarladığı gibi yine o kelimeyi fısıldamaya başladı. "Dokunma... dokunma... dokunma..."

İş yemeğinden dönen Kaya hala Ender'in eve gelmediğini görünce telefonunu çıkarıp onu aradı. Uzunca bir süre çalmasına rağmen açılmadığında telefonu kulağından indirip kapattı. "Açmadı yine. İşi çıktı herhalde. Sen uyu Caner ben beklerim."

"Tamam abi. Bir şey olursa seslen."

"Tamam." Caner yukarı çıkarken Kaya bir içki doldurup koltuğa oturdu. Kadehin son yudumunu da içtiğinde sehpaya bıraktı. Eliyle yüzünü ovuşturup gelen uykusunu dağıtmaya çalıştı. Ayağa kalkıp salonda birkaç adım attığı sırada araba sesi duydu. Hemen kapıya yöneldi ve açtı.

Ender'in arabasını gördüğünde içi rahatladı. Ender daha arabadan inmeden adamın kapının önünde onu izlediğini görünce saçlarını düzeltip derin bir nefes aldı. Dikiz aynasından kendine baktı. "Her şey yolunda Ender. Çok iyisin. Hiçbir sorun yok."

Arabadan inip eve doğru ilerlerken hafifçe gülümsemeye çalıştı. "Ne o? Hasretimden prangalar mı eskittiniz Kaya Bey?"

Kaya'da gülümsedi ve yanına gelen kadının beline kolunu sardı. Diğer eliyle de kadının yanağını okşadı. "O kadar özledim ki prangalar bile dayanamadı." Yanağından öpüp geri çekildi. "Neredeydin? Ben eve geleceksin sanıyordum."

ben seni arayamam | enkayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin