Tokyo卍Revengers • 505 •

• 1 •

𝘚𝘰𝘮𝘦𝘰𝘯𝘦 𝘸𝘳𝘰𝘵𝘦 𝘵𝘩𝘪𝘴 𝘴𝘰𝘯𝘨 𝘣𝘦𝘧𝘰𝘳𝘦
𝘈𝘯𝘥 𝘐 𝘤𝘰𝘶𝘭𝘥 𝘵𝘦𝘭𝘭 𝘺𝘰𝘶 𝘸𝘩𝘦𝘳𝘦 𝘪𝘵'𝘴 𝘧𝘳𝘰𝘮

.

.

Lorrein Ryuguji 18 yaşına yeni girmiş genç kızdı. İlgi alanları karışıktı. Hem bale yapmayı hemde nunchaku kullanmayı severdi.

Abisi Ken Ryuguji ile yıllar önce katıldıkları Toman çetesinde yardımcı liderlerdi.

Toman yıllar içinde büyümüş ve tüm Tokyoya hükm etmeye başlamıştı.

Tek bir çete dışında hepsini yenmiş ve kendilerini büyütmüşlerdi.

Çete işlerinden kazandıkları paralarla Ryuguji kardeşler kendilerini genelevden kurtarmış ve yeni hayat kurmuşlardı.

Lorreinin 2 yakın arkadaşı vardı. Emma Sano ve Baji Keisuke. İkisi ile de çok iyi anlaşırdı ve hep dertlerini onlara anlatırdı.

Derdinin ne olduğunu mu merak ediyorsunuz? Tabii ki Manjiro Sano.

O şımarık velet tanıştıkları günden beri serseriler için yeni bir çağ yaratmak hayalinden bahsetmiş durmuştu.

Tek ilgi alanı çeteydi. Asla dönüp te aşk işleriyle uğraşmayı akıl edememişti.

Çoçukluklarından beri ondan hoşlanan ve asla ona açılamayan Lorrein hep acı çekmişti.

Mikeyin kendisi ile ilgilenmediğini biliyordu. İtiraf etse bile Mikeyin hayır diyeceğini ve aralarının açılacağını da biliyordu.

Böylece senelerce platonik kalmayı yeğlemişti.

Emma ve Draken bir süredir çıkıyorlardı.

Lorrein onlara bakıp hem mutlu oluyor hemde kendisi için üzülüyordu.

Emma Mikey ile Lorreinin arasını yapmayı defalarca denemişti ama Mikey asla yanaşmamıştı.

Lorreini hep arkadaş gibi gördüğünü ve daha ötesine geçmeyeceğini söylemişti.

Neden o şımarık velette takılı kalmıştı ki tanrıça gibi kız?

Baji ona hep Mikey gibi mal heriften vazgeçmesini söylemişti. İsterse tüm erkekleri elde edebilecek çekiciliğe sahipti.

Ama başka erkekler hiç ilgisini çekmemişti.

O siktiğimin Mikeyini istiyordu işte.

Sadık birisiydi ve öylece sevdiğinden vazgeçemiyordu.

Neden çoçuktan hoşlanmaya başladığını bile hatırlamıyordu.

Çok uzun zaman önceydi. 7 sene kadar.

Ara sıra Mikeyin tek gecelik ilişkilerini Drakene anlattığını duymuştu ve acı çekmişti.

Bu akşam da onlardan biriydi.

Konuşmalarını duymuş ve kendini Shibuyanın barlarından birine atmıştı genç kız.

Mekanların hepsi Tomana ait olduğu için sorun yoktu.

Barın karşısında oturmuş önündeki likör bardağın ile bakışıyordun.

İçmeye hep hafif alköllerden başlardın. Böylece sarhoş olmak zevkli olurdu.

Arkada çalan son ses enerjik müzik dikkatini çekmiyordu. Kafasının sesini susturuyordu ya, yeterliydi.

Derin bir iç çektin ve bardağı dikledin.