5

224 42 35
                                    

"burası ilaç bölmesi," dedi emily, altkattaki kolidorun girişine yakın bir bölmeyi göstererek. "her gün belirli saatlerde ilaç almanız gerek. unutma ihtimalinize karşı ben hepinize haber ediyorum. anlaştık mı?"

başıyla onayladı hyunjin. kadın bölmenin yanındaki minik iki kanatlı kapıdan geçip bölmenin arkasında bir şeylerle oyalandı. aşağısı açık cam bölmenin ardında duran hyunjin merakla bakışlarını kadında gezdiriyordu. o an kendi kendine ne kadar da sakin olduğunu düşündü. ne kadar da çabuk kabullenmişti bir hasta olduğunu. bir alzheimer hastası olduğunu. bu o kadar çabuk kabullenecek bir şey miydi? yoksa hastalığın getirdiği bir rahatlık mıydı? ya da hyunjin kendisinin bile farkında olmadan vücudu bu duruma yıllar içinde çoktan alıştığı için miydi?

"al bakalım." emily'nin sesi hyunjin'i düşüncelerinden ayırdı. cam bölmenin açık olan kısmında, minik bir kapta bir kaç ilaç gördü. kabı eline aldı ve hafif sallayarak içindeki ilaçlara göz gezdirdi. "bunlar ne için?" diye sordu bakışlarını ilaçlardan çekmeden. kadından ses gelmediğini farkedince bakışlarını ona çıkardı. "uyumana yardımcı olacaklar. iyiliğin için, fazlası değil." dedi kadın.

hyunjin, minho'nun odasında gördüğü saati hatırladı. "ama daha gün ortasındayız." dedi. "uyumama gerek yok ki."

kadın derin bir nefes aldı. "hadi hyunjin, lütfen. zorluk çıkarma ve ilaçlarını al." dedi. sesindeki yorgunluk insanın da yorulmasını sağlıyordu sanki.

"ama.." dedi hyunjin. lafını bitiremeden kolidorun diğer ucundan gelen felix'i gördü. cam bölmenin yakınında durdu ve duvara yaslandı. bir hyunjin'in elindeki ilaç kabına bir de genç oğlana çevirdi bakışlarını. turuncu saçlarını geriye taradı ardından. "baya geciktin ilaçları almak için." dedi sakin bir tonda. "daha fazla gecikmeden alsan iyi olur." hafif hyunjin'e taraf eğildi ve bir elini dudaklarının kenarına koyarak fısıldadı. "yoksa etkisi pek iyi olmuyor, benden söylemesi." dedi göz kırparak.

"ne fısıldıyorsun orada felix?" dedi emily.

"hiç, hiç." dedi felix ellerini iki yana açıp teslim olduğunu belli eden bir ses tonunda konuşarak. "gel." dedi hyunjin'e ithafen.

"ilaçlarını alması gerek." dedi emily.

"içerde alır." diye üsteledi felix.

"kuralları biliyorsun felix." dedi kadın sesindeki hafif kızgınlığı belli ederek. "ilaçları aldığını görmem gerek."

"iyi tamam." dedi felix.

hyunjin cam bölmenin altında duran bir bardak suyu aldı ve tereddüt etse de ilaçları başına dikti. ardından kabı ve bardağı yerine bıraktı. "işte oldu." dedi felix. "şimdi gidebiliriz." adımlarını bölmeden uzaklaşmak için atacakken emily'nin sesini duydu. gözlerini devirmeden edemedi. kadına gıcık oluyordu.

"ağzını aç hyunjin." dedi kadın düz bir sesle.

"efendim?" diye yanıtladı hyunjin. tam olarak anlayamamıştı.

"ilaçları yutup yutmadığını kontrol etmem gerek." dedi kadın.

hyunjin bir kadına bir de felix'e baktı. "buna gerek var mı?" dedi.

"evet." dedi kadın düz bir tonla.

işkence gibi geçen dakikaların ardından sonunda emily hyunjin'in ilaçları yuttuğundan emin olmuştu ve ikiliyi rahat bırakmıştı. felix kendinden uzun olan gence aşağıdan yukarı baktı. rahatsız görünüyordu. yıllardır bu rutini görüyordu ama her seferinde unutması ve yeniden yaşaması, bünyesi için zor oluyordu.

"bunu hep yaşıyor musunuz?" diye sordu hyunjin.

"her gün." diye yanıtladı felix. "can sıkıcı değil mi?"

forget me not | hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin