Bölüm 8

1.4K 100 65
                                    

Harry, Draco'yla barıştıklarını zannetmişti. Ta ki yaklaşık bir haftadır Draco'nun Harry'ye cevap vermemesinden sonra, Harry bu düşüncesinden vazgeçti. Draco, Harry'ye sabahları günaydın; geceleri ise iyi geceler bile demiyordu. Ne olmuştu buna böyle?! Draco yetmezmiş gibi bir de Yeşil elması onunla konuşmuyordu. Sahi ona ne olmuştu?

H- Seni özledim. Bu aralar fazla konuşmuyorsun benimle:( Küs müyüz?

Draco gelen bildirimle irkildi. Harry den gelmişti. Zaten başka kimse kayıtlı değildi.

D- Yok, küsmedik. Hem ben sana neden küseyim ki?

H- Bilmem. Eğer konuşmak istersen ben hep buradayım. Bir şey yok dimi?

D- Yok, hayır. Ne olabilir ki, turtam? Sadece bu aralar derslerim çok yoğun o kadar.

Draco bile bile yalan söylemişti. Ne yapsaydı? Turtam dediğim kişi aslında oda arkadaşım ve düşmanım Harry Potter yani sensin, mi demeliydi?

H- Takma kafana. İnanıyorum ben, sen çok başarılısın.

Draco hafifçe gülümsedi. Git gide Harry'ye aşık olmaya başlamıştı. Hatta olmuştu bile. Sadece duygularını gösteremiyordu o kadar.

D- Teşekkür ederim. Sen de öylesin:)

H- :)

Draco telefonunu cebine attı. Ve düşünmeye başladı. Harry'yi düşünüyordu. Gerçekleri öğrendiğinden beri Harry'yi düşünüyordu. Daha doğrusu; Turtasıyla konuşmaya başladığından beri sadece onu düşünüyordu. Ama yanına gitmeye cüret edemiyordu. Onu reddedeceğinden korkuyordu. Onunla dalga geçeceğinden, onu sevmeyeceğinden, bir daha asla onunla konuşmayacağından... Draco ne yapması gerektiğini bilmiyordu.

***

Harry her zaman ki gibi odaya Dracodan önce gelmişti. Gerçi Draco odaya sadece uyumak için gelir sabah da erken bir saatte giderdi. Gün içinde de görüşmezlerdi zaten. Kapı çaldı.

''Girebilirsin, Herm,'' dedi Harry.

Bu saatte Harry'nin yanına genelde Hermione gelirdi. Arada bir Ron da gelirdi. Ama o genelde uyumak ve yemekle meşguldü.

''Draco?''

''Başka birini bekliyorsan çıkabilirim, Harry.''

Harry şaşırmıştı. İlk defa kendi ismini onun ağzından duymak garip hissettirmişti.

''Hayır- sadece... Bir dakika ya. Bir haftadır neredesin sen?''

Draco bu soru karşısında afallamıştı.

''Anlamadım?''

''Ne demek anlamadın? Önce kibar davranıyorsun, sonra çekip gidiyorsun. Sadece geceleri uyumaya geldiğinde gölgeni görüyorum. Şimdi yine çıkıp gelmişsin ve kibar davranıyorsun. Bir yerinde mi dursan artık?!''

Draco Harry'nin sözleri karşısında ne diyeceğini bilemiyordu. Haklıydı. Resmen onunla oyun oynuyordu. Artık gerçekleri söylemenin vakti gelmişti.

''Harry öncelikle senden özür dilerim. Ne desen haklısın ama benimde kendi çapımda geçerli sebeplerim var. Biraz konuşsak olur mu?''

Bu sefer afallama sırası Harry'deydi. Dracodan hiç böyle bir tepki beklemezdi.

''Peki, konuşalım. Geç şöyle.''

Birlikte Harry'nin yatağına oturdular.

''Harry,'' diye söze başladı.

Ardından ''Ya da Turtam,'' ekledi.

''T-Turtam mı?''

''Bir hafta önce yani seninle anlaşma yaptığımız günün sabahı. Sen banyodaydın. Ben de kalmıştım. Kalktığımda sana yani turtama günaydın mesajı atmak istemiştim. Sonra senin masandan bir ses geldi. Ayağa kalktığımda telefonunda bir mesaj gördüm. Bu benim az önce attığım mesajın aynısıydı. İlk gördüğümde böyle bir şey olmasına imkan vermemiştim. Hemen kendi telefonumu aldım ve başka mesajlar atmaya başladım. Gördüklerimin hepsi gerçekti. Sen benim turtamdın.''

Draco biraz duraksamanın ardından, ''bunu sana daha önceden söylemediğim ve seninle oyun oynuyormuş gibi gözüktüğüm için özür dilerim,'' dedi.

Draco, ''Eğer beni bir daha görmek istemezsen seni anlarım,'' deyip ayağa kalkamaya yeltendi.

Harry duydukları karşısında kendini ağlamamak için zor tutuyordu. Daha fazla dayanamadı. Draco'nun peşinden ayağa kalkıp onu tuttu ve kendine çekip sarıldı. Draco da ona karşılık verdi.

''Seni seviyorum, yeşil elmam,'' diyerek tuttuğu göz yaşlarını bıraktı, Harry.

''Ben de seni seviyorum, turtam,'' dedi, Draco.

İkisi de kucak dolu sarılmalarıyla, mutluluk göz yaşlarının akmalarına izin verdiler.



[500] 💖

Sonunda kavuştular.

DRARRY | examHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin