six feet under -billie eilish
Atsumu'nun başı dönüyordu. Dönmekten daha fazlasıydı hayatında daha önce böyle bir şey hissetmemişti. Midesinin ağzına geldiğini anladı, elini hızla ağzına kapattı. Oysa çok bir şey içmemişti. İçmiş miydi? Hatırlamıyordu. Buraya kimle gelmişti? Okulda arkadaşlarının konuştuklarını ve eğlenmek için plan yaptıklarını anımsadı ama kabul etmemişti canının istemediğini söylemişti.. O zaman neden buradaydı? Osamu'nun suratı belirledi gözünün önünde. Bıkkınlık vardı suratında. Bıkmış mıydı ondan? İkizini bile bıktırmış mıydı? Doğru ya ilk önce bıkması gereken oydu aslında yıllardır katlanıyordu Atsumu'ya. Onun için mi gelmişti buraya? Gelmek istemediği bir yere sadece Osamu için gelirdi Atsumu. Biraz da kavga etmekten yorulduğu için.
Birinin ona seslendiğini duydu. Sesi ayırt etmeye çalıştı. Kalabalığın içinden ona doğru birinin geldiğini gördü. Tanıdığı birine benzemiyordu. Bir belaya mı bulaşmıştı? Atsumu hep belaya bulaşırdı. Uzaklaşmalıydı.
"Miya!" Seslenen kişinin sesinde endişe olduğunu fark etti. En son kim onun için endişelenmişti. Ailesi? Güldü Atsumu. Osamu? Osamu onun için hep endişelenirdi biliyordu ama bunu fark ettirmek ona göre değildi. Birinin sesinden onun için endişe akması Atsumu'nun hoşuna gitmişti. Sesin sahibine doğru hamle yaptı. Sese doğru yaklaşmak istiyordu ama vücudunun hırsla titrediğini fark etti. Artık ona seslenen ses daha yakındaydı. Hayır, aynı ses değildi.
"Samu! "
Atsumu kafasını yanındaki kardeşine çevirdi. Boynundan gelen sesi en uzağında oturan Oiwaka'nın bile duyduğuna emindi haklıydı da Oiwaka gelen sesle kendi vücudundan gelmiş gibi yüzünü buruşturdu. "Ne var?" "Sana sesleniyorum saatlerdir!" Atsumu nerede olduğunu kavramaya çalıştı. Az önce başka bir yerde olduğuna yemin edebilirdi. Başından savmak için "Geceden kalmışlığı atlatamadım bir türlü. Ne istiyorsun sabah sabah?" dedi. Atsumu kırdığı potu kafeteryanın kalabalığını görünce anladı. Öğle arasındaydılar. Atsumu'nun şikayet edeceği sabah saatlerini çoktan geçmişlerdi. Kardeşinin bunu fark etmemesini diledi.
Osamu ise kardeşinin neyden bahsettiğini anlamak için yüzünü daha detaylı inceledi. "Ne gecesinden bahsediyorsun benden habersiz ne bok yedin yine?" Yırtmıştı. "Dırdır edip durma başımda, dün çıktığımızda fazla kaçırmışım işte söylenecek misin a-" Bokuto'dan gelen yüksek sesli kahkaha Atsumu'nun kısık sesle küfür etmesine ve sözünü yarıda kesmesine neden oldu. Sikik ortamda başının ağrısını fark edip istediği sessizliği ona verecek kimse yoktu. "Nasıl dağıttıysa 1 hafta önceki olayın etkisinden çıkamamış amına koyayım."
Atsumu aldığı nefes boğazına takıldı, fark ettirmemeye çalıştı yeniden. Tam karşısında oturan Oiwaka'nın bakışlarının üzerinde olduğunu biliyordu. Sadece o olsa belki atlatırdı nede olsa onları atlatmak hep en kolay kısım olmuştu. Ama Osamu da onu izliyordu ondan kolay kolay kurtulamayacağını biliyordu. Kardeşinin dikkatini üzerine çekmek istemiyordu. Gözlerinde üstünde olsun istemiyordu. Yoksa anlardı. Atsumu'nun 1 haftanın hiçbir saatini hatırlamadığını anlardı.
"Sizle bir daha dışarı çıkanı siksinler etkisi dün gibi sürüyor, tüm cezaları bana kitlediniz piçler tabi atlatamam." Atsumu hep yaptıkları eylemlerden sallamaya çalıştı.
Atsumu'nun hiçbir şey olmamış gibi umursamaz tavrı ortamın ciddiyetini kırmıştı. Bokuto'nun o gün kendini nasıl Akaashi'nin önünde rezil ettiğini bininci anlatışı ise konuyu tamamen dağıttı. Oiwaka bile Bokuto'yla dalga geçmeye başlamıştı. Atsumu kardeşinin de sonunda dikkatini kendinden çekmesi ile derin nefes aldı. Kurtulmuştu o gün hakkında olan bir soru tüm sırrını ortaya çıkarırdı. Gerçi Atsumu bunu saklamıyordu. Kendi aptallığına güldü.
Başını önündeki kahveye çevirdi. Kim almıştı bunu? Atsumu sabah derslerinden sonra kahve içmezdi ki kokusu bile midesini yakardı. Masadaki tüm arkadaşları bunu bilirdi. Güldü tekrar, bildiklerini düşünmüştü. Dolu bardağı çöpe atmak için masadan ayaklandı. Arkasından gelen iğneleyici ses ile duraksadı "İçmeyeceksen niye alıyorsun boşa harcamak için çok paran var herhalde?". Atsumu gelen gülüşme seslerine dönüp cevap veremedi fark ettiği ayrıntıyla. Hızla kantin çıkışına doğru ilerledi. "Alındın mı lan!" Tek eli midesinin ağzına gelmesiyle ağzına giderken tek eliyle fark ettirmemek için el hareketi çekti arkadaşlarına. Masadan tekrar gülüşme sesleri geldi.
Dersliğinin olduğu koridora dönerken çarptığı vücutla yalpaladı. "Önüne bak!" Ses tanıdıktı. Zihni sesi tanıdığı için duraksamak istedi ama midesinden gelen baskı buna izin vermedi. Sese doğru dönmeden ilerlemeye devam etti. Bir an önce nefes alması gerekiyordu. Kendine gelmesi gerekiyordu. Hatırlaması gerekiyordu. Atsumu kendini unutmuştu. Hatırlaması gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
when i think
Non-Fictionuyarı! : depresyon, intihar düşünceleri, küfür, panik atak, anksiyete Miya atsumu hatırlamıyordu. Kendini, arkadaşlarını, ailesini hatırlamıyordu. İstiyor muydu? Bilmiyordu. Ama hatırlamak istediği bir şey vardı. Sakusa Kiyoomi. ** -texting + düzya...