beatiful pain- eminem,sia
Atsumu 3.sınıfların koridorunda dalgın dalgın yürürken ona seslenen Bokuto'nun farkında bile değildi.
"Tsum-tsum!" bir anda etrafına sarılan kollarla kendine geldi. Bokuto onu kollarıyla sarmış, havaya kaldırıp sallıyordu. "Neredesin sen? Günlerdir gelmiyorsun yanımıza ortamda sarı kafa görmeyince içim kararıyor o hayat emicilerin yanında, hem Kuroo seni arıyordu, anasını sikicem onun diye dolanıyordu ortalıkta, Osamu'dan yediği yumruklardan dolayı tek kolu oyun dışı kalmış olabilir ama yine de seni zorlar sanki şu haline minicik kalmışsın sen kasların mı er-"
"Bir nefes al amına koyayım!" Atsumu sinirliymiş gibi söylese de seviyordu Bokuto'nun bu hallerini, ona yaşamdan zevk alınabileceğini hatırlatıyordu.
Bokuto kendisine yapıştırdığı vücudu uzaklaştırıp baştan aşağı süzdü.
"Kanka sen harbiden kemik gibi kalmışsın lan? Osamu piçi yemeğini mi alıyor elinden yoksa iste çakayım bir tane." Atsumu sırıttı. "Osamu'u yemeğimi alacak kadar yanıma gelmiyor bile, ağır antrenmanlardan vakit bulamıyorum sadece." Bokuto'nun kafası karışmıştı "Sen günler önce bırakmadın mı takımı?" Unutmuştu, yine. Bahane bahane bahane...
"Bulamıyor-dum. Bıraktım da deccal mıyım ben nasıl çıkayım 3 günde o adam öldüren antrenmanların etkisinden nasıl çıkayım. Yarım yıl oynadın sen bile toparlanamadın 3 ayda." Yalan takımdayken de bir süredir antrenmanlara adam akıllı gitmiyordu ki. Bokuto bilmiyordu. Bu konuyu açmak Bokuto'nun dikkatini başka konuya çekmesini sağlamıştı. "Tsum-tsum sen bu konudan cidden emin misin? Voleybol senin için çok önemli." Bokuto soruyu sorarken tereddütlü duruyordu, gerginlik çıkmasın diye kimse o günden beri konuyu açmamıştı. Ama hepsinin aklında aynı şey dönüyordu. Voleybol Atsumu, Atsumu voleybol demekti.
"Eminim ben ne sorguladınız ya, hem voleybolu bırakmadım takımı bıraktım, arada uğruyorum yanlarına hala." Hayır, uğramıyordu. Hatta takımdakilere söylediğinin aksine aynı sınıfta olduklarıyla bile konuşmuyordu. Konuşmayı denemiyordu, yanlarına gitmiyordu. Onlar da belki kırgınlıklarını belli etmek için belki de gerçekten umurlarında olmadığı için gelmiyordu yanına. Cevabı biliyorsun. Biliyorum, sorun değil, diye geçirdi içinden Atsumu. Bunu kendi istemişti. Bu hayatta ne yaşıyorsa kendi yüzünden yaşıyordu. Bunun farkında olmak Atsumu'nun yeni bir kapı açmasına neden olmuştu zihninde. Kapının arkasındaki ses artık her daim olanı ona hatırlatıyordu. Kimseyi suçlamaması gerektiğini, tüm suçun kendinde olduğunu zihninden tekrar tekrar duyuyordu. Yine de kafasının içinde konuşan sesi anladığı için artık kontrol etmek daha kolaydı. Sadece bazen, bazen kısa süreli olsa da kontrolü elinden kaçırıyordu.
"Bak bu durum Osamu'nun ayrılmasıyla alakalıysa onunla ko- "
"LAN SİK KAFALI !" Atsumu kafasını merdivenlere çevirdi. Kuroo ona doğru sinirli bir şekilde yaklaşıyordu. Derin bir nefes aldı kurtuluş yoluyla. Bu konunun daha fazla uzamasını istemiyordu. Bir karar vermişti niye kimse buna saygı duymuyordu, sorgulanmasını istemiyordu. Her zamanki gibi olsun istiyordu. Sadece öylece kabullenmeliydiler. "Neredesin lan sen, sabahtan beri seni arıyorum!"
"Kardeşim beni Kenma'nın sınıfında ararsan bulamazsın zaten."
"Kes sesini aptal, bir de konuşuyor yüzsüz yüzsüz al şunları sonraki ders sunum var bir kere oku bari öyle çık." Elindeki 5 sayfa kağıdı uzattı. Atsumu kağıtları alırken elinin titremeye başladığını saklamaya çalıştı. Saklayabildi mi bilmiyordu. Bu olay tamamen aklından çıkmıştı. "Sunacak başka biri yok mu?" Kuroo ağzından bir hah sesi çıkarıp sinirle yanındaki Bokuto'ya döndü, işaret parmağını Atsumu'ya doğru sallayarak "Bak, bak orospu çocuğuna bak, ödevden o kadar uzak ki grupta sadece ikimiz olduğunu bilmiyor." dedi. Atsumu ödevin hangi dersin ödevi olduğunu bile bilmiyordu veya ne zaman verildiğini. "Sunumu sen halletsen olmaz mı?" diye tekrar şansını denedi. "Taşak mı geçiyorsun lan sen benle? Zaten diğerlerini de ben hallettim!" Kuroo üzerini yürüyüp kendini hafifçe ittiğinde beklemediği için biraz da gücü olmadığı için yalpalayıp poposunun üzerine düştü Atsumu. Kuroo ve Bokuto şaşkınlıkla yukardan ona bakıyordu. Daha önce bir çok kez kavgaya girdikleri kişinin ufacık bir hamleyle devrilmesini beklemiyorlardı. Ne yapacağını bilemedi.
"Ne yapıyorsun amına koyayım çocuk üflesen uçacak zaten itip kakıyorsun bir de!" Bokuto hızla Atsumu'ya uzandı, bir çocuk gibi Atsumu'yu kollarından tutup kaldırdı. Kuroo hala şaşkınca ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Atsumu sonunda kendine gelmesi gerektiğini anladı. Eğilip elinden düşen sayfaları topladı. "Tamam lan ne ağladın çıkar sunarız!" Kuroo'nun kendine gelip cevap vermesine izin vermeden sınıfa daldı.
Sınıfa dalar dalmaz çarptığı vücutla tekrar düşecekken bu sefer kolundan tutulmasıyla kendini toparladı. "Önüne bakarak yürü diye kaç defa demem lazım sana Miya?" Atsumu karşısındaki yüzle ofladı. Bir de bunla uğraşacaktı şimdi. "Ne yaparsın Omi, ben de böyle laftan anlamaz biriyim işte." Bugün ilk kez Sakusa'yı sinir etmek için olsa bile büyükçe gülümsedi. Görevinde başarılı olmuş sayılırdı. "O zaman bir dahakine o suratına yumruğu geçirdiğimde de böyle gülersin çünkü üçüncüde uyarıyla kalacağımı sanmıyorum." Atsumu ilki ne zaman olduğunu bilmiyordu yaşanmamış bile olabilirdi. Sakusa'yla birbirlerine bulaşmak için her zaman ufak yalanlar atarlardı.
Sakusa, Atsumu'ya temas etmemeye özen gösterek yerine yöneldi. Atsumu buna şükretti karşısında başkası olsaydı hatta ters bir durumda olsaydılar boy avantajı olduğu birine omuz atmadan ilerlemezdi. Atsumu Sakusa'nın cüssesinin farkındaydı o omzu ondan yese bu sefer yerden kalkamayacağının biliyordu. Ve içten içe bunun cüsse farkı yüzünden olmadığını da biliyorsun. Kendini kandırma.
"Ats-" Kuroo'nun kendine seslenmesi sınıfa hocanın girmesiyle kesildi. "Kuroo Tetruso ve Miya Atsumu, bugün sunum sırası sizde ben yoklamayı alırken hazırlanın." Atsumu kendine karışık bir ifadeyle bakan Kuroo'nun omzuna eline koydu. Onun bir suçunun olmadığını biliyordu. Ödev hazırlanış sırasında kendini yeterince idare etmişti, bunu uykusuz kaldığı için morarmış göz altlarından anlıyordu. Uyku Kuroo Tetruso için en önemli şeylerden biriydi oysa. Hatta erkek arkadaşıyla bu konudan sık sık tartışırdı. Gruptan birinin görülmesinin geceyi gösterdiğini görünce anne gibi azarlardı ertesi gün. Atsumu'nun görüldü uyarısı kapalıydı çünkü geceleri onun için pek verimli geçmiyordu bir süredir. Bunu anlamasını istememişti. Gerçi telefona bakıyor sayılmazdı sadece tavanı izliyordu. Saatlerce, bedeni yorgunluktan uykuya yenik düşene kadar tek başına olduğu odada tavanı izliyordu.
Hafifçe gülümseyip "Bende bu iş, sen sayfaları değiştir yeter." dedi. Kuroo'nun içi rahatlamamıştı az önce Kenma'yla hafif bir tartışma yaşadığı için Atsumu'ya patlamıştı. Yine de Atsumu'nun her zamanki kendine güvendiğini gösteren yüz ifadesini ve küçük gülümsemesini görünce sunumu tahtayla bağlamak için ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
when i think
Non-Fictionuyarı! : depresyon, intihar düşünceleri, küfür, panik atak, anksiyete Miya atsumu hatırlamıyordu. Kendini, arkadaşlarını, ailesini hatırlamıyordu. İstiyor muydu? Bilmiyordu. Ama hatırlamak istediği bir şey vardı. Sakusa Kiyoomi. ** -texting + düzya...