kızıl saçlı ve çilli çocuğu görünce duraksadı scara. daha fark edilmemişti bu yüzden hemencik döndüğü köşenin ardına saklandı ve sesli bir nefes bıraktı. ne olursa olsun, bugün ajax'tan olabildiğince kaçacaktı. dün yaptığı şeyi düşündükçe midesine kramp giriyordu. nasıl bu kadar aptal olabilmişti?
kafasını ileri doğru uzattığında ajax'ın bir arkadaşıyla konuşmakta olduğunu görmüştü. yumuşak görünen kızıl saçlarıyla orada dikeliyordu, bir kolunu duvara yaslamıştı. üzerindeki sweatshirt onda bile bol duruyordu. tasasızca sohbet ediyor gibiydi, şirin gülüşü sık duyuluyordu. arkası dönüktü scara'ya, acaba bugün antrenmanı var mıydı?
kafasını geri çektiğinde aether ile yüz yüze gelmesi bir olmuştu. aether elindeki elma suyu kutusunun dibinde kalanları içebilmek için paketi buruşturuyordu. "günaydın." dedi scara'ya. gün mü aydındı? scara başını kuma sokmak, yerin dibine girmek, geberip gitmek istiyordu. ancak yalnızca bıkkın bir ifadeyle "günaydın." demişti kafasını ardındaki duvara yaslarken. bu olandan kimseye bahsetmeye niyetli değildi.
aether başını ileri uzattığında ifadesi aydınlanmıştı. "şu ajax mı?" sorduğu soruyla scara kafasını o yöne çevirdi. "evet, sınıfta sınıf arkadaşını görmen ne kadar da ilginç değil mi?"
aether scara'nın iğneleyici konuşmasıyla gözlerini ona çevirmişti. karşısındaki kız üç buçuk yıldır sınıf arkadaşıydı ama hâlâ bazen onu anlamakta güçlük çekiyordu. gözlerini kısıp nükteli nükteli söylenmesi için tek bir sebep arıyordu gözleri. "senin için ilginç herhâlde. burada saklandığına göre." aether yüzünde eğlenen bir ifadeyle söylemişti bunu. scara gözlerini daha da kısıp parmağını aether'e salladı. "sakın-"
"hey ajax! günaydın!"
scara aether'in sözleriyle yüzünü buruşturup kaldırdığı elini bir yumruk yaptı ve dudaklarını birbirine bastırdı. kollarını kavuşturmuştu şimdi, ifadesi her zamanki kadar huysuzdu.
ajax duvarın ardından çıkıp geldiğinde aether'e ve duvara yaslanan scara'ya kısa bir bakış atmıştı. "günaydın, bir sorun mu var?" gözlerini yeniden scara'ya çevirip üzerinde biraz daha tuttuğunda scara bakmaya niyetli olmadığı yüze sonunda dönüp bakmıştı. ajax'ın dudak kenarları tirerken scara'nın kaşları an be an çatılıyordu.
gerilen hava karşısında aether boş elma suyu kutusunun dibini höpürdetmişti. "sizin aranızda bir şey mi oldu?" scara ajax'a uyaran bakışlar atmayı sürdürürken ajax keyifli görünüyordu. ajax işi o kadar da ilginç bulmuyordu aslında, sarhoş olup saçmalamak doğal bir durumdu. ama scara'nın tepkileri işi ilginçleştiriyordu. onu avucunda tuttuğunun bilinciyle kafasını çevirip aether'e baktı.
"ikimiz dışında birini ilgilendiren bir şey olmadı."
aether mesajı gayet net aldığını düşünerek kaşlarını kaldırmış ve kaçar gibi sınıfın içine girmişti. aether gider gitmez scara gözlerini ajax'a çevirdi. "scara sarhoş olup bana yazdı desen daha iyiydi."
ajax ellerini ceplerine sokup mırıldandı. "söylesene tişörtlerle ilgili o söylediklerin de neydi?" scara kendisine bakan derin mavi gözlerle tek kaşını kaldırdı. mümkün olsaydı bu konuşmayı yapmazdı ama yapacaksa da karşısındaki dallamaya boyunun ölçüsünü vermeliydi. "ne duymayı bekliyorsun?"
"nefretinin nedenini." ajax bu sözleri söylerken konuşmasında tuhaf bir ima, biraz alay seziliyordu. scara kollarını çözüp ajax'ın karşısına geçti ve işaret parmağını onun göğsüne yasladı. "tam olarak bu." dedi dudağının kenarı iğreti ile yukarı kalkarken. "kalın kafalısın, irisin, sinir bozucusun, basketbol oynuyorsun, saçların bir tuhaf duruyor... sadece olduğun şey, katlanılmaz duruyor."
ajax scara konuşurken yalnızca her bir kelimede biraz daha göğsüne bastırılan parmağa bakıyordu. scara gözle görülür derecede hoş ellere sahipti. siyah ve koyu mor ojelerle süslenmiş tırnakları, gümüş yüzükler takıştırdığı incecik parmakları vardı."vay canına..." dedi sakin sakin ajax. kafasını doğrultup kızın gözlerinin içine baktı. tuhaf bir his, gözlerindeki bir alev yüzünden tüyleri diken diken olmuştu. yüzünde hoş bir gülümseme vardı şimdi. "hiç bu kadar tutkulu nefret eden birini görmedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i've got my eye on you [childe x fem!scara]
Fiksi Penggemarscara: senden nefret ediyorum. suratındaki o iğrenç ter damlalarını tişörtünle silmek zorunda mısın? -semi text trope: she fell first, he fell harder. (kedi scara içerir.)