5

224 25 3
                                    

oberhelmed - Royal& the serpent

En başta her şey iyiydi. Atsumu iyi gidiyordu. Sınıftakilere bakmadan önündeki kağıtları okuyor arada bir tahtaya dönerek örnekleri belirtiyordu. Kafasındaki ses kontrol altındaydı. Bu sadece bir başlangıç biliyorsun.

Kontrol altından çıkması sınıfa göz atmasıyla başladı. Sadece ufak bir göz gezdirmişti. Herkesin gözleri üzerindeydi. Normalde kimse dinlemezdi. Herkes kafasına sıraya koyar uyuklardı. Şimdiyse en arka sıradaki Matsukawa bile pür dikkat dinliyordu. Neden herkes onu izliyordu? Bir anda niye bu kadar önemsemişlerdi? Anlattığı konuyu düşündü Atsumu, bu kadar önemli mi?Hayır olay sensin. Hata yapmanı bekliyorlar. Hata yapacağını biliyorlar.

O andan sonra ellerinin titremesi artmaya başlamıştı. Havada tuttuğu kağıdı indirdi gizlemek için. "Atsumu devam etmeyecek misin?" Kafasını öğretmenine çevirdi. Bıkkın bir şekilde bakıyordu ona. Tekrar kağıda dönmeden önce Kuroo ile göz göze geldi. Bunu yapamayacağını zaten biliyordu. Onu şaşırtmadın. "Ben ee..." Sesi titriyordu. Kafasını sınıfa çevirdi tekrardan. Büyük hata. Nefesi kesildi. Kafasını önüne eğdi. Kağıtta yazılanları okumaya çalıştı. Harfler birbirine giriyordu. Ağzından çıkan tek şey saçma sapan gevelemelerdi.  "Atsumu? İyi misin?" Kimin seslendiğini ayırt edemiyordu. Önündeki kürsünün kenarlarını kavradı sıkıca. 

Nefes- 

Nefes alması gerekiyordu. Nasıl? Nasıl alınıyordu? 

Kafasını tekrar kaldırdı. Kuroo'nun ona uzandığını fark etti. Yoksa öğretmeni miydi ona uzanan? Ayırt edemedi. Nefes, nefes alamıyordu. Eli boğazına gitti, tırnaklarını derisine geçirdi acıyla. Nefesinin ciğerlerine ulaşamıyordu. Boğazında takılı kalmıştı nefesi. Yoksa hiç almıyor muydu nefesi? Nasıl alması gerekiyordu? 

Kolundan birinin tuttuğunu hissetti, sürükleniyordu. Nereye götürüyorlardı onu? Nefes alabileceği bir yere götürmesini umdu Atsumu.

Kendine seslenen sesleri ayırt etmeye çalıştı. Birinin Kuroo olduğunu anladı. Yani sanırım Kurooydu. Kuroo'nun sesi nasıldı ki? Hatırlamaya çalıştı. Zihninde onla olan anılarını aradı. Yoktu, zihni bomboştu. Hicbir şey hatırlamıyordu.

Artık yürümediklerini fark edince gözlerini araladı. Ne zaman kapattığını hatırlamaya uğraşmadı. Veya ne zaman tuvalete geldiklerini, yere ne zaman çöktüğünü hiçbiri önemli değildi o an. Nefes.

Bir kişinin önünde diz çöktüğünü, başka birinin de arkada ayakta dikildiğini bulanık bir şekilde gördü. Kim olduklarını çıkarmaya çalıştı.

"Atsumu! Beni duyuyor musun? Duyuyorsan bir tepki ver! Atsumu!" Tamam, bu Kuroo'ydu. Elleriyle omuzlarından tutmuş, kendini sarsarken bir yandan da sesleniyordu. Dışarda geçirdiği ilk atağının onun karşısında olmasını istemezdi. Ne kadar diğerlerine göre daha sakin gözükse de birine bir şey olduğunda içten içe en çok panik olan o olurdu. Bunun geldiğini fark etmişti miydi? İnsan önünde konuşma yapmaya bayılan Atsumu'nun sunumu elinden alırken ellerinin titrediğini görmüş müydü?. Kuroonun başlamadan önce gözlerindeki tereddütü görmüştü Atsumu demek ki bir şeyler sezmiş olmalıydı. Görm- Hayır, senin suçun. Benim suçum. Ona gülümsedin nasıl fark etmesini bekliyorsun? Doğru. İnsanlar senin her mimiğini sorgulamak zorunda değil. Hayır, değil. Benim suçum. 

"Ne oluyor! Nesi var Atsumu'nun?" Yaku'ydu seslenen. Kafasını ona çevirmedi Atsumu. Boş bir ifadeyle karşısında duran duvara bakıyordu. Ona hala kırgın mıydı takımdan çıktığı için. Peki o fark etmiş miydi aslında takımdan çıkmak istemediğini, kendi voleybolunu, takımın voleybolunu kirlettiğini düşündüğü için çıktığını. Fark etse bir şey yapardı. Emin misin Atsumu, yapar mıydı?

when i thinkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin