lonely heart- 5sos
Sakusa odadaki sessizliği bozmak için boğazını temizledi. "O zaman buraya gelme nedenimi çözmüş bulunuyoruz. Açıkça anladığını düşünüyorum." Atsumu kafasını kaldırıp kıvırcığın sırıtan suratını gördüğüne kafasındaki tüm buğunun dağıldığını hissetti. Belki de biraz mutlu hissediyordu. "Çok açık değildi gibi sanki kafam karıştı biraz." karşısında bugün zaten kendisini sonuna kadar sınadığına emin olduğu kişinin biraz daha üzerine gitmek istedi. Sakusa'nın saha dışında çok da cesur olduğunu söylenemezdi. Gerçi bunun cesurlukla alakası olmadığını onu tanıyan kime sorsan bilirdi. O daha çok iletişimi sevmiyordu. Az ve öz kavramının vücut bulmuş kavramı gibiydi. Bunu biraz daha Sakusa'nın iletişimine uyarlarsa ortaya çıkan şey daha doğruydu: Az kişi, hiç iletişim.
Takımdayken aralarında olan çoğu sürtüşme hatta tüm sürtüşmeler Atsumu'nun herhangi bir şekilde Sakusa'nın çemberi içinde haraket etmesinden kaynaklanırdı ilk başta. Günler ilerledikçe Atsumu'dan güven alan birkaç kişi de -Hinata ve Lev- denemişti. Ama onların bünyesi sadece o iğneleyici bakışları bile kaldıramamıştı. Bir süre sonra onu salıp yeni avlarına yönelmişlerdi. Ama Atsumu hiçbir şekilde Sakusa'nın peşini bırakmamıştı. Sakusa da görmezden gelmenin kolay çözüm olduğuna karar vermişti bir süre sonra.
"Öyle mi Miya? İstersen sahne tekrarı olarak tekrar canlandırabiliriz ama bu sefer yüzün mor olana kadar bekleriz ne dersin." Atsumu kalbinin hızlandığını hissetti. Bazen de Sakusa görmezden gelmezdi ve karşılık verirdi. Hiçbir zaman itiraf etmese de Sakusa'nın en sevdiği hallerinin başındaydı bu hali.
Atsumu elini ensesine attı ve başını eğdi, yanaklarındaki kızarıklar daha gitmeden tekrar yerini aldığını hissetti. Şansına Sakusa bunu uzatmak istemiyor olmalı ki tekrar boğazını temizledi. Atsumu derin bir nefes alıp kafasını kaldırdı. "Konuşmak istediğin bir şey yok muydu?" Atsumu ilk başta ne demek istediğini düşündü sonrasında aklına sabah Sakusa'ya bunu sonra konuşalım dediği geldi. Sakusa'nın da benim de konuşmak istediğim bir şey var, diye karşılık verdiği de kafasında yankılandı. "Ah, doğru şu konu sen de konuşmak istiyordun."
"Evet o zaman..."
"...ataklarını merak ediyorum."
"O gece ne yaşandığını merak ediyorum."
Odadaki sessizliğinin derinleştiğini hissetti ikisi de. Göz göze olan bakışlar odanın farklı tarafına yöneldi. İkisinin de kafasında farkı bir senaryo çizilmiş olmalı ki aynı anda çıkan seslerden sonra ikisinden de bir ses çıkmamıştı. Tam bu sırada Sakusa sahte bir öksürük bıraktı odaya. Atsumu bugün sergilediği girişken tavrın nedenini merak etti. 'Endişelendiği için olabilir' diye düşündü. Düşüncesinin ardından yüzünün bugün tekrardan yandığını hissetti. Kesinlikle böyle küçük şeylerden kızaran biri olmamıştı Atsumu. Ama bugün Sakusa ismini söylese içi kıpır kıpır oluyordu. Bundan rahatsız olmamıştı uzun bir süre sonra boş hissetmemek güzeldi.
"Pekala, ikisini de konuşabiliriz sanırım..." kapının üzerindeki saate kaydı gözü. "Yeterince vaktim var. Aa şey tabi sen de istersen, konuşmak istemezsen sorun değil seni zorluyormuşum gibi hissetme." Atsumu, ilk kez Sakusa'nın bu kadar hızlı ve çok konuşmasıyla şaşırdı gerçekten bugün... Sakusa Kiyoomi aşırı tatlıydı. İstemsizce küçük bir kahkaha bıraktı odaya. Kafasını yaslandığı yatağa doğru yatırdı ve gülmeye devam etti.
O sırada daha farklı bir halde olan Sakusa sadece karşısındaki sarışının gülüşünü izliyordu. Miya Atsumu gülerdi, her zaman yüksek sesle kahkaha atar veya konuşurken yarım ağız sırıtırdı. Sakusa'yı bu özelliği ilk başta sinir bozucu gelmişti. Ciddiyetsiz insanlardan nefret ederdi. Özellikle bunu isteyerek yapan kişilerden kısaca Miya Atsumu'dan. Ama birkaç hafta önce bunların azaldığını fark etmişti. Artık yüksek sesle kahkaha atmıyordu. Bu onlardan en çok rahatsız olan Sakusa'nın başlarda hoşuna gitmişti. Takımda o kadar çok gürültülü insan vardı ki birinin hatta en büyüğünün sesinin azalması onun için harikaydı. Gün geçtikçe Atsumu'nun hiçbir şeyde eskisi gibi olmadığını fark etmekse artık onu rahatsız etmeye başlamıştı bir anda. Neden rahatsız hissettiğini kendi de bilmiyordu. Artık eskisi gibi onu bunaltmıyordu bile mutlu olmalıydı. Ama değildi işte. Ve tüm olanlardan sonra işte buradaydı. Bu aptalla konuşmak için tam bir aptal gibi davranıyordu. Komik olansa bunun hiç umurunda olmamasıydı çünkü Miya Atsumu gülerken güzel gözüküyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
when i think
Non-Fictionuyarı! : depresyon, intihar düşünceleri, küfür, panik atak, anksiyete Miya atsumu hatırlamıyordu. Kendini, arkadaşlarını, ailesini hatırlamıyordu. İstiyor muydu? Bilmiyordu. Ama hatırlamak istediği bir şey vardı. Sakusa Kiyoomi. ** -texting + düzya...