15

831 56 13
                                    

Caner ellerini yüzüne kapatıp kollarını dirseğine dayamış bir şekilde hastanenin bekleme koltuğunda oturuyordu. Sakinleşmeye çalışıyordu fakat etrafında gelişen olaylar buna pek izin vermiyordu.

Beş altı saat önce Ender'i iç kanama yüzünden ameliyata almışlardı. Ameliyata girdiğinde Caner ve Emir henüz daha yeni hastaneye gelmişlerdi. Yaklaşık iki saat süren ameliyat sonrasında doktor ameliyatın başarılı geçtiğini söylese de iyileşmenin zaman alacağını belirtti. O sırada Yıldız, Zehra, Lila ve hatta Zerrin dahi hastaneye geldi. Herkes bu saldırıyı şok içinde karşılamıştı.

Ender yoğun bakıma alındıktan sonra da herkes bir kenara geçmiş sessizce kadının uyanmasını beklemeye başlamıştı. Ta ki Şahika'nın Erim ile birlikte hastaneye gelmesine kadar. Caner kadını görünce delirip üzerine saldırmaya çalışmıştı. Şahika Caner'in bu yüzünü ilk defa gördüğünden neye uğradığını şaşırarak tepkisiz kalmıştı.

Çünkü kızarık gözler ve sinirden boynundaki damarların belirdiği bir görüntü onun bu zamana kadar tanıdığı Caner'e çok uzak bir görüntüydü. Ayrıca kadını açık açık tüm nefretiyle tehdit etmesi de cabasıydı. "Eğer ablama bir şey olursa seni kendi ellerimle öldürürüm." 

Bunu söylediğinde Kaya araya girmek istedi fakat bu sefer o da Caner'in öfkesiyle karşı karşıya kaldı. "Ablamın hayatıma tekrar girdiğinden beri defalarca ölümden döndü. Hepsi de senin yüzünden. Kardeşini de al defol git artık hayatımızdan."

Bu ağır sözlerle Kaya donakalmış tepki verememişti. Caner gibi birinin bu denli kontrolden çıkması beklemediği bir durumdu. Adamın gözlerinden bir anlık Ender Çelebi hırsı gelip geçtiğini çok net bir şekilde görmüştü.

Ardından araya Yiğit girmiş ve hakkında konuştuğu kişilerin onun annesi babası olduğunu hatırlatmıştı. Bu sayede Caner geri çekilerek bir kenara oturmuş ve herkesle iletişimini koparmıştı.

Bu karmaşanın üzerinden on dakika kadar bir süre geçtiğinde herkesin nabzı bir nebze olsa düşmüştü. Kaya bu sırada Yiğit'e Erim'i işaret ederek onunla ilgilenmesini istedi. Ardından yerinden kalkıp koridorun sonunda kenarda duran kardeşinin yanına gitti. Kolundan tutup o koridordan çıkardı. Biraz ilerleyip başka bir araya girdiklerinde etrafta kimsenin olmadığını görünce kadının kolunu serbest bıraktı.

Kaşları çatık bir şekilde bir süre konuşmadan kardeşinin yüz ifadesini izledi. Şahika bu sırada herkes tarafından suçlanacağını bizzat gördüğü için bakışlarını yumuşatmaya çalıştı. Abisinin yanında olmasını istiyordu.

Sonunda adam kelimeleri toparlayıp sesini derinlerden bulup çıkardı. "Bu zamana kadar her konuda arkanda durdum. Hatta..." sesini fısıltı haline getirip devam etti. "Birini öldürdüğünde bile."

Elini tekrar kardeşinin koluna attı. Sert bir şekilde kendine doğru çekti. "Eğer Ender'e bunu sen yaptıysan..." Kafasını hırsla aşağı yukarı sallayıp devam etti. "Bende kalan son hatırın annemizin isteğini de siler atarım. Dört duvar arasına girersin ve inan bana oradan çıkmaman içinde elimden geleni yaparım."

Ses tonu hareketlerine tezat bir şekilde aşırı sakindi. Zaten adamın gözünün önünden sevdiği kadının o halleri gitmiyordu. Bedeni oradaydı ama ruhunun varlığını hissettiğinden emin değildi.

Şahika abisinin bu kadar ciddi olmasına karşılık ilk defa geri dönüşü olmayan bir yola girdiklerini fark etmişti. Abisini kaybetmesi an meselesiydi. Bu farkındalıkla telaşlı bir şekilde kendini savunmaya geçti. "Abi yemin ederim benim hiçbir alakam yok. Ben o seninle birlikte diye sizi ayırmak için uğraştım. Tamam bunu kabul ediyorum. Ama şuan böyle bir şey yok ki. Neden Ender'i öldürmeye çalışayım?"

ben seni arayamam | enkayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin